bir an fenerbahçeli kimliğimi rafa kaldırıp vicdan, hakkaniyet, eşitlik adına beyin jimnastiği yapacağım ve bazı sorular soracağım. 2 yıldır fenerbahçe'ye uluorta, pervasızca ve insafsızca saldırırken, "şikeci" derken, "örgüt" derken, küfrederken aslında neleri ıskaladın ve aslında nasıl haksızlık yaptın bir bakıver. olay futbol, şike şampiyonluk vs değil. anlatmak istediğim daha başka. bir kişinin bile kafasında "acaba" ışığı yanarsa eğer, bu benim için yeterlidir:
1) 3 temmuz 2011. o melun günler. fenerbahçe, ts ve bjk başkan ve yöneticileri suçlanıyor. polisler evlere baskın yapıyor. henüz hukuki süreç başlamamış. yalnızca emniyet devrede. suçlanan kişiler savcının karşısına çıkmadan önce sağlık kontrolüne götürülecekler. ts başkan ve yöneticileri hastaneye kendi özel araçları ile gidiyorlar. gazetecilere "olay bizimle ilgili değil, biz ts olarak rahatız" diyorlar neşe içinde. sanki mizanseni biliyorlar gibi. ama fenerbahçe başkanınının kolunu kıvırarak zorla bindiriyorlar polis aracına. şaçlarından bastırarak zorla bindiriyorlar ambulansa. daha dakka bir gol bir. eşitsizlik burda başlıyor. ve bu görüntüler ısrarla servis ediliyor basına. "bu aziz yıldırım amma da pislikler yapmış baksana şuna" algısı yaratılmaya başlıyor. itibarsızlaştırma süreci başlıyor. peki nerde hukuk, nerde eşitlik? bu biz fenerbahçeliler'in vicdanını kanatmadı mı? siz olsanız ne yapardınız?
2) hastanede polisler sağlık kontrolü yapılırkena aziz başkan'ın adresini yazarken "metris cezaevi" yazıyorlar. dalga geçer gibi. keyif alır gibi. daha savcı yok, hakim yok, karar yok. mizansen devam ediyor, senaryo uygulanıyor.
3) ertesi gün linç kampanyası daha da sistematik olarak devam ediyor. basında aziz başkan'ın eşkal fotoğraflarını yayınlıyorlar oklohoma bombacısı gibi. itibarsızlaştırma kampanyası devam ediyor bütün hızıyla. saddam'ın saklandığı mağaradan yakalanma görüntülerini hatırlayın. nasıl özenle servis edildi. 50 yıl geçse de öyle hatırlanacak. amerika bunu çok özenle ve bilinçli yaptı. aziz başkan'a yapılan da buydu. insanlarda nefret hissi uyandırmak ve itibarsızlaştırmak. dikkat edin henüz hukuk mekanizması işlemeye başlamadan oluyor bütün bunlar. emniyet yapıyor. ve bugün fenerbahçe'ye verilen ceza bu polis tutanaklarına göre hukuki hiç bir temeli olmayan sözde "delil"lere göre yapılıyor. filmlerde bile "kadını ve parayı takip et" diye bir motto var. peki bu şike parası nerde? kim aldı? devletin valisi bile "çantada para değil bilet vardı" diyor. ama sen hala "maç bağlanmış paralar verilmiş" diyorsun. nasıl olacak ki bu iş?
4) bir sonraki gün. daha önce sporla ilgisi olduğunu ve böyle bir donanımları olduğunu hiç bilmediğimiz ve biryerlere gönül bağı olduğunu bildiğimiz insanlar tv'lere çıkıp kamuoyunu sözde bilinçlendirme adına yönlendirmeye başlıyorlar. "kıbrıs'a kaçacaklarmış", "emenike para sayarken yakalanmış", "savcı 90'a çakmış" vs. ipe sapa gelmez şeyler ve yargısız infaz. bir an biz fenerbahçeliler'de bile "acaba" sorusu uyanıyor kafamızda. ama dikkat edin hukuk yok, fezleke yok, savcı yok, hakim yok. emniyet yapıyor bütün bunları.
5) kamuoyundan nefret hissi uyandırıldı, tarafsız olanlar bile taraf odu. birinci aşama tamam. ikinci aşama. tff fenerbahçe'yi şampiyonlar ligi'nden men etti. peki ya beşiktaş? onlar da suçlanıyordu. onları nasıl gönderdiniz diye soran yok. çifte standart devam ediyor. trabzonspor da suçlanıyordu keza. hukuki bir karar verilmemişti. yargılama bile başlamamıştı. peki fenerbahçe'ye kılıç kalkanla saldırırken diğerlerini niye korumaya alıyordunuz? bunu da soran yok. çifte standart yok değil mi bütün bunlarda?
6) hukuki aşama. cmuk der ki: kovuşturmada görev alan hakim bir üst mahkemede görev alamaz der. yani "verdiğin kararın temyiz aşamasında söz söyleyemezsin" demek. çok normal. aynı maddenin bir alt bendi ise "soruşturmada görev alan hakim, kovuşturmada görev alamaz" der. peki şimdi soruyorum. soruşturma evresinde savcının talebi sonrası aziz başkan'ın tutuklama kararını veren hakim kim? mehmet ekinci. peki ya 16. ağır ceza mahkemesi (öym) başkanı olarak hükmü veren kim? o da mehmet ekinci. ama bu usule aykırı. kanun maddesinin açıkça hilafında. hani usul esastan önce geliyordu hukukta? nasıl olacak bu? fenerbahçe'ye gelince reva değil mi? bir de savcının "2-3 ayda unutulur sanmıştık" ve "fenerbahçe şampiyon olmasa bu davayı açmayacaktık" demesi var. buna söyleyecek söz bulamıyorum ben.
7) bu öym'lerin hukuki altyapılarının yetersizliği herkesçe eleştirildi. ab bile bu konuda bildiri yayınladı. ve öym'ler kaldırıldı. ama bugün ergenekon, balyoz, engin alan vs. davalarında öym'lerin tarafsızlığından şikayet edenler "yandaş yargı, sahibinin sesi" diyenler, sıra fenerbahçe'yi linç davasına gelince bir anda "yaşasın türk adaleti, bağımsız yargı" diye güzellemeler yapıyor. peki ya samimiyet nerde kaldı. çifte standart mı dediniz?
8) devam edelim... 16, ağır ceza karar verdi değil mi? şike değil de "gevşek örgüt" diye karar verdi. buna istinaden fb'yi suçlu ilan ettin. linç ettin. peki ama yargılama süreci devam ediyor. fb temyize gitti. bin tane hukuki hata var. ya bu karar yargıtay'dan dönerse. daha da vahimi savcı da trabzonspor'un beraat kararı aleyhine temyize gitti. yani ts hakkında ceza istedi. yani ts hakkında da süreç devam ediyor. yargıtay'ın fb hakkındaki kararı bozması, ts hakkında da savcının talebini uygun görüp ceza istemesi pratik olarak mümkün mü? evet. o halde nerde kaldı sizin vicdan ve eşitlik anlayışınız? hukuka saygınız?
9) iddianameyi ve gerekçeli kararı satır satır okudum ben. "aziz yıldırım'ın korkutucu gücü" diye bir tabir var. allahaşkına bir hukuki metinde böyle bir ifade nasıl olabilir? bu hukuki bir karar değil, açıkça kişisel düşüncelerin ve önyargının tezahürü ve ifşa edilmesidir. "masumiyet karinesi" ilkesini geçtim. o ilk günlerde emniyet tarafından yerle bir edildi. ama ya "objetif iyiniyet" ilkesi nerde? "kanunsuz suç olmaz ilkesi" nerde? bunlar evrensel hukuk prensipleri. "korkutucu güç olmak" diye bir suç mu var ceza hukukumuzda? bu ne iştir diyen de yok.
10) ünal aysal 1 ay önce "fb ve başkanı ceza alacak" dedi. peki 5 yıl ceza istenen steau bükreş tertemiz çıktı uefa'dan. fb hakkında da böyle bir olasılık yok muydu? teorik olarak vardı. peki nasıl bu kadar kesin konuştu ve nasıl sonuç da böyle olabildi? şimdi biz fenerbahçeliler herşeyi "olması gerektiği gibi oluyor ve biz bütün bunları hakettik" diye yorumlayalım öyle mi? herşey hukuki ve adilane yürüyor diyelim öyle mi? siz olsanız öyle mi yapardınız?
11) peki 3 temmuz günlerinde mantar gibi türeyen ve nereye gönül bağı olduğunu bildiğimiz adamlar uefa tahkim kararı sonrası birden bire boy boy ekranlarda görünmeye başladılar. bir anda. yine kamuoyunu onlar bilgilendirdi. yine sizlerin nefret hislerinizi onlar tetikledi. karardan yarım saat sonra ellerinde dosyaları hazırdı. peki nasıl oluyordu ki bütün bunlar? kim bunların ipini koyverip bizim üstümüze salıyorlardı? var mı bir cevabınız ben de bileyim.
12) bakın ben işim gereği onlarca, yüzlerce inceleme, teftiş ve soruşturma vs yaptım. bazen polisten öyle evraklar deliller vs. gelir ki. bunları biz hukuki olarak değerlendirip rapor yazıyoruz. raporumuz emredici hüküm. polis delilleri torbaya koymuş mühürlemiş ve bize bir üst yazıyla teslim ediyor. ilk başta baksan "aman bu adam ülkeyi satacakmış, hazineyi soyup soğana çevirecekmiş, şuna haddini bildireyim" dersin. işin içine girdikçe delil diye gönderilen şeylerin hukuki bir geçerliliğinin olmadığını adamın kendi not defterine yazdığı rakamların "kaçırılan vergi, gizlenen hasılat" diye bize sunulduğunu görüyoruz. şimdi düşün bakalım "inşaat, tarla vs." konularını. bu işin bir de "balık" boyutu var. onu da açıklayacağım.
13) galatasaraylıların alenen, açıkça ve pervasızca bu süreçte fenerbahçe düşmanlığı yapmasına diyecek bir söz bulamıyorum. bizler 1988 neuchatel xamax olayını da yaşadık. herkes allahından bulacak elbet. bir de şu var. bu havuz ihalesi 50-60 milyon doara giderken aziz başkan sayesinde bugün 400 milyon dolarlar ediyor. ve ts'nin 3 büyükler gibi havuzdan pay almasına bjk ve gs karşı çıkarken azizi başka'ın bizatihi ısrarlarıyla ts bizlerle aynı kategoriye geldi. peki hiç mi ahde vefa yok?
14) bütün bu söylediklerim saha dışı, emniyet ve yargılama süreçleri. peki ya saha içi? hangi maçında şike yaptı ki fenerbahçe? maçları hep birlikte izledik. hemen her maç tribündeydim ben. gaziantep maçı 90+4, buca maçı dk. 70 ve 1-3 mağlubuz, son sivas maçı. dk.90 maç 3-4 mehmet yıldız sağdan ortaladı ve biz gözlerimizi kapattık "eyvah şampiyonluk gitti" dedik. lugano araya girmiş çıkarmış. bütün bunlar mizansen miydi? hep şike miydi hepsi? bizler bir oyunda piyonlar mıydık? bizim tertemiz ve saf fenerbahçe aşkımız sevgimizin kıymeti yok mu hiç? sen ne hakla bana şikeci diyorsun peki. ben ne yapmışım da nick altıma şikeci vs. diye yazıyorsun. nu ne cüret ve densizlik? benim gönül verdiğim camiama bir anda "şikebahçe" gibi zeka yaşı 13 seviyesinde yakıştırmalar yapıyorsun.
o halde dön ts maçlarına bak. bursa başkanı'nın bizle berabere kalınca "ts'ye borcumuzu ödedik" demesine bak. bu fb adına bir konuşma olsa yer yerinden oynamıştı. adam kim için oynadığını ifşa ediyor. herkes suspus.
peki ya "balık" muhabbeti? mayıs ayında ne balığı? avlanma yasağı var. neymiş o adam balıkçıymış. bana bari yapma bunu. ben deniz çocuğuyum denizin içinde büyüdüm. tam da maç saati balık öyle mi? ulan balık göndereyim mi diye soracaksan sabah sorarsın takalar denizden sabah 7 de dönerler. tam maç saati mi soruyorsun balığı. üstelik vavlanma yasağı var o sırada. mayıs ayı. bu nasıl oluyor ki? tarla inşaat vs. derken ve bunu kesin delil gibi kabul ederken balık işine de bakacaksın o zaman.
