dünya' nın büyük sayılı kulüplerinde futbolcu olmaya benzer. dünya standartlarında bir stadta top oynama sansına sahip olmak. paranı gecikmeden alabilmek gibi avrupai sartlarda futbolcu olmaktır... vs devam edebilir...
ulan yazın böyle; övünelecek bir sürü başarılarınız var saha dışı, övünün bunlarla.. yok illa galatasaray' a , sami yen' e, galatasaray taraftarina b.k atıp, sidik yarışına girmeye kalkacaksan b.k gibi bir tarihiniz var, kendi tarihinizde boğulu verirsiniz allah muhafaza...
tek başına 17 takım + mhk + ulusoy' a karşı savaşmak demektir.sonucunda şampiyonsan ve en fazla şampiyonluğu takımın almışsa anlamışsındırki fenerbahçe aşkı tarif edilemez.
"mabet" adını zafer kazanılan değil, kombine satılan yer sanmaktır.
rakibinin avrupa başarıları karşısında mal durumuna düşerek, trömsö adında bir mahalle takımının arkasına saklanmaktır.
şampiyonlar liginde çeyrek finaller görmeye alışan rakibini şamar oğlanı zannederek, iç oğlanı misali her gelenin altında kalmaktır. **
ezeli rakibi olmaya tenezzül etmeyecek takımın avrupa'da bir tek kupa dışında tüm
kupaları toplamasını "tesadüf" zanneden ama o tesadüfü yaşamaya nail olamayan asker kaçağı bir başkana sahip olmaktır.
sahaya hindi getirip, sonradan rezil olan bir takımın mensubu olmaktır.
bir avrupa maçında 4-5 farkla yenilirken attığı bir golden sonra tribünlere "sus" yaparak millete kendini neresiyle güldüreceğini bilmemektir.
yeni transfer edilen takım arkadaşlarını gerçekten de yıldız zannedecek kadar saf olmaktır.
"sosyete" olmaktır. ya$lı ya da yurtdı$ından gelmi$ futbolcular bu sınıfa girerler. sene boyunca yatarak paralarını tıkır tıkır almak, hiç bir $ey yapmadan zengin sınıfına girmek, baba parasını yemeye benzerken, takımın durumunu ya da kimin ne söylediğini kimse dü$ünmez. parayla saadet olur sözünü bir sezon boyunca doğrularlar. geldikleri zaman formalar satılır. kombineler bitmeye ba$lar. maç günleri ise stad dolu olmasına rağmen adam gibi tezahürat olmaz. buna rağmen taraftarı övmek lazımdır. nasıl olsa ekmek yenilen yere sıçılmaz..
para kazanmaktır.
takım ruhundan uzaklaşmaktır.
kadıköy'de beşiktaşı yenememektir.
çeyrek asırdır türkiye kupasını alamamaktır.
"para verdim oynayacaksın" diye kötü oynadığın maçlardan sonra fırça yemektir.
aga'yla marabalarını oynamaktır. *
son demlerini yaşarken futbol hayatının, defterden silinmektir *
fenerbahçe'den ayrılsa dahi, daha küçük hedefleri olduğu için fazla sıkıntı ve stres yaşamayacağı, en büyük başarıyı türkiye fortis kupasını kazanmak olarak gören bir klübe transfer olacağını bilmektir.
"türkiye kupası diye bir şey varmış, ne ola ki" diye ortalıkta dolaşmaktır.
tam o kupaya erişmek üzereyken finalde galatasaray'dan 5 yiyerek yerine oturmaktır.
avrupa'da 1 puana razıyken, onu da beceremeyip sıfır puanla adını şampiyonlar ligi tarihine yazdırmaktır.
avrupa'da esamesi okunmayan takımlardan fark yiyerek istanbul'a boynu bükük gelmektir.
en önemli yurtdışı başarısı olarak suriye'nin ittihat takımıyla maç yapmaktır.
kendi taraftarına cinnet geçirtip tesislerin önünde dayak yemektir.
yegane tesellisi ve takıntısı hiç bir zaman ulaşamayacağı galatasaray'dır. rakibi kupalarla coşarken kendisinin tek amacı o'nu yenmektir.
tesislerde takım arkadaşlarıyla türkçe konuştuğunda hiç kimsenin kendisini anlamamasıdır.
"şampiyonuz şampiyonuuuz ooleeey puan farkı 2, fener'i inönü'de yencez" umutlarını verdikten sonra bi anda hepsini birden susturmanın şerefini yaşamaktır.
Türkiye'nin en iyi klübünde oynadığını bilmektir. eğer form grafiğinde bir düşüş yaşanırsa yine ortada kalmayacaktır diğer büyük camiaların transfer listesinde olacaktır o yüzden kafası rahattır.
galatasaray a yenilmemekle övünürken o takımın futbolcularının seninle üç avrupa kupası almadan muhatap olmayacaklarını bilmenin ezikliğini yaşamaktır...*