"fenerbahçeli olmak galatasarayı yendiği sezon şampiyon olmasa bile şampiyon olmuşcasına sevinmektir" diyerek futboldan anladıkları tek şeyin ezeli rakiplerini yenmek olduğunu belirten, "fenerbahçeli olmak sadece fenerbahçeli olanların hissedebileceği duygudur" diyerek esasında bu sözü arkasında bir dayanak olmadan amaçsızca söylediğini belirten(kimse annesinin karnından fenerli doğmadığı için aramızdaki fark ne onu anlayamadım), "fenerbahçeli olmak dünya starlarına en büyük fenerbahçe dedirtebilmektir"bunun için bkz.(#1056730),yani daha denecek çok şey var da fazla söze gerek yok bilen biliyor.
nokt. ve bazı typo hataları yüzünden editlendi.
başlık değişmiş bu durumda entry içindeki bazı bölümler geçerliliğini yitiriyor,sonuç tekrardan edit.
salca: hipnoz ile öğrenicez gerçekleri..
şimdi düşünüyorsun, geçmişe uzanacağız. beşiktaş'a 3-4 kendi sahanızda, rakip kalecisiz olduğu halde kaybetmişsiniz.. 24 yıldır türkiye kupası alamıyorsunuz.. 2005-2006 sezonunda son hafta şampiyonluğu kaybettiniz.. şampiyonlar ligi'nde sıfır puan aldınız..
fenerbahçeli olmak 24 yıllık türkiye kupası hasretine rağmen bir tutkudur...
fenerbahçeli olmak galatasarayı yendiği sezon şampiyon olmasa bile şampiyon olmuşcasına sevinmektir...
fenerbahçeli olmak stadına gittiğinde mevsim kış olsa bile montsuz maç seyredebilmektir...
fenerbahçeli olmak dünya starlarına en büyük fenerbahçe dedirtebilmektir...
fenerbahçeli olmak sadece fenerbahçeli olanların hissedebileceği duygudur...
fenerbahçeli olmak bir ayrıcalıktır...
edit : 26 yıl oldu lan bu sene alcaz inşallah.
edit2: 27 yıl oldu bu sefer kesin alcaz oğlum
Yıl 3 mayıs 1918. Ulu Önder Atatürk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadoluya silah kaçırarak vatanın bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynayan bir kulübü ziyaret ediyor. Ve o ziyareti sırasında bütün camiaya çok teşekkür ediyor..O ziyaret ve o gün o kulübün tarihinde çok önemli bir gün olarak yerini alıp, kulübün kuruluş günü olarak kabul ediliyor.. (3 mayıs kuruluş günü tarihi ise 1907) Kurtuluş Savaşı sırasında Mekteb-i Sultaninin (Galatasaray Lisesi) Fransız mandası yönetimine sempatik bakması ve Fransa işgal Orduları Kumandanı Jean Pierre Dumouli'yi istanbul'da ağırlaması , Bereke (Beşiktaş) Jimnastik Kulübünün ise saltanat yanlısı tutumları tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almıştır. Fenerbahçe ve Fenerbahçeli futbolcular Anadoluya silah kaçırmışlar ve her cephede savaşarak şehit düşmüşlerdir, kulüp 1920'lerin başında futbolcularının şehit olmasını nedeniyle kapanma noktasına gelmiştir..
Bugün ise 15 Mayıs 2006. Fenerbahçe Spor Kulübünün 100. yılını yaşadığı günlerin başındayız.. Ve kulüp tarihindeki belki de en sancılı dönemi yaşamakta... Şampiyonluk ve kupada yüzüp yüzüp kuyruğuna gelen Fenerbahçem her iki kupayı da ezeli rakiplerine kaptırmış bulunmakta.. Peki bu neyi değiştirir..? Benim Fenerbahçeli olmamı mı? Ona duyduğum aşkın sona ermesini mi? Her maç öncesi formamı giyerken amblemini öpmememi mi? Yoksa kedime koyduğum Alex ismini değiştirmemi mi? Hayır hayır hiçbir şeyi değiştirmez. Ben bu takımı bana zaferler yaşattığı için sevmiyorum ki sadece? Beni üzdüğü için de seviyorum... Siz aşık olduğunuz kişiyi, ya da ailenizi ya da sevdikleriniz sizi üzdüklerinde bırakıp gidenlerden misiniz? Bu kadar vefasız mısınız? Galatasaray maçlarını bu sene 10 bin kişiye oynarken takımı protesto edenler dün şampiyonluk sevinci yaşarken hiç utanmadılar mı acaba.. Beşiktaşlılar Florya da Galatasaray'ı Beliktaş bayraklarıyla karşılarken hiç sıkılmadılar mı? Ben şahsen utanmadım şampiyonluk gittiği için... Çünkü benim tarihinde bu kadar riyakar olaylar mevcut değil. Nedeni de çok açık. Çünkü ben Fenerbahçeliyim.. Ve benim Fenerbahçelilerden başka dostum yok hayatta... Ve kulübümün her şeyden öte 100 koca yıllık bir geçmişi var. Ne 17 niz yeter bizi yıkmaya ne de kendi çapında orgazm olduğunuz salak saçması sözleriniz... Aynı kadrolalarla lig seneye oynansa soruyorum size kim şampiyon olur? Şimdi her şeyi boşverin ve edebinizle naftalin kokan formalarını giyin ve güve yemiş bayraklarınızla şampiyonluğunuzu kutlayın.. Çünkü bir daha buna izin vermeyeceğiz...
Her şeye rağmen 100. yılımızın hem Türk futboluna hem de Fenerbahçe camiasına hayırlı olmasını dilerim. Umutlarımızın ve hayallerimizin sarı-lacivert olması dileğiyle.
Atatürk aslında her şeyi özetlemiş. Takdirlerimi ve tebriklerimi buraya kayd ile mübahiyim; Takdirlerimi buraya yazmaktan ötürü kendimle kıvanç duyarım.
bir galatasaraylı olarak hiç bir zaman anlayamayacağim bir durumdur. · 2005 2006 sezonu sampiyonunun galatasaray olmasıyla hallerine üzüldüğüm topluluk. (bkz: yazık ama)
Sevgili Atilla Özel'in fenerbahçeli kimdir ile ilgili tespitlerini maddeler halinde aşağıda sunuyorum...
- Sabit fikirlidir,
- Söyleneni anlamaz,
- Sadece ezberlediği yanıtları verir,
- Elmalarla armutları karıştırır,
- Yalanlara inanmaya meyillidir,
- Hayalle gerçeği birbirine karıştırır,
- Çok konuşanın en haklı olduğuna inanır,
- Susacağı yeri bilmez...
Zaten onun için Fenerbahçelidir...
Gecenin bir yarisi issiz, karanlik sokaklarda yururken "Fenerbahcem benim, biricik sevgilim.." diye mirildanmaktir eve gidene kadar...
Yagmurlu bir Kasim gunu elinde kalan son paraya bakip yapman gereken diger islere lazim olmasina ragmen "Ben maca gidiyorum." diyerek evden cikmak ve 6-0'lik galibiyet ile mutlu bir sekilde eve donmektir...
O'nu hatirlatan en ufak ayrintida bile "Iyi ki Fenerbahceliyim!" demektir, gururlanmaktir...
Stadda "Fenerbahce sen cok yasa, canim feda olsun sana!" diye bagirdikca tuylerinin diken diken olmasidir...
Seni uzdugu zamanlar da uzuntunu icine atip daha once yuzlerce, binlerce kez yasattigi sevinclerin bitmeyecegini yine guzel gunlerin gelecegini bilmektir.
Kucuklugune dair hatirladigin en eski olayin, o essiz cubuklu sari-lacivert formayi giyip sevincle disari kostugun gun olmasi ve o gunden bugune kadar giderek artan dunyanin en guzel duygusudur...
"Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür.
Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte,adı konamaz!"
her şeye değen duygudur fenerbahçeli olmak tüm dünya karşınızda olsa bile o iki renkten başka hiç bir şeye inanmamaktır.Acıyla mutluluğu yanyana yaşamaktır.Tıpkı sarıyla,larciverti yanyana yaşamak gibi...
fenerbahçelinin öyküsü bir aşk hikayesine benzer gözyaşlarının eksik olmadığı. mutluluktan da ağlarsınız üzüntüden de.. ama her damlası, duyduğunuz sevgiyi biraz daha artırır. ve her fener bayrağına sarılı tabutu görüşümde anlıyorumki fenerbahçeli ölürken bile terk etmez aşkını.