Fen liselerin gerçek amacı bilim insanı yetiştirmek . Adında fen geçtiği halde son zamanlarda bu okullardan mezun olanların çok büyük bir kısmı yükseköğrenim hayatlarında fen-edebiyat fakültelerin fen bölümlerini seçmiyor. Mezunlarının çoğu akedemisyen olmuyor. Artık fen liseleri öss başarısı için tercih ediliyor.
Fen lisesine kayıt yaptırmayı düşünen arkadaşlar için de şunları söylemek istiyorum , belki bir fikir oluşur kafalarında : Fen lisesini kazanınca herşey bitti artık , kapağı attık , artık çalışmaya gerek yok diye düşünmek yanlış çünkü ilköğretimden çok daha zor bir müfredat sizi bekliyor. Bu okulu kazanan insanlar ilköğretimde iyi bir başarı göstermiş insanlar. Genelde geldikleri okulun en iyi 5 öğrencisinin içinde olan kişiler. ilköğretim sınavlarda tek siz 95-100 almışsınızdır ama burada herkesin 95-100 alması normal olmayacağından düşük notlara alışmak gerekir. Yüksek notlar içinse zaten çalışkan olan diğer öğrencilerden çok daha fazla çalışmanız gerekecektir. Sayısal dersler çok zorlar insanı, sözel dersler zorlamaz ama. Ayrıca sözel ders saatlerinde soru çözmek mümkün olduğundan günlük çalışma sürenizi artırabilirsiniz. Öğrencileri genelde zekidir ama bence bu okulda olmaları sağlayan en önemli faktör az da olsa ders çalışma disiplinini,sorumluluğunu kazanmış olmalıdır. Yatılı okuyacaksanız 1. sene zor geçebilir . 2.sene yatılığın en güzel değerlendirildiği, belki de bir daha aynı ortamı bulamayacağınız, dostlukların,arkadaşlıkların pekiştiği, hocaları tanımış olmanın getirdiği tecrübeyi kullanacağınız çok güzel geçen bir sene. Bu okulda sürekli olarak öss dillerdedir. Herşey son seneye bırakılmaz. Öss sisteminin değişmesi, 3. sınıf konuların daha da önem kazanması bu liseleri daha da avantajlı konuma getirmiştir. Ders çalışmanın eksik olmayacağı ama ders çalışınca da diğer şeylerden geri kalınmayacağı da gösteren bir okuldur fen lisesi.
Evet sıkıntıları olabilir ama gelecekte daha iyi standartlar için çekilebilir sıkıntılardır. Gerçek hayat daha zordur. işte bu pragrafın 1. cümlesi açıklıyor bu okullarda fen liselerinin gerçek amaçlarına uygun eğitim sistemi olmadığını. Ama hayat öyle, her zaman çok kolay değil. Okurken sizi sürekli daha fazla çalışmaya , daha fazla başarıya iten(aslında sağlayan) okul arkadaşları ile dolu okuldur. Artık ilkokuldaki gibi sınıf birincisi değilsinizdir.
Son olarak şunu da belirteyim ; puanı çok düşük olmamakla beraber okula giriş sırası çok da önemli değildir. Başka bir yarış başlayacaktır artık . O yüzden şu okula 50. gireceğime diğerine 20. gireyim diye bir düşünce pek de önemli değildir.
Ayrıca ''yildizsiz bakınız'' arkadaşımız bu başlık altındaki 57.entryide (678902 nolu entry) fizik sınavlarında ufo soruları sorulur demiş. Bilmeyenler için söyleyeyim de yanlış anlaşılmasın. Buradaki ufo tanımlanamayan uçan nesneler değildir. Buradaki ufo'nun açılımı ulusal fizik olimpiyatı'dır.
tahta silmenin sosyal aktivite sayıldığı, erkek/kız oranı 2'den büyük olduğu halde herkesin dünya-ahiret bacı-kardeş geçindiği, cinsi-hissi yakınlaşmaların genelde gündüzlüler ve öğle yemeğini okulda yemeyenler arasında olduğu okullardır.
(bkz: kudret-ül şap)
herçeşit insanın homojen şekilde dağıldığı baaya garip bir yerdi. (bkz: antalya fen lisesi) , düşününce hala garip gitmeseniz de pek bişey kaybetmezsiniz.
insanlarla iletişimleri kesilsin diye dağın başına yapılan, öğrencilerini kurt kapmayıp -baya baya bildiğin kurt- iyi yerlere gelen fakat iletişim konusunda hep eksik kalan öğrencileri yetiştiren kurum. son zamanlarda eski başarısını kaybetmiştir -bahsettiğim öss değil hoca kalitesi ve bilimsel çalışma kalitesi-
şu sayfa kesinlikle ziyaret edilmelidir. admini müdürün ağzından konuşuyor anladığım kadarıyla.kerata yakalanmasa bari * http://www.facebook.com/adiyamanfen
Öğretmenlerinin kaliteli olduğu yalanıyla büyütülen liselerdir. Okuldan ayrılırken en fazla bir ikisiyle vedalaşırsınız. Ama öğrencileriyle kurulan arkadaşlık bağı uzunca sürer. Çok sağlam arkadaşlıklar vardır. Hele de yatılı olarak kalmışsanız bambaşkadır. 4 yıl boyunca bitsin artık derken bittiğü gün allah allah bu muymuş ne çabuk bitti der arkadaşlarınıza duyucağınız özlemin burukluğunu hissedersiniz...
tam bir eziyet. ilkokul döneminde çocukluğunu yaşayamadan çalışırsın ama çalıştığının karşılığınıda alıp kazanırsın fen lisesi dedikleri yeri. 4 yıl yatarsın en kral üniversiteye gidersin der herkes fakat okula gidince böyle olmadığını görürsün. diğer liselerdeki arkadaşların gezer tozarken sen bi yazılıdan 50 alabilmek için sabaha kadar çalışırsın ve sınavda kopya için şekilden şekile girersin. bölüm seçme imkanın yoktur.(gerçi şimdi değişik uygulamalar geldi ama yinede yok sayılır çünkü sayısal alanda ders görüp sözel kazanmak hiçte kolay değil) ailen çevren senden övgüyle söz eder ama sen bitek okulu bian önce bitirmeyi hedeflersin. hiçbir sosyal aktiviten olmadan dört yıl geçer yaz tatillerini iple çekersin. son sene gelince hayattan tamamen koparsın önüne bir hedef koyarlar ve gece gündüz çalışırsın genelde karşılığını alıp iyi bi tıp yada mühendislik fakültesine gidersn ama ömründen en az 5 sene götürür o yıl. kısacası fen lisesi yarış atı yetiştiren bir okuldur yer içer des çalısırsın.
güya bilim adamı yetiştirmek için kurulmuş ama her zaman siyasi iktidarın ki elini atmasından ötürü siyasi kokuşmuşluklara merkez olmuş, öğrencisinden daha az zeki ve çoğu zaman öğrencisinden daha az şey bilen hocaların egolarını dindirdiği yer. beklentimiz bu hocaların odtü, boğaziçi, ege vs. mezunu olması yönündeydi ama maalesef bizimkiler (ayzöfl) süleyman demirel'den öteye geçememiş tiplerdi. kesinlikle anadolu üniversiteleriyle bir sorunum yok ama kendi öss dönemlerinde yüksek puan alamayıp dereceye oynamayan hocaların bu derece adayları gençleri anlaması mümkün değil ki yaşadım, gördüm anlamıyorlar. ayrıca hocaların öğrencileriyle kurdukları gayri nizami ilişkiler (kastım cinsel veya gönül ilişkisi değil) notlara da yansımakta, hoca birisinin 83'ünü 85 yapmazken başkasının 75'ini hiç düşünmeden 85 yapmaktaydı. ayrıca inanmayacaksınız ama hocalarımdan birisi kendisinin yeryüzünün en değerli üç bilim adamından biri sayan bir şizofrendi.
anneler, babalar aklınız varsa çocuğunuzu bu okula göndermeyin. lütfen gelecekleriyle oynamayın.
mezun olduktan 4 yıl sonra çekilen sıkıntılara dair tek bir izin kalmadığı,bir daha aynı insan profilini kolay kolay yakalayamayacağınız arkadaş ortamları ile kendini özleten lisedir.mezun olunmasına rağmen pekişen dostluklar da en güzelidir.
okunacak 4 yılın sonunda üniversiteye girilmesiyle birlikte öğrencideki kişisel değişim ve gelişim hızının yüzde bin arttığı mekan, zira 4 yılın sonunda öğrencimiz hayatta dersten başka şeylerinde olduğunu fark etmeye başlamıştır.
