fen liseli erkek meslek liseli kız aşkı

entry8 galeri0
    8.
  1. meslek liseli kız: hatalarımla sev, alıklığımla sev, beni olduğum gibi sev. bakma yüzüme beni küçümseme vurma yüzüme gözbebeğinle.
    0 ...
  2. 7.
  3. er kişi alelade bir üniversite kazanıp, kızsa gaza gelip idtü'lere falan girdikten sonra daha bir rayına oturacak olan ilişkidir. erkeki yerse.
    1 ...
  4. 6.
  5. kız yaşça daha büyük olmalıdır. zeka seviyeleri anca eşitlenir.
    1 ...
  6. 5.
  7. meslek lisesinde kız öğrenci olduğuna inanmak ile orantılıdır.
    0 ...
  8. 4.
  9. 3.
  10. aradaki kültür farkından dolayı sekteye uğrama ihtimali yüksek olan ilişkidir aynı zamanda.
    0 ...
  11. 2.
  12. - ne diyeceğim bilemiyorum. eeee.. ımm. biyosfer 2im benim.
    + anlamadaaam.
    - gidip ders çalışsam iyi olacak.
    1 ...
  13. 1.
  14. evet efendim... günlerden dündü, meslek lisesinden iki öğretmen arkadaşla birlikte öğretmenevinin bahçesinde takılıyorduk, bir yandan deep fear dinliyor, bir yandan oynaya oynaya volta atıyor parmaklarımızı şaklatarak raks ediyorduk, şaklatmaya devam ederken gençten bir oğlan yanımıza geldi ve beni kolumdan tuttu.

    -hayırdır genç. dedim.
    +bana yardım etmelisin. dedi
    -ne yardımı aslanım michael scofield miyem ben?
    +sen meslek lisesi hocalarından değil misin?
    -öyleyim ne olmuş.
    +bak ben fen lisesi öğrencisiyim, sizin okuldan bir kız sevdim, sevgili olduk çıkmaya başladık, ama ailem bu ilişkiyi öğrenince izin vermedi, beni evlatlıktan redd ile tehdit ediyorlar. bize gel ailemi ikna et.

    dedi. çocuğun evini merak ettiğim için teklifi kabul ettim,

    -tamam genç hallederiz. dedim
    +öyleyse hemen gidelim. dedi

    neyse bunla yola çıktık, kısa bir yolculuktan sonra mahallelerine vardık, klas bir mahalleydi binalarına girdik, çocuk zili çaldı ve anası kapıyı açtı.

    ''anne anne, bak bu bey aşkımın lisesinde öğretmenlik yapıyor sizinle konuşmaya geldi. lütfen onunla konuşun sizi ikna edecek'' dedi.

    ''efendiiiiiim, merhabalar efendim'' diyerek içeri daldım, fen liseli genç beni salona geçirdi babası oturuyordu

    ''baba baba, bak bu bey aşkımın lisesinde öğretmenlik yapıyor sizinle konuşmaya geldi. lütfen onunla konuşun sizi ikna edecek'' dedi.

    ''efendiiiiiiiiim nasılsınız efendim'' diyerek kanepeye çöktüm fen liseli gençde yanıma çöktü, adam suratını azdırarak bakışlarını bana çevirdi, anneside ''ben size çay yapayım'' dedi. ''sağol yengem oruçluyum zahmet etme'' dedim, ve konuya girdim.

    ''şimdi efendim biliyorsunuz sevenleri ayıran insanlar bütün kültürlerde lanetlenmiştir. aşk doğanın bir kanunudur sınıfmış ayrıcalıkmış elitlikmiş, meslek lisesiymiş cartmış curtmuş dinlemez, şimdi bu genç bana derdini anlattı, çok pis sevdalanmış, öyleki ilk konuşmamızda sevdası pis pis kokuyordu yani, burnumun direğini çatlatmıştı dedim sezsiz mi attı bu ne yaptı kıhkhkhkıh, ayrıca bu genç zavallı bir fakir kahpesini nikahına alıp onun hayat kalitesini arttırsa fena mı oluR? HÜLASA sevenleri ayırmayın derim ben bir öğretmen olarak''

    adam dinlerken başını sallıyordu, lafzımı bitirdikten sonra salonu derin bir sessizlik aldı, bende bu sessizliğe dayanamayıp tam yeni bir lafza başlıyordum. ''efendiiiiiiim'' diye konuma giriyordumki adam ayağa kalktı ve hayvan gibi bağırarak:

    ''kes lan çeneni! berkcan! bu aşağılık pisuvarını parçaladığımı niye getirdin lan evimize it! bizi kimlerle muadaddab ettin lan piç! skitir çık lan evimden ecdadını sikerim lan daha!''

    DEDi. VE ÜSTÜME YÜRÜDÜ. ''sakin ol abim ne dedik sanki tamam çıkıyoz tamam'' dedim ve korkunç evi terk ettim. benim için korkunç bir deneyim olmuştu, derin düşüncelere dalarak evimin yolunu tuttum...

    ertesi gün bu iğrenç olayı unutum ve öğretmenevine gittim, gitmez olaydım çocuğun şerefsiz babası beni fen lisesi müdürüne şikayet etmiş, içeri girer girmez iki muhafız üstüme atlayıp beni bağladı ve fen lisesi müdürünün huzuruna götürdü, benden önce berkcan ve onun sevdiği kızıda tutuklayıp huzura getirmişler. evet müdür üçümüzü cezalandıracaktı, ilk önce berkcanı öne çıkardılar.

    müdür sol elini kaldırdı ve kapalı parmakları kendisini gösterecek şekilde yumruk yaptı, yalnız baş parmağını ucu sağ tarafı gösterecek şekilde açtı. ve bir süre bekledikten sonra elini çevirip parmağını yukarı kaldırdı. bu ''bırakın yaşasın'' anlamına geliyordu, çocuğu saldılar sıra bana gelmişti. beni itekleyerek bir adım öne çıkardılar başım öndeydi, korkmamak elde değildi. fırtına öncesi sessizik, dayanılmaz saniyelerdi... derin bir bekleyişten sonra müdür baş parmağını yukarı çevirdi. derin bir nefes aldım ve müdürün ayaklarına kapandım, muhafızlardan biri ''bokunu çıkarma istersen'' dedi. ''haklısın'' dedim ve siktir olarak kalabalığın arasına karıştım.

    son bir kişi kalmıştı, müdür elini aynen kaldırdı ve derin bir bekleyişten sonra baş parmağını aşağı çeviriverdi! aman ya rabbi! ''öldürün'' anlamına geliyordu bu, kalabalık uğuldamaya başladı. kız ne olduğunu anlayamadan dört muhafız zavallının üstüne atladı ve birinin elindeki boğma halatla suçsuz yavrucağa domuz bağı yapıp, kaldırdılar ve bir köşeye attılar. korkudan götüm terlemişti, ucuz kurtulmuştum.

    bu bana iyi bir ders olmuştu, bir daha tanımadığım insanların evlerine ''mobilyaları nasıl lan acaba'' diyerek gitmeyecektim.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük