Platonik bir aşk olarak değerlendirilebilecek aşktır.Ama her sene türkiye kupasının alınamıyışıyla bu aşk ayrılığa dönüşür sonra diğer sezon tekrar aşık olunur ama sen o kızı seviyon ama o kız veriyor durumu olur.
pazardan, kolpacıdan 3-5 tane forma alıp koleksiyon yapmak yerine, cep harçlığından, yanına verilen yemek parasından biriktirip, gidip orjinalini almaktır. (bkz: lise çağları)
anlatılmaz olandır. sağa sola saldırmak icab etmez, kendi halinde taraftar olmaktır. bazı rakipler gibi ezeli dostlarına sürekli bok atılmaz. zaten atmaya da gerek yoktur. çekilememez olmaktır, gururdur.
renklerini görünce, adını duyunca kanın damarlarda hızla akmasıdır. bir haykırıştır dudaklarda, yürekten geçeni anlatmaya çalışan. bir tutkudur hayatında ; hava gibi, ekmek gibi lazımdır işte. bir düzendir programlarını Ona göre ayarladığın. bir heyecandır, bir kasırgadır dört yanında her zaman hissettiğin. ve anlamaz hiçbir takımın taraftarı bu aşkı. bu aşk, bu tat, bu heyecan bir tek fenerbahçe taraftarına aittir ; başkalarının asla sahip olamayacağı. fenerbahçe bir aşktır. fenerbahçe aşkı bir başkadır.
şampiyonlukla ölçülmez, kupayla değerlendirilmez. sarı lacivert renkleri gördüğün zaman içinde değişik, tarif edilemez bir his uyandırır, rakip kim olursa olsun önemli değil. bizden çok büyük bir avrupa takımı da olsa, birazdan bizi hezimete de uğratsa, asla birlikte olamayacağını düşündüğün bir sevgili gibi hep umut verir yarınlara. yeri gelir üzer, yeri gelir sevindirir ama aşktır işte. **
ne kadar ekmek o kadar köfte aşkıdır. iki maç kaybedince 35bin kombineli stadyumundan 15bin kişi maça gider, 2 sezon üst üste şampiyon olamazsa istifa edebilecek ne kadar insan varsa istifaya davet eder gibi uzar gider fenerbahçe aşkı.