yazar borcu besiktaslıdır, fanatiktirde, laf söyletmez marş söyletir örneğin. ancak yazar borcu dahi fenerbahce finale kalırsa, hatta bu turu geçerse zil takıp oynayacaktır.
bu söylemlerde bulunan insanları da anlamak çok zordur.
efendim fenerbahce finale kalırsa;
1- türkiyenin adı bir daha duyulur turist gelir,
2- yarı finalin türkiyede oynanacak ayağında rakip takımın hiç yoktan 3-5bin seyircisi istanbul görür,
3- fenerbahce futbolcularının piyasa değeri artar bu da ekonımimize katkıdır yine,
4- Fb sayesinde türkiye süper ligi avrupa da izlenmeğe başlar yeniden, ve yine bjk gs ve hatta sivasspor gibi takımlarımızında fazladan reklamı olur.
şimdi söz konusu kendine entellektüel diyen cahillere soruyorum; moral bozarak bunları engellemek mi istiyorlar? yoksa eleştirilerini bu şekilde yaparlarsa kamçılayacaklarını mı düsünüyorlar?
ikisi de değil, bunlar medya maymunudur, kabuklu yemiş atmayınız.
hıncal uluç'un kellesinin içinde beyin olmadığından ve konuşma işlevinide kıçına yüklediğinden, herhangi birisinin bıyığını,saçını kesmesi ile eş değer durum.
yine düşünülmeden söylenmiş bir cümledir. sormak lazım bu şahısa acaba kendisi galatasaray'ın o sene uefa kupasının alacağına inanmışlığı var mıdır? doğru ya doğru. herkes biliyor ki galatasaray o kupayı öyle kolay almadı. neden aynı şey fenerbahçe için de geçerli olmasın. sonuçta futbol da biraz şans içeren bir oyun değil mi? ama zaten fenerbahçe şampiyon bile olsa bu dediklerini yapamayacaklar. "ben zaten demememiştim ki." diyecekler.
buraya bakılınca görüldüğü üzre kendinden önce ahmet çakar'ın farkında olmadan oluşturduğu etkiyi kıskanarak 'bende gündem olmak istiyorum'un çırpınışlarıdır bunlar. zaman içerisinde üstad olarak kabul gören zevatın üstüne pek bir şey koyamayınca aynı teraneleri anlatarak, bir şey olmadığını farkedince de, kendisine yeni mecralar aramasının tezahürünü görüyoruz hıncal uluç'ta.
içte kalıp da söylenmemiş sözlerden bir tanesi daha. sigmund freud yaşasaydı fenerbahçenin sayesinde açığa çıkan nice bilinçaltı düşünceleri görüp gıptayla bakardı fenerbahçeye. her bir takımı elediğimizde bir spor yazarının daha psikanaliz sonuçları gözlerimizin önüne seriliyor. kimisi yıllardır içinde ukte olarak kalmış bikiniyi giymek, kimisi yıllardır bedenine ağır gelen kellesini kesmek istiyor bu bahaneyle. ben inanıyorum ki üç vakte kadar yine bir yazarımız çıkacak ve "fenerbahçe değil bu takımı elesin, berabere kalsın ben entari giyeceğim", sonra bir tane daha; "fenerbahçe final maçında gol yemesin meydana çıkıp ben gayim diye bağıracağım" sonra bir tane daha, bir tane daha...*
tamam ben de galatasaraylıyım ama, bu bikini muhabbetinden sonra fenerbahçe'nin bazı kendini bilmezlere ders verdiği aşikar! bu işi daha çok kurcalayıp kendine pay çıkartmak isteyen yazarlar (spor yazarları) çoğalmaya başladı. boşverin fenerliler siz işinize bakın. çıkın finale, nasıl olsa ahmet çakar bikinisini giymiyor, bunun için sakalını bile kesmez hıncal uluç. bu konuda bir özlü söz vardır: söz vermek ... vermeye benzemez.
popularite peşinde koşan bir başka bünyeden duyup şaşırılmayacak söz. iki şık var. birincisi reklam peşinde koşması , ikincisi ise tuttuğu takımın gözlerini kör etmesi.* bundan sonra fenerbahçe maçlarını kelle koltukta izlesin hıncal.
fenerbahce'nin finale cikmasi durumunda "benim sayemde finale ciktilar. mactan once alex beni arayip butun takima hop hop hincal $arkisini soyletti bik bik bik" $eklini alicak cumle.
hıncal uluç'un kızgınlık anında söylediği söz ama millet ne derse desin cesur adam aklından geçeni söyledi. bazıları aslında finale gelemeyeceğine inansa da bunu söylemekten korkuyor. ahmet çakar olayından sonra bunu söylemek biraz g.t ister. adamın tepkisi fb medyasının olayları abartmasına sözü anlamak için yazının tamamını okumak gerek.
Fenerbahçe finale kalsın, kellemi de keserim, bikini de giyerim. Bende bunu söyleyecek yürek var
Türk basınında çıkan yazıları okuduğum zaman kanım donuyor. Bu kadar mı korkak olur insan!
Galatasaray'ın eski başkanlarından Süren, Fenerbahçe'nin çeyrek finale kalmasıyla ilgili olarak "Çok da önemli değil" dedi. Bu doğru bir yorum mu? Fenerbahçe, Avrupa'da Galatasaray'ın tahtını sallayabilir mi?
Bunu söylemek için çok erken. Bizim medyamız söyledi. Sabah gazetesi daha son 16'ya kaldığı zaman "Avrupa'nın kralı" dedi. Sevilla maçından sonra baktım, imparator olmuş mu kral? Yani o işler kolay değil. Fenerbahçe'nin önünde daha çok yol var. Şampiyonlar Ligi'nde 8'e kalan Galatasaray'ı hatırlayan yok. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynadı, son 4'e kaldı. Hem de öyle boş takım yoktu. Katılanların hepsi Avrupa'nın şampiyonlarıydı. Onlar arasında yarı final oynadı. Galatasaray, Lucescu'nun zamanında son 8'e kaldı. Bugün Galatasaray bu yüzden mi hatırlanıyor? Bunları geçiniz!.. Bu Fenerbahçe'nin şimdiye kadar hiç ulaşmadığı bir yerdi de bizim kutsal ittifak medyası nasıl büyüteceğini şaşırdı.
Geçen gün Herald Tribune'de Rop Hughes, yarım sayfa yazmış Şampiyonlar Ligi'nde oynanan maçları. Fenerbahçe'nin adı bir satırda geçiyor o da 'Son 8'e kaldı' diye. Hani bütün Avrupa, Fenerbahçe'den bahsediyor ya!.. Öyle yazıyor bizim medyamız. Maçın ertesinde o gecenin analizini yapan, bütün maçların analizini ortaya koyan yazıda Fenerbahçe'nin adı "Son 8'de" diye geçiyor, o kadar... Onun için bu havadan çıkmak gerekir. Son 8'e kalmak marifet falan değil ama bizim için marifet... Tekrar söylüyorum; Galatasaray'ın son 4, son 8'e kaldığını bugün hatırlayan yok. Fenerbahçeliler kıyametleri koparınca, Galatasaraylı yöneticiler hatırlatmak zorunda kaldı.
Medyadaki havaya karşılık Fenerbahçe'nin sonucu soğukkanlı karşıladığını söyleyebiliriz, herhalde. Maçtan sonra Yıldırım başta olmak üzere herkes havaya girmeden çok temkinli açıklamalar yaptı.
Fenerbahçe temkinli. Temkinli olmayan kutsal ittifak medyası. Tam bir 'görmemişin oğlu olmuş' olayı... Türkiye Kupası'nı neredeyse hiç görmemiş Fenerbahçeli yazarlar var. Şimdi o adamlar için Avrupa'da son 8'e kalmak hayal bile edemedikleri bir olay. Onun coşkusunu yaşıyorlar.
'KAFANI KES' DERLER
Cuma günü kura çekimi var. Schalke'yi isteyenler çoğunlukta. Bundan sonrası için neler söyleyeceksiniz?
Bence Fenerbahçe'nin bu turda da şansı yoktu, bundan sonra da yok. Ama tekrar söylüyorum; futbolun da güzelliği bu. Şu ingiltere Kupası'nda yarı finale kalan 4 takıma bak: 3 tanesi ikinci Lig'den, birisi de ikinci Lig'e düşme adaylarından... Ligin bütün iyi takımları elendi. Futbolun da güzel yanı bu... 'Futbolun güzelliği bu' diye de insanların düşüncelerini açıkça söylemekten korkmamaları lazım. Ama ne yazık ki Türk medyası böyle bir eveleme, geveleme içinde. 'Bu maçın favorisi şudur' diye cesaret edip söyleyeni de suçluyorlar. Ahmet Çakar'ı suçladıkları gibi. Ahmet Çakar da ricat ediyor ne yazık ki!..
Bunlar hoş benzetmeler. Şimdi ben diyorum ki Fenerbahçe finale kalsın kellemi keserim. Demek ki bunlar diyecekler ki 'Hadi bakalım Hıncal, kafanı giyotinin altına koy, düğmeye bas.' Bu demek o demek. Türk basınında çıkan yazıları okuduğum zaman kanım donuyor. Bu kadar mı korkak olur insan? Bu kadar mı mizah duygusundan uzak olur? Neler söylediler Ahmet Çakar'a!.. Ülkenin en güvendiğim, en inandığım kalemleri bunlar!.. Kendi yürekleri yetmediği için, Benim favorim şudur, bundan başka bir şey olmaz' diyenleri böyle yerin dibine sokuyorlar. işte diyorum: "Fenerbahçe'nin Sevilla'yı yenmesi mucizeydi, bundan sonra önüne kim çıkarsa çıksın onu geçmesi de mucize." Fenerbahçe bu turu da geçerse bikini mi giyerim, monokini mi giyerim, yokini mi giyerim, ne giyersem giyerim!.. Ama mucize!.. Bende bunu söyleyecek yürek var. Onlar da neyi söyleyecek yürek var, görmek istiyorum!..
--spoiler--
