kulüpler bazında en büyük başarıyı elde etmiş denilmektedir bu takım için. fakat kulüpler bazında en büyük başarıyı şampiyonlar liginde şampiyon olup daha sonra da kıtalararası kupayı kazanmış olan galatasaray tekerlekli sandalye takımı elde etmiştir. *
futbol, basketbol, voleybol gibi olimpik sporlarda en büyük başarıyı elde etiği için ve tekerlekli sandalye basketbolu engelli sporları kategorisine girdiği için kulüpler bazında en büyük başarıyı elde etmiş sayılmaktadır.
yani şöyle; futbolda ordu milli takımından tutun, engelli milli takımına kadar pek çok takım vardır ancak bu dalda ülkemizi esas olarak temsil eden a milli futbol takımıdır.
edit: 'kıvırma' konusunda eline kimsenin su dökemeyeceği bazı arkadaşların utanmasalar bilardo takımları ile kıyaslayacakları takımımızdır. anlamayanlar için şöyle anlatalım, olimpik olmayan sporlarda kazanlıan başarılar olimpik sporlardaki kadar geçerli sayılmamaktadır. kıvırma olarak nitelendirilen olimpik ve olimpik olmayan spor ayrımı bu yüzden yapılmaktadır.
geç gelen büdüt: cümleye, çoğul anlamda kullanılan cühela kelimesi ile kişiye ithafen başlayıp, cümleyi tekil kişi eki ile sonlandıran dilbilgisi özürlü arkadaş, kulüplerin en büyük başarılarını olimpik sporlarla kıstasa tabi tuttuklarını bilmeyerek ve başkalarının zevkleri hakkında ahkam keserek cehaletini ve bağnazlığını göstermeye devam ediyor. ancak, ''wheelchair basketball'' fanı olup olmadığını bilmediğim arkadaş şunu unutmamalıdır ki; cühelanın bilgilendirilmesi ağız ishalliği ise, kendisi bok deryasının en küçük balığıdır.
cahil cühela gibi saçma ve çoğul bir kalıbı tekil kişiye ithafen kullandığını tekil eki ile belli edip, ''kalabalık topluluk caddede yürüyorlar'' şeklinde saçmalayarak karşısındakini algılama özrünü belli eden andaval, karşısındaki kişi enrty sıçtıktan sonra onu adam etmek adına cevap vermeyi maymunluk olarak görüyor.
çoğul özne içeren cümlelerin her zaman tekil eki ile bittiğini sanan liseli mentalitesindeki hırs küpü sefiller, cevap vermenin ishallik ve akabinde maymunluk olduğunu beyan ettikleri takdirde kendi laflarını yememek ve kendilerini sürüngene çevirmemek adına cevap yazmamalıdır''lar''.
görüldüğü gibi, salaklığın parayla olmadığı zaten bu sefilin salaklığından belli.
yaşattığı heyecan ve türkiye'ye verdiği gurur çok büyüktür, helal olsundur ve fakat kulüpler bazında en büyük başarı 2 kez şampiyonlar ligi şampiyonu olup, kıtalararası şampiyonada dünya şampiyonu olan galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı'na aittir. bir spor dalının "engelli sporları" kategorisinde olması onun kulüpler bazında elde ettiği başarıyı başka bir kategoriye atmaz. dikkat edin olimpik sorlar falan denmiyor "kulüpler bazında" deniyor, kıvırmaya lüzum yok...
edit: cümlenin nasıl başlayıp nasıl bittiğini algılamaktan aciz cahil cühela kıvırma dersleri vermeye devam ediyor. (dilbilgisi özürlü ergene göre çoğul başlayan cümle "ler-lar" ile bitermiş. örnek verelim "kalabalık topluluk caddede yürüyorlar". evet salaklık parayla değil!)
devam edin böyle, düne kadar hayatında maç izlememiş zevat bir anda "volleyball" tutkunu oldu ya en çok da buna gülüyorum. olimpik spor ve kulüp başarısı arasındaki farkı anlamayacak kadar bilgi kabızı olanların ağız ishali olduğunu görmek daha da gülünç... * laf yedikten sonra ishalin artıp kendini maymuna çevirmesi ise acıklı...
