bulunduğumuz ortamdaki birtakım saygıdeğer kişilerin memnuniyetsizlikleri sebebiyle konuşma süremiz bir hayli kısalsa da hiç olmazsa konuşabilme konusundaki potansiyelimi arz ı endam edebildiğime memnuniyet duyduğum kişidir. kendisiyle yakaladığımız tabusal uyum da gözlerden kaçmamıştır ayrıca. ha kendisiyle konuşabilme durumu serbestçe ortaya çıktığında ortaya bolca muhalif görüş ve aynı oranda da tartışma da ortaya çıkacakmış gibi gözüksündür ama olsundur; zaten tartışma olmadığı sürece insanların bulunduğu boyuttan çıkıp ufkunu genişletebilmesi de mümkün değildir, değil mi efendim? *
atilla ilhan romanıdır.
o kadar ağdalı bir dili vardır ki, tasvirler o kadar çoktur ki; sanat sanat içindir diyen insan bile okumakta zorlanır.
kitap bir bölümünde erotizmin doruklarına kadar çıkıyor ve son sayfalara kadar inmiyor neredeyse.
ilginç bir eser, sanırım yazarı atilla ilhan olmasa beş para etmez.
dinle böceğim, uzun bir seyahate çıkacağım, hareketimden evvel bazı şeyleri söylemek arzusundayım. yokluğum fazla uzayabilir, zaman zaman, dediklerimi dinleyerek saptarsın ki: hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı: iki kişinin ikisi de, öbürünün yerine hayal kurmaya kalkıştığından, sükut-u hayaller eksik olmaz! sen dediğime kulak ver, kendimizden başkasını sevemiyoruz; sevdiğimiz, şahsiyetimizin dışlaştırılmış, bir başkasının üzerinde somutlaştırılmış hayali; o başkası da kendisini üçüncü bir şahıs üzerinde dışlaştırır, somutlaştırır: arada ahenk kurulamaz, nasıl kurulsun, sevdiğimizle sandığımız farklı! muvaffak bir çift, yalnızlığa tahammülü yüksek iki insan manasını taşır: çift demek, yan yana iki yalnızlık demek, beraber bile olamamış, kesişmesi bile zor! onun için böyle bir hayatı, içine girip kurbanı olmadan yaşayacaksın, yani uzaktan. uzaktaki, soyut, hemen hemen yok bir şahsı sevmekten güzelini tasavvur edemiyorum. yakında olmayan sevgili tahayyülde yaşatılır, hayalde yaşamak az evvel açıkladığım kaideye uygun olarak, onu kendine benzetmektir; yanında bulunmayacağından, o buna ne itiraz edebilir, ne müdahale: sevdiğini hayalinde değiştirdikce, kendine benzettikçe daha çok seversin, böylece denge korunmuş olur. sevmek! sevmek esasında alıp başını gitmektir, sevgiliden uzaklaşan mutlak aşka yaklaşır, sevdiğini gönlünde kendi bildiğince yeniden yaratarak.
tanışıklığımız olmayan bir yazar. bir yazımı beğenip, mesaj gönderme, nick altına da yazma inceliğini göstermişti. oradan bir aşinalığım, yazılarını takip etmişliğim var.
bakıyorum uzun süredir yok. sessizce gitmiş galiba. hiç tanımadığım, karşı karşıya gelmediğim birisinin gitmesinden ince bir üzüntü duymak. garip bir his. neredeyse iyilikler onunla olsun.
attila ilhan'ın pek çok çapraşık ilişkiyi anlattığı romanı. kurgu çok iyi, cinsellikle ilgili sahneler okuyanın gözüne gözüne sokulmuyor, kitaba dağıtılmış bir durumda. insan psikolojisi iyi işlenmiş. yalnız insanların sevgisizlikten düştüğü hataların altı çizilmiş. okunabilir yani. tek hoşuma gitmeyen kadının kayınvalidesiyle ilişki yaşaması. ya birden bana çok ağır geldi ya da hiç duymadığım bir durum olduğu için bu kadar yadırgadım. gerçi o kayınvalide çok kötü şekilde belasını buldu; ama yine de öyle bir ilişki olmasaydı keşke demeden edemiyorum.
(bkz: vay leman korkut vay)
"dinle böceğim, uzun bir seyahate çıkacağım, hareketimden evvel bazı şeyleri söylemek arzusundayım. yokluğum fazla uzayabilir, zaman zaman, dediklerimi dinleyerek saptarsın ki: hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı: iki kişinin ikisi de, öbürünün yerine hayal kurmaya kalkıştığından, sükut-u hayaller eksik olmaz! sen dediğime kulak ver, kendimizden başkasını sevemiyoruz; sevdiğimiz, şahsiyetimizin dışlaştırılmış, bir başkasının üzerinde somutlaştırılmış hayali; o başkası da kendisini üçüncü bir şahıs üzerinde dışlaştırır, somutlaştırır: arada ahenk kurulamaz, nasıl kurulsun, sevdiğimizle sandığımız farklı! muvaffak bir çift, yalnızlığa tahammülü yüksek iki insan manasını taşır: çift demek, yan yana iki yalnızlık demek, beraber bile olamamış, kesişmesi bile zor! onun için böyle bir hayatı, içine girip kurbanı olmadan yaşayacaksın, yani uzaktan. uzaktaki, soyut, hemen hemen yok bir şahsı sevmekten güzelini tasavvur edemiyorum. yakında olmayan sevgili tahayyülde yaşatılır, hayalde yaşatmak az evvel açıkladığım kaideye uygun olarak, onu kendine benzetmektir; yanında bulunmayacağından, o buna ne itiraz edebilir, ne müdahale: sevdiğini hayalinde değiştirdikce, kendine benzettikçe daha çok seversin, böylece denge korunmuş olur. sevmek! sevmek esasında alıp başını gitmektir, sevgiliden uzaklaşan mutlak aşka yaklaşır, sevdiğini gönlünde kendi bildiğince yeniden yaratarak..."
bu kitapta anlatılanların
gerçek kişilerle ve olaylarla
hiçbir ilgisi yoktur.
onları ben,
büyük bir aynanın içinde gördüm.
üstelik ayna dumanlıydı
ve olmayan bir şehirde
geziniyordu.
toplumda kabul görmeyen-normal olmayan-tuhaf olarak nitelenen bazı insani dürtülerin (başka bir insana zarar vermeyen türden) tek tek anlaşılması beklenemez çünkü hepsine karşı bir açıklama bir taşlama hatta saldırı olması kuvvetli ihtimal. yazar hepsini bir araya getirip bağlantılı bir şekilde işleyip artık bu olmamalıydı dedirterek bir öncekinin daha masum olduğunu bir an bile olsa düşündürebileceğinden emin bir şekilde her yeni aksiyonu daha sıra dışı, daha karmaşık ve cesurca ortaya attı- sınırları zorladı- sarstı-olmaz dedirtti. http://www.soykudergi.com...halde-leman-attila-ilhan/