ne yazık ki futbolu hayatının merkezine oturtmuş, sabah, öğlen ve akşam futbolla yaşayan aşırı fanatiklerin bakış açısından kaynaklanandır. bu tip insanlar sadece ligde ve kupada değil, avrupa' da da ezeli rakiplerinin yenilmesini ister, galatasaraylı fenerbahçeliye, fenerbahçeli galatasaraylıya hep düşman zannederler. oysa, futbolu gerçekten seven ve tüm gollerden zevk alan biri futbolun düşmanlıkla izlenmesinin zaman kaybı olduğunu bilir, futbolu seyrederken zevk alır.
öte yandan, fenerbahçe' ye bir nebze de olsa antipati duyulmaktadır, bunun sebebi de fenerbahçeli saygıdeğer yöneticilerin bazen aşırı kibirli davranmalarıdır.
şarkı bile yaptırmıştır bu düşmanlık, sözlerini de yazayım da tam olsun...
hey sevilla !
şu fenere 3 tane (oooo)
3 de yetmez 5 tane
beş yetmez 8 tane
at at at aaaat
at sevilla at...
türk futbolunda fenerbahçe'nin yükselttiği çıtaya yetişmek yerine, fenerbahçe'yi kendi sevilerine, yani lağım çukuruna çekmek için can atanların içinde bulunduğu gaflet ve dalalet durumudur, boşa kürek çekmeyin, kendi pisliğinizde boğulacaksınız !
fazla abartmamaya gerek olmamakla birlikte, bu gibi girişimlerin fenerbahçe cumhuriyetinden kahkahalar eşliğinde izlenmekte olduğunu da belirtmekte fayda var...
bir besiktaslı olarak akrep insanı'nı anormal derecede rahatsız etmektedir. takımın gögsündeki türk bayragını hiçe saymaktır. assagilık psikolojisidir. sözlükte yazılması yasak kelimelerdir.
ya da mesela bi pulp fiction. o da koyu fenerlidir. her fener galatasaray maçını beraber izleriz. sayar, söveriz bir sürü, kızdırırız ama maç sonunda "tebrikler kardeşim" deriz. hatta en sevdiğimiz tezahuratımız da* "amcam istedi fenerli olayım, dayım istedi cimbomlu olayım, alayına isyan beşiktaşlıyım, amcamın dayımın..." şeklinde devam eder.
yahudilerin de böylesi hastalıklı bir psikolojiyle tüm dünyanın kendilerine düşman olduğunu zannettiklerini yazardı kitaplar da anlamazdık şimdilerde kafamızda berraklaştı bu husus çok şükür. yine aynı yahudilerin paranın hastalıklı büyüsü ardında tüm dünyayı yönetmek gibi gülünesi bir iştihalarından bahseder aynı kitaplar; kendilerini herkesin üstünde görmekten pek bir keyif alırlar onlar da; hani şu gülünç yığının 'bir gün herkes fenerbahçeli olacak' derken gösterdikleri şeytani kibirde bu kadim ırktan bir şeyler görmemek mümkün değildir.
hem birazcık gözlem yeteneğine sahip olan herkesin tecrübe etmiş olduğu muhakkaktır: herkesin beyaz dediğine inatla siyah demekte ısrar eden bir yığından bahsediyoruz beyler; böylesi bir fanatizm ya hala değişmemekte ısrar eden hasidiklerde ya da zamanın en büyük terör grubu olarak dünyayı inletmiş hasan sabbah fedailerinde mevcuttur (özellikle şam taraflarında ün salmış olan sinan bin selman'ın fedailerinde bkz: haşhaşiler,bernard lewis) memleket sathı mailinde kendilerini tüm hakların sahibi olarak görme hastalığı bugünlerde çok yaygındır efendim; bu güzide takımımızın taraftar profili de bu hastalığın kaynaklarının ya da en fazla neşvü nema bulduğu coğrafyanın nerede olduğuna dair apaçık delildir; görene ve bilene. birilerine düşman olmak ya da düşman sahibi olmak pek de matah bir şey değildir elbet, bilenler bilir. lakin kurnaz bir yahudi gibi kendisine evvela düşman yaratıp sonra da bundan nemalanmaya çalışan köylü kurnazlarına müstehziyane bir kaç kelam etmek, yeri geldiğinde kendilerine bilgece ve ironik bir tavırla itin mabadını hatırlatmak da hem erkekliğin hem insanlığın şanındandır.
bir de tabii bir cumhuriyet meselesi var, ülkenin herhangi bir zümresinin, mesela bir trabzonsporun ya da diyarbakırsporun böyle bir iddiayla sahneye çıkması halinde kopacak yaygaraları düşündüğünüzde mezkur yığının fecaatte ve hezeyanda nasıl bir terakki -pardon tereddi olacaktı- içinde olduğunu gözler önüne serer. tabii hala utanmadan böylesi bir iddianın müddeisi olmak bile hamakatin ve hamasetin ne boyutlarda olduğunu gösterir ki; şüphesiz bugün ülkemizin üzerindeki kara bulutların hamulesi bu iki ezeli hastalıkla meşbudur. ehh şimdi kendileri gibi akıldan ve ferasetten nasibini alamamış yığınların gülünesi düşmanlığıyla övünmek ya da yerinmek hamervah güruhların işidir vesselam.
sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısının giderek azaldığı şu günler taraftarın da ahlakından ödün vermeye başladığının bir göstergesi.
bir maç sırasından yuhalanan fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş * takımı oyuncularının maç sonu türkiye adına milli takım kampına gitmesi mi yalan? ya da türkiye futbol tarihinde ilk kez alınan bir kupa için 'tesadüftü' **, ay-yıldızlı formayla ülkeye galibiyet getiren oyuncuya "o türk değil ki bi kereee" söylemlerinin çirkefliğin dik alası olması mı?
kaybeden rakiple dalga geçmek her daim eğlencelidir. lakin ayarı tutturmak, bkunu çıkarmamak lazımdır. zira "en son ne zaman türkiye kupası almıştınız sizz?" diyene "sizin hiç 100. yıl kupanız oldu mu?" cevabının verilmesi de normaldir.
"hepimiz kardeşiz." geyiğinden bağımsız, göğsünde ay-yıldız taşıyan her takımın başarısı ayakta alkışlamaya değerdir gözümde.
efendim sene 2000 gs nam-ı değer avrupa fatihi uefa kupasına şampiyonlar liginden gelmiş leeds united ki o zamanlar feci top oynuyorlar, dortmund o da şuanki krizine daha girmemiş iyi takım velhasıl-ı kelam, neyse en sonunda tatlı niyetine arsenal ki ingiltere deil dünyada saygı görmesi gereken henry'li kadrosu lafı uzatmamyayım son maç işte yurtça maç seyrediyoruz gs'lısı, fb'lisi bunu da ikiye ayıralım adam olanı ama olmayanı demeliyim arsenal'i tutan yoktu desem yalan olur açıkcası. neyse efendim son penaltı atıldı popescumuydu yer sarı gök kırmızı... yıkılacaktı bina. yıllarca takımımı savunamadım avrupada ama olsundu bir türk takımı uefa kupası almıştı 1-2 dallama "avrupada naaptınız bu zamana kadar?" "denizli sizden iyi" aman demen demesin diye tromso'yu tutacak değilim yada leverkusen'i. ama yazıktır yaw fb desteklemeyin zaten gerekte yok ama bir gün anderlectli, birgün interli, birgün psvli, birgün cskalı, birgün sevillalı... kısacası bunlara gerenk yok kendinizi harap etmeyin vesselam... eskilerin olayı özetleyen güzel bir sözü var "başkasının şeyiyle gerdeğe girmemeli" yani avrupada elele, derbide de denk getiren getirene...