fena halde leman

    8.
  1. OTOBiYOGRAFi

    anlatılan bir velet, yaş yirmili yıllarda
    memleket Yeditepe, Romalılardan kalma

    bir anneyle bir baba, bir de biraderi var
    üç oda bir salonda, ev Ayastefanosta

    okur Dar-ül Fünunda, Beyazıt Meydanında
    mülkiyedir bölümü, bi-bok anlamasa da

    bir garip adamdır o, az yiyip çok büyüyen
    iki deri bir kemik, göbeği pek sevmeyen

    saçları biraz seyrek, iki de kırık dişi
    çarpık gülerdi ama, rengi kurtarır işi

    bir tezat adam derler, deniz sevmez bedeni
    lüferle rakı içmez, balık burcu kendisi

    ve herkes kadar âşık, çok seven az sevilen
    gece yalnız kaldı mı, perdeleri örtmeyen

    bir beden büyük gelir kuşandığı sevdalar
    dudağında tuz tadı hep o eski anılar

    davul dengi dengine, vurur derdi de hep
    kendine uygun tokmak, bulamadı gitti kek

    omzunda hasret yükü, sokakta hep tek gölge
    ondan çıkmaz dışarı öğlen saatlerinde

    inanırmış bir rabbe gerisi hak götüre
    namaz kılmam dese de, görürlermiş camide

    bir Muhammed bir isa, bir de Davut'la Musa
    yeri kesin cennetmiş, onları bir anlasa

    zengin sayılmasa da, el açmaz pek kimseye
    diyelim tek cep delik, cepken hala yerinde

    bir okuldan atılma, yedi işten istifa
    biraz isyankâr çocuk, yalan yanlış tanıma

    misal girmiş de işe, az zaman geçirmeye
    hemi(!) de dursun kenarda üç kuruş para diye

    çalışmış az bir zaman, almış koca bir para
    demiş patron bu fazla, yarısını alsana!

    patron demiş iş böyle, yatım boğaz önünde
    usta demiş ya sana, asgari ücret diye

    çocuk basmış kalayı, anmış sakal amcayı
    demiş patron yok öyle, kapital yazmaz böyle

    patron demiş orda dur, legalinden hayal kur
    zevk-ü sefa ülkede, ortadirek yok bizde

    demiş çocuğa boşver, günü kurtar o yeter
    para dediğin ne ki, bak elim nasıl kirli

    çocuk almış parayı, terk ederken orayı
    günlerden de pazarmış, anmış Nazım ustayı

    derken okulu bitmiş ve ardından askeri
    aşkı zaten hiç yokmuş, kalemiymiş yareni

    ve yıllar geçip gitmiş ve çocuk yazıp durmuş
    büyümüş adam olmuş, şiirden kale kurmuş

    şimdi sen şiirsever, kınarsan bu şairi
    al eline bir kalem de yaz yazabilirsen

    olsun yirmibeş kıta, her kıta ondört hece
    tanısın herkes seni o şiiri görünce...
    13 ...
  2. 1.
  3. is bankasi yayinlarinin kasim 2002 baskisinda arka kapaginda kendini soyle anlatan, okunulasi attila ilhan romani :

    "attila ilhan'in cinsellik konusuna cesaretle egildigi, buyuk tartismalar yaratan bu carpici ve sarsici romani yayimlandiginda oyle bir yanki yaratti ki, kitabin adi gundelik dile girerek farkli kullanim alanlarinda kendine yer buldu:kimi zaman bir olgunun normalden fazlaligini anlatmak icinkullanilan bir deyim oldu "fena halde leman".romanda ete burunen leman korkut'la ve diger kahramanlariyla attila ilhan,farkli bir cinselligi konusulabilir, tartisilabilir, anlasilabilir, dogal bir durum olarak anlatti.
    yuzyillardir diplerde, derinlerde, yaygin olarak yasanmakta olanin ustunden perdeyi cekti ve soz konusu cinselligi, turk edebiyatinda ilk kez "suc olmayan bir insanlik durumu" olarak resmetti...
    bu cesur roman cinsellikle ilgili tabulari siddetle sarsiyor ve okurlari yeniden ve baska bir duzlemde dusunmeye cagiriyor. "
    4 ...
  4. 4.
  5. sevgili babacığımın absürd durumlarda sıkça kullandığı söz öbeğidir.
    3 ...
  6. 37.
  7. ". . .