türk spor tarihinde en büyük başarıyı elde etmiş kulüp.
engellilerin kazandıkları başarıyı laf diye söyleyenler, şunu gözönünde bulundursunlar: dünyadaki toplam engelli spor takımı sayısı 20 küsür. 20 küsür takım arasından 1. olmayı mı kıyaslıyosunuz şampiyonlar ligi şampiyonluğuyla? çocuk olmayın, biraz saygı göstermek lazım...
son başarısına da bir kılıf bulundu ya helal olsun dediğim türk olimpik spor tarihinin en büyük olayı olan takım. tamam galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı başarılar elde etmiştir, ancak olimpik spor başlığı farklı bir olaydır. bu kadar mı kabullenmek zordur, bu kadar mı alkışlayıp geçmek zordur anlamış değilim. keşke fenerbahce böyle bir başarı kazanmasaydı da bu salak lafları duymasaydık. o derece yıkmıştır beni.
babam'ın bile voleybol'a ilgi duymasını sağlayan kurum.
dün akşam'dan sonra tüm türk halkının ülke de böyle bir spor da varmış bak gördün'mü helal olsun avrupa da bizi temsil ediyor kızlar diyerek voleybol spor'unu hatırlamaları mutluluk verici bir gelişmedir.
fenerbahçe spor kulubü sayesin de insanların spor sevgisi.
1980 yılında eczacıbaşı, 1998 ve 1999 yıllarında da vakıfbank güneş sigorta takımları gibi bayanlar voleybolunda avrupa şampiyonluğu için final oynamış ancak türk takımlarının makus talihini yenememiş takım. yine de buraya kadar gelmeleri ve finalde oynadıkları oyunla bizlere büyük bir gurur yaşattıkları için kocaman alkışlar onlar için. tahmin ediyorum ki bu kupada bir türk takımının oynayacağı beşinci finalde de onların ismi yazacak ve kimbilir belki de bu kez şeytanın bacağını kıracaklar.
kesinlikle yıllar sonra tüm branşlarda 2009-10 sezonunun en başarılı takımı olarak hatırlanacak takımdır. gerek ligde gerek avrupa'da art arda 38 maç kazanmak başka ne zaman tekrarlanabilir, bilemiyorum. ligi ve kupayı zaten alacaktır bu takım çok anormal olaylar yaşanmazsa. final fourda finalde kaybedilmesinin tabii bir çok nedeni vardı teknik olarak fakat buraya gelmek dahi çok önemliydi. burada unutulmaması gereken konu, buraya ulaşmanın tekrar bu kadar kolay olmayabileceği. öncelikle fenerbahçe acıbademin grup ve elemelerde rakiplerine oranla görece daha kolay takımlarla karşılaştığı ve iyi bir yoldan final foura geldiği unutulmamalı.
fakat yine de buralara gelecek güce sahipti takım, sadece daha fazla set yada maç kaybedilebilirdi. final four maçlarını özetleyecek olursak, takım ilginç bir şekilde kötü oynadığı maçı kazandı, iyi oynadığı maçı ise kaybetti. tabii yarı finaldeki rc cannes ile finaldeki volley bergomo arasında ciddi bir sıklet farkı da vardı. iki maçın birbirini tetikleyici etkileri de yaşandı. ilk maçı hatırlarsak, ne kadar uzun süre yükün gamovanın üstünde kaldığını görürüz, bu nedenle ikinci maçın sonlarına doğru gamova etkili değildi. uzun ve iri oyuncular her zaman kısa ve ince oyunculara öre daha uzun zamana ihtiyaç duyar dinlenmek için, o da çok fit görünmedi finalin sonlarında. kaybetmemizin ana nedenlerinden biri buydu. gerçi volley bergomonun gamovayı çok iyi pasifize ettiğini unutmayalım. özellikle fürstün blokları gamovayı baya bir püskürtü ayrıca servislerde topu sürekli gamovanın hücum ettiği bölgeden kaçırdılar. dirckx ilk gün baya kötü, ikinci gün vasattı ama bu seviyelerin oyuncusu olmadığını da gördük, beklenmedik smaçları dışında. nati ilk gün vasattı, hem de baya ama ikinci gün kariyer maçlarından birini oynadı belki de. fakat neticede özellikle türk oyuncularımızdan sadece seda'dan o da dönem dönem düşük yüzdeyle katkı alabildik. eda iki maçta da vasattı, maalesef liberomuz da seviyeyi kaldıramadı. kaptan zaten bilinen bir oyuncu, final fouru kaldıramaz. özellikle ilk maçın sonunda yaptığımız hatalara rağmen maçı kazanıp final hakkını elde etmemizde şansın rolü de vardı. fakat finalde gerçekten komple ve çok inatçı bir savunma takımıyla karşılaştık. tüm bunlara rakibin bu tarz çok fazla maç oynamasını ve son yıllarda avrupayı kesinlikle domine ettiğini düşünürsek, kaybetmemizin ne kadar normal olduğu görülecektir. fakat bu yapı bozulmaz ve federasyon saçma bir şekilde 2 yabancı sınırlaması getirmezse gelecek yıl da buralara gelebileceğimizi düşünüyorum, sadece gruplar şimdikinden zor geçer.
türkiye'deki voleybolun geleceği adına cillop gibi bir olayı gerçekleştiren takımımızdır. umarız güzel yurdumun güzel insanı sporun sadece futboldan ibaret olmadığını anlamıştır! sizler voleybolu anlattınız, biz dinledik, çok gururluyuz, teşekkürler sarı melekler!
seneye ayağı kaydırılmak üzere türkiye voleybol federasyonun atağa geçtiği voleybolun barcelonası. şu an ki sistemde yabancı sınırı 3+1. ama sevgili federasyon bunu 2+1'e indirecekmiş. elde zaten gamova, osmokrovic* ve Dirickx varken bunların biri yedek olacak he ? oldu !!
bu sene türkiye'de ilk kez kaybeden takım.
türkiye kupası maçında 2-0 öne geçmesine rağmen 3-2 kaybettik maçı vakıfbank güneş sigorta türk telekom'a.
yorgunluk ve her maçı kazanırız havası etken bu mağlubiyette. bence erken oldu iyi de oldu. hem ders olsun, hem nazar boncuğu.
efsane olacak takım.
kadro zayıf ama. mutlaka takviye yapılmalı kenara. en fazla 8 kişi ile oynuyoruz. bu da işte nisan-mayıs aylarında çok zorlar o melekleri doğal olarak.
pasörü değiştircez umarım.
2-3 takviye ile avrupa'ya...
türkiye ligi mi...işte en fazla zorlasa zorlasa bu kadar zorlar.
şimdi sıra lig şampiyonluğunda kızlar.
ha, eda...sen nesin öyle ya...
finalde müthiş bir mücadele ortaya koyarak vakıfbank'ı yenip türkiye kupasını müzesine götürmüş, vakıfbank, eczacıbaşı ve emlak bankasından sonra türkiye kupasını kazanan dördüncü takım olmuştur.. geçen sezon sonunda lig şampiyonu oldukları eczacıbaşı final serisinde açılan bu pankarttaki umutlar, sözler gerçekleşmiş ve bahar gelmiştir artık;
bu sezon süper kupanın ardından türkiye kupasını da müzesine götüren takım. bu yıl fenerbahçenin müzesine giren 2. türkiye kupası oldu bu, ilkini fenerbahçe ülker kazanmıştı, bayan basketbol takımımız da kupada finale yükselmiş fakat üst üste 6 yıldır kazandığı bu kupayı maalesef kazanamamıştı. şayet 5 mayıs taki finalde de futbol takımımız kupayı kazanırsa 3 ayrı branşta bu başarıya ulaşmış olucaz.
sarı meleklerimiz normal lig sezonunu namağlup lider tamamladı, şimdi play off maçları var, kupa tamam, sıra geldi şampiyonluğa.