emenike transfer şikesi diyorsun. peki sakat emenike oynamadı diye fb'ye çamur atarken, sağlam emenike ts maçında niçin oynamadı? onun niçin sormuyorsun. emenike fb maçından bir önceki hafta ankaragücü maçında 3 sarı kartlıydı. istese 4.yü görür ve oynamazdı zaten. ama adamın sakat oldugu doktor raporuyla sabit. hala ne anlatıyorsun. adam sağlamken ts maçında oynamadı ama. karabük kalecisi niye kafa vurmaya gelmişti? onu kim teşvik etmişti ki? karabük basını "ts'den gelen teşvik parası" diye haber yaptı. büent ataman niye ayakkablarını attı ki sahaya, otelde niye bağırdı ki emenike'ye teşvikten bir kuruş verilmeyecek diye? tabii canım trabzonspor tertemiz.
geçen yıl gs ile şampiyonlukta çekişirken en önemlşi maçta gs-ts maöçında burak'ı birden bire oynatmadı şenol güneş. sakat olan emenike oynamayınca şike. sağlam ve gol kralı burak oynamayınca "hoca tercihi" değil mi? çifte standart mı dediniz?
yazmakla saymakla bitmez bütün bunlar. işte biz fenerbahçeliler bizlere yapılan bu açıkça düşmanlık, kin, yargısız infaz, tezgah ve çifte standardı gördükçe daha çok sahipleniyoruz camiamıza. ve yapılan oyunun, yapılan kalleşliğin daha çok varıyoruz farkına. ve bugün o yüzden fenerbahçe'yi her zamankinden daha çok seviyoruz.
aykut hoca'mızın ve sahada aslanlar gibi son dakikaya kadar mücadele eden çocuklarımızın emeğine saygınız olsun. bizler gibi saf temiz ve gerçek fenerbahçeliler'in sevgisine saygınız olsun. şikeyi ve pisliği kim yaptıysa (fenerbahçeli de dahil) allah belasını versin. ama kafanda bir "acaba" ışığı yansın olur mu?
------------
konu ile ilgisiz not: bucaspor yardımcı antrenörü bizzat tanıdığım biri ve arrkadaşımın abisi. bizzat kendim konuştum. namusum ve şerefim üstüne yemin ederim ki "trabzonspor maçtan önce 30'ar bin lira teşvik verdi, puan alırsak bir o kadarı daha gelecek" dedi. ben onun yalancıyısım. ama trabzonspor tertemiz canım. ne varsa fenerbahçe'de var. sizlere iyi uykular.
bizlere yapılan bu kalleşliği unutmayacağız, affetmeyeceğiz.
19.07 dünya fenerbahçeliler günümüz kutlu olsun.
dünya eşcinseller günüyle boşuna fenerbahçe günü boşuna çakışmıyor dedirten herkes bizim gibi hatat bizden beter şeklindeki hezeyanlarlada benzer bir şekilde davranırlar.
türkiye'de var olan bir şike soruşturmasında rakip taraftarların uefa'ya başvurmasını "köpeklik" olan gören kişi. başkanının bu yaptığına ne diyeceksin. şikebahçe başkanı neden ligini jurnalliyor.
kendini kandıran ve taraflı medya tarafından kandırılan fenerlinin saçmalamalarıdır. en azından s.bükreşe cevap vereyim. Romen federasyonu s.bükreşe cezasını paun silme dahil olmak üzere verdi, ayrıca şike değil kulüpte yetkisi olmayan brinin verdiği teşvik primi idi. Uefa bu yüzden cezayı erteledi çünkü kendi ülkesinde gerekli cezayı aldı. porto ve milanada kendi federasyonları puan silem cezasını verdiler. Ama fenere nerdeyse bizim federasyon ödül verecekti bu uefanın dur dediği noktadır. uefa niye ilgilensin türkiyede kimin şampiyon olacağını umurundamı fener veya galatasaray gelmiş kupasına. ayrıca şike teklifin reddedilirse aklanmazsın teşebbüs ve düşünmende suçtur. şike fiilen gerçekleşse zaten iki yılla kurtarmazsın. birde savunma tutarsızlıklarınız, onlarda şike yaptı tek bizmiyiz şuçun itirafı gibidir. Emenikenin beraatı net değildir, mahkeme hiç bir yapmamaıştır temizdir dememiş kuvvetli şüpheye rağmen sanık lehine karar verdiğini özellikle belirtmiştir. bir Eskişehirli olarak en azından eskişehir fener maçının şike olduğuna eskişehirin çoğu gibi hem fikirim, maça gitmek için bilet sorduğumda hiç zahmet etme maç satılmış söylentisini bizzat yaşadım zaten fenerin o maçta golleri bir tuhaftı, ve eskişehirin trabzona nasıl asıldığı canını dişine taktığıda gözümüzle gördüğümüz olaydı.
fenerbahçenin şike yapma ihtimali kadar tüm olanların siyasi boyutunun da olduğu bir gerçek. özel olarak aziz in dinlenmeye başlanması, tape kayıtlarındaki ''tarla sulamalarının'' dan şikeye varmalar vs vs.
aziz yıldırım ın şike için bir girişimde bulunduğu ama bunun sahaya yansımadığıda gerçek.
ben türkiyede 2011 yılına kadar şampiyonluğa oynayan her takımın şike girişiminde bulunduğuna ve tüm senelerin kirli olduğuna inanmaktayım. bursaspor un şampiyonluğu dahil olmak üzere. anadolu takımlarının bursaya karşı o sene nasıl oynadığı aşikar çünkü.
yani benim gözümde tertemiz olan bir takım asla yok.
2011 yılındada aziz yıldırım ın girişimlerde bulunacağını elbet tahmin ettiler ve hiçbir yargı talebi yokken dinlenmeye başlaması asla normal bir girişim değil.
ve gelinen süreçte aziz yıldırım ı halkın gözünde suçlu pozisyonuna sokmak için basında devreye girenleri incelediğimizde ne kadar cemaatçi silah varsa hepsini ekranlarda gördük.
kimse kalkıpta bu işin siyasi boyutu yok demesin, hiçbirimiz salak değiliz. net söylüyorum inanan varsa ya salaktır yada işine gelmiyordur.
cemaat-akp kavgasında akp nin fenerbahçe den yana tavır kullanması (dikkat çekeyim aziz yıldırım değil fenerbahçe diyorum) sonucu fener ligde ceza almadı.
bana görede şahıslarla kurumlar ayrılmalıydı zaten.
şu an yargıtayda bir dosya durduğu sürece hiçbir kimse kupayı alıp trabzonspora veremez, kanunlara aykırı bir durum bu.
ne zamanki yargıtay cezayı onaylarsa kupa trabzonspor un hakkıdır. o zaman o kupa onlara verilmelidir.
inanıyorum aziz yıldırım girişimlerde bulunmuştur ama bunu az çok tahmin eden cemaat grubu kasıtlı bir şekilde aziz yıldırım ı ortadan kaldırmak için bu işe soyunmuştur. tek tahmin edemedikleri fenerbahçe taraftarının reaksiyonuydu. bu hesaplanmayan reaksiyon sonucu kan dökülmelere varabilecek olaylardan cemaatte çekindi ve olayın foseptiğinin çıkmasından korktular.
olması gereken yargıtay ın kararının beklenmesidir.
olması gereken aziz yıldırım ın derhal istifa etmesi gerektiğidir.
olması gereken herkesin bu işin siyasi boyutunun olduğunu görmesi gerektiğidir.
olması gereken yargıtay dan ceza çıkarsa kupanın trabzonspor a verilmesi gerektiğidir.
objektif bakmalıyız, madem vicdan sahibi olacaz herşeyiyle görmeliyiz bu davayı.
bu süreçte neredeyse suçlanmadık ne bir kurum ne de şahıs bırakmayan (cemaat, polis, akp, hükümet, tff, m.a.aydınlar, uefa, galatasaray, savcılar vs.), herkesin fenerbahçe aleyhine çalıştığı iddiasını ortaya atanların inandığı komplodur.