daha çok blues ve jazz müzisyenlerinin kullandığı modifikasyonlar ile yeni yeni alternatif rock piyasasına da girmeye başlamış iki manyetikli, sıcak tonlu sevgili alet.
günümüzün piyasasında fender stratocaster' ın gerisinde kalmış gibi gözüksede, telecaster' ın derinlerine indiğinizde durum ve vaziyetin hiç de böyle olmaması gerektiğini görürsünüz. telecaster çalmak için teknik aynı zamanda ise çok özel bir ruh gerekir.
çoğunlukla jelibon metalci gençliğin beğenmediği gitar. kimi enstruman sitelerinde hakkında bu gitarla bir tek blues yapılır başka işe yaramaz denir. daha vahim olanı bu gitara modifikasyon yapmaktan söz edenleri görürsünüz ki gülmekten altınıza sıçarsınız. öncelikle şunu söyleyelim. her işi yapıp yarım yapmak var, sadece bir işi tam ve hakkıyla yapmak var. sanırım telecaster ikincisi olur burda. efekt yememekte ısrarcıdır zira kendisi. ben kendi sesimi çıkartıp sana duygularımı vermek istiyorum der inatla. eğer siz heavy, thrash falan filan metal tonu arıyorsanız küser. git jackson al, esp al der... bence de gidin esp alın. bok gibi bu telecaster. blues da müzik mi canım?*
tip olarak bir türlü beğenemediğim fakat birinin elinde gördüğümde 'ne gitar be' diye hayıflandığım fender serisidir. tipini yadırgayış sebebini ön tarafında 1 manyetik; kasa içinde de 1 manyetik olmak üzre 2 manyetikten oluşmasına bağladığım tipik gitar. stratocaster serisine göre biraz daha sert manyetikler kullanılmıştır. aynı zamanda fiyatlarıyla dudak uçuklatmayı da başarmıştır.
(bkz: bir dudak uçuklatma aracı olarak telecaster)
indie, britpop gibi rock türevleri olan tarzlarda da yer edinmiş dünyanın en iyi gitarlarından biridir. stratocasterla mükemmel bi uyum oluşturacağı kesindir. (bkz: duman)
tipi o kadar da kötü olmayan gitardır. sahnede bir gitariste en çok yakışan gitarlardandır.
neyse şekilciliği bırakalım da tonuna gelelim;
"twang" diye tabir edilen karakteristik tonu vardır köprü manyetiğinden gelen. hani twangy ton diyorlar ya işte o oradan geliyor, telecaster'ı telecaster yapan en önemli özelliktir.
strat gibi her yola gelen gitarlar vardır siz de biliyorsunuz fakat fender deluxe nashville telecaster model görenler belki bilecektir, bu model 3 manyetiklidir. ortadaki manyetik strat manyetiğidir ve strat tonu verir. evet ne güzel değil mi. has tonunu deli gibi merak edenler youtube a yazsın ya da johnny lang'in şarkılarını dinlesin.
son olarak aybalalar, sanıldığı gibi salt blues gitarı değildir, alternatif ve türevi daha sert rock müzik icra edenler de kullanır. clean tonda üzerine gitar tanımam. (bunu stratocaster, ibanez prestige, ibanez s, les paul kullanmış biri olarak söylüyorum)
amfi üzerinde* clean tonda gain i kökleyip sesi kıstığımızda enfes tonlar veren gitardır. fiyatı tuzludur... ancak her birinde bu türde karakteristiği oturmuş bir gitar bulmakta her* gitaristin harçı değildir.
ayrıca sert tonlarda da kullanılmışlığı süregelmektedir. (bkz: jim root) (bkz: slipknot)
sahip olmak istediğim gitar. ama bu yeni yetme gitaristlerin ibanez, jackson gibi gitarlara çok iyi, buna ise 'ıyy çok demode' demesine çok uyuz oluyorum
bunun birde bigsby modeli vardır ki anlatılmaz. görünce hey maşallah dersiniz önce. neden mi: şimdi her gitaristin bir tarzı ve buna bağlı olarakta bir gitar zevki vardır. kimi rock müzik yapar blues çalar strat kasalardan les paullerden hoşlanır. kimi metal müzik yaparb.c. rich dekiler gibi esp gibi v kasa gitarlardan hoşlanır. ama bu gitarı görünce tarzını unutur insan. ne çalıyodum ulan ben der. eline alıp çalmak istediği andan, eline alıp çaldığı zamana kadar geçen süre boyunca, aklına, ne yaptığı death metal gelir, ne kirli overdrivelar ne de pogolar. srv olur çıkar o an. kısaca fender zaten canımızdır. telecaster duygularımızın tercümanıdır. bigsby herşeydir.
gövdesi dişbudak, sapı ve klavyesi akçağaç olanı makbuldür. kendine gitarist diyen her bireyin, hayatında en az 1 kere çalması gerekir. zira kendisi başlı başına bi sanattır.