devlet kendi eliyle bir öğrenciye 4 sene boyunca matematik öğretiyor bunun diplomasını veriyor sonra aynı devlet diyor ki sen matematik öğretemezsin diyor, yetmiyor aynı devlet sen lisede matematik öğretemezsin ama istersen üniversitede matematik öğretebilirsin diyor olay bundan ibarettir.
4+4+4 sisteminde sınıf öğretmenleri dahi branş öğretmeni olabiliyorsa, fef mezunlarıyla alıp veremediğiniz nedir dedirten karar. şunu göz önünde bulundurmak şart; zamanımızın tecrübeli sınıf öğretmenlerinin çoğu işletme vs. gibi alakasız bölümlerden mezun olan insanlar. zamanında kendilerine verilen öğretmenlik hakkına sahip olan ve bunu bu zamana kadar sürdüren kişiler. sen bu kişileri alıp branş öğretmeni yapmaya razı oluyorsun da fen edebiyat fakültelerinde bilimin dibine vuran insanlarla uğraşmayı mı akıl edebiliyosun ancak? madem eğitim-öğretim reformu amacın, o zaman önce diğer sökükleri onaracaksın.
matematik bölümü öğrencisi olarak, matematik alanında yeterinden fazla bilgimin olduğunu düşünüyorum. bunu başkalarına aktarmakta sıkıntı yaşayacağımı düşünmemekle beraber, böyle olsa dahi formasyonla eğitim fakültelerindeki ders açığının kapatılacağını biliyorum. ayrıca mezun olmama 2 ay kala bu hakkımın elimden alınmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. 4 sene önce bu hak varken bölüme girdim ve bu sebepten kazanılmış hakkım olduğunu düşünüyorum. umarım çok kısa bir zaman içinde geri adım atılır ve bu kocaman yanlışın köşesinden dönülür.
saçmalığın daniskasıdır. fen- edebiyat fakültesinde yani bölümde okuyan birinin eğitim fakültesinde okuyan birinden daha donanımlı mezun olduğu apaçık ortada ve herkes tarafından bilinmesine rağmen bu yaptıkları resmen emeğe saygısızlıktır. ben bölümde okuyan biri olarak öğretmenliği sonuna kadar hakettiğimi düşünen biriyim ama yargısız infaz yüzünden bilgi ve birikimimi çöpe atıp kendimi otoritenin dikte ettiği alanda(nasıl bir alansa o ayrı) göstermek zorundayım. kimse bölümden mezun olur olmaz öğretmen