sıkıntıdan dağ patlattım, bomba yedim akşam üstleri ve kılıçla doğradım baklagilleri. şiddetli
yalnızlıktan geçimsizliğime karar verdim, dağıldım gökyüzüne mercimek taneleri gibi. bu benim hikayem diye kekledim belediye
başkanını, oy çaldım seher vakti. sütyen topladım bahçelerden, karpuz ektim yüreğime. canımdan bezdim, sazımdan vazgeçmedim hiçbir zaman. sözüne sadık
uzaylı sevdim gelmeyecek gelecek
zamanlardan. olta aldım bakkaldan, kutu kola tuttum denizden, ingilizce öğrendim
dilenciden. seyyar ehliyet sattım hollanda çarşısında, pide börek salonu açtım evimin arka odasında. böbrek yatırdım bankaya, faiziyle birlikte iki böbrek sahibi oldum, eskisiyle birlikte 3 böbrekle tutundum dağ
yamaçlarına yamalı paraşütümle. uçsuz bucaksız sokakları sevdim, ufukta beliren çöp arabalarından kaçtım, her an tenekeye düşecekmiş gibi korktum kaldırımlardan yürürken. başımı sıkacak bir kerpeten aradım
düzovada, keklik öpüp başıma koydum çimen çayırda. ne yapsak da çaresi yok anlayacağınız, işte bu yüzdendir ki güneşte meydana gelen patlamalara sevinip durdum, kıs kıs güldüm yatağımda uyurken..