Beyninin yerinde götü bulunanların arsız marsız diye itham ettikleri bir yücelik.
Sen, zavallı kılçık kılıklı şey, kim oluyorsun da Fenerbahçeliliği sorguluyorsun diye sorarlar adama. Senin aptalca çamurların anca kendini bağlıyor bunu biliyorsun zaten. Sesin anca burda öttüğü kadar, koca camia senin gibi ufaklıkların lafıyla mı kirlenecek? Arena da takımın yamulunca 55 bin kişinin sıçtığı bok kokusu olmasın o aroma? Sizin amacınızın temiz lig olmadığını cümle alem, siz kendiniz bile bilirken, neyin çemkirmesi bu? Fener düşsün, biz ligde at koşturalım. Yok öyle yağma, koşturacaksın ama sırtına Fenerbahçe binmiş olarak.
Sabaha kadar goygoyculuk yapın, şampiyonluk kupası bulanıklaşmaya başlayınca bu kadar yırtmaya başladınız kıçınızı.
Fenerbahçeli olmayanların anlayamayacağı, anlamasına da gerek olmayan ulu bir kavram.
Başkaları takımı küme düşmeye oynarken stadın yolunu unutur, Fenerbahçe hayatının en kötü dönemini yaşarken taraftarı stada sığmaz sokaklara, meydanlara taşar.
Belki farkı görürsünüz ve o zaman daha iyi tanımlarsınız.
futbol haricinde bütün branşlarda rakiplere tam manasıyla her yıl "koymak", futbolda en kötü zamanında bile şampiyonluğu kovalamaktır. bir gol attığında 17 takım taraftarının hoplamasıdır. "bize dokunamazsınız" dediğinde "görüşürüz" diyenlerin dokunamadıklarında geçirdiği sinir krizlerini izlemektir. 17 vs 1 mücadele etmektir.
alın teri ile kazanılan kupayı bir gün önceden verilen karara uymayarak kupa verilme hakkını, sevinci gasp etmeye çalışmak, bunun için stad ışıklarını kapatmaktır.