    dinle böceğim, uzun bir seyahate çıkacağım, hareketimden evvel bazı şeyleri söylemek arzusundayım. yokluğum fazla uzayabilir, zaman zaman, dediklerimi dinleyerek saptarsın ki: hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı: iki kişinin ikisi de, öbürünün yerine hayal kurmaya kalkıştığından, sükut-u hayaller eksik olmaz! sen dediğime kulak ver, kendimizden başkasını sevemiyoruz; sevdiğimiz, şahsiyetimizin dışlaştırılmış, bir başkasının üzerinde somutlaştırılmış hayali; o başkası da kendisini üçüncü bir şahıs üzerinde dışlaştırır, somutlaştırır: arada ahenk kurulamaz, nasıl kurulsun, sevdiğimizle sandığımız farklı! muvaffak bir çift, yalnızlığa tahammülü yüksek iki insan manasını taşır: çift demek, yan yana iki yalnızlık demek, beraber bile olamamış, kesişmesi bile zor! onun için böyle bir hayatı, içine girip kurbanı olmadan yaşayacaksın, yani uzaktan. uzaktaki, soyut, hemen hemen yok bir şahsı sevmekten güzelini tasavvur edemiyorum. yakında olmayan sevgili tahayyülde yaşatılır, hayalde yaşamak az evvel açıkladığım kaideye uygun olarak, onu kendine benzetmektir; yanında bulunmayacağından, o buna ne itiraz edebilir, ne müdahale: sevdiğini hayalinde değiştirdikce, kendine benzettikçe daha çok seversin, böylece denge korunmuş olur. sevmek! sevmek esasında alıp başını gitmektir, sevgiliden uzaklaşan mutlak aşka yaklaşır, sevdiğini gönlünde kendi bildiğince yeniden yaratarak.

    . . ."

    Attilâ ilhan - 1980
    3 ...
  8. 10.
  9. 18 yaşındaydım..
    hani o hayatın göze en yakın dost gözüktüğü yıllar..
    rüzgarı da arkana almak suretiyle hep senin baskın oynadığın,
    sayısız gol pozisyonuna girdiğin müsabakalar..
    ilk golü atmaktı ya hep önemli olan,
    hani o ilk yirmi dakikalardı hep..
    ...bünyelerin mutlak surette baskın oynaması gereken kısımlar;
    neticeyse daima aynı:
    kimi ömürlerde alınan seri galibiyetler,
    kimilerindeyse atamayana atarlar..

    18yaşındaydım;
    yoktu oysa gol atmak gibi bir kaygım,
    centilmence bir mücadele olsun yeterdi,
    tek devre olsaydı hatta keşke;
    içimde nereye olduğu belirsiz bir geç kalmışlık;
    keşke bitse de gitseydim..

    18yaşındaydım;
    günlerim yoğun akıcı
    ve saman kağıdı tadında takvim yapraklarım...
    2 ...
  10. 19.
  11. esasta hic bir görüsle ifade edilemeyecek bir dunya görüsüne sahip olan ama mantikci bir humanist olan kisi. dur bakalim bunlar ısınma turlari der kendisine selamlarimi gönderirim.
    2 ...
  12. 40.
  13. attila ilhan'ın pek çok çapraşık ilişkiyi anlattığı romanı. kurgu çok iyi, cinsellikle ilgili sahneler okuyanın gözüne gözüne sokulmuyor, kitaba dağıtılmış bir durumda. insan psikolojisi iyi işlenmiş. yalnız insanların sevgisizlikten düştüğü hataların altı çizilmiş. okunabilir yani. tek hoşuma gitmeyen kadının kayınvalidesiyle ilişki yaşaması. ya birden bana çok ağır geldi ya da hiç duymadığım bir durum olduğu için bu kadar yadırgadım. gerçi o kayınvalide çok kötü şekilde belasını buldu; ama yine de öyle bir ilişki olmasaydı keşke demeden edemiyorum.
    (bkz: vay leman korkut vay)
    2 ...
  14. 43.
  15. “bu kitapta anlatılanların
    gerçek kişilerle ve olaylarla
    hiçbir ilgisi yoktur.
    onları ben,
    büyük bir aynanın içinde gördüm.
    üstelik ayna dumanlıydı
    ve olmayan bir şehirde
    geziniyordu.”

    toplumda kabul görmeyen-normal olmayan-tuhaf olarak nitelenen bazı insani dürtülerin (başka bir insana zarar vermeyen türden) tek tek anlaşılması beklenemez çünkü hepsine karşı bir açıklama bir taşlama hatta saldırı olması kuvvetli ihtimal. yazar hepsini bir araya getirip bağlantılı bir şekilde işleyip artık bu olmamalıydı dedirterek bir öncekinin daha masum olduğunu bir an bile olsa düşündürebileceğinden emin bir şekilde her yeni aksiyonu daha sıra dışı, daha karmaşık ve cesurca ortaya attı- sınırları zorladı- sarstı-olmaz dedirtti.
    http://www.soykudergi.com...halde-leman-attila-ilhan/
    1 ...
  16. 3.
  17. 15.
  18. bugun ki zirvede tanışma fırsatım olan yazar. karpuzkabuğu ben ve kendisi ile ufak çaplı bir açık oturumumuzda olmuştur sığara kaçamağın da. tanıştığıma çok bi memnun olduğumu ve ileriki zamanlarda da zirveler de uzun uza sohbet etmek istediğim yazardır. :)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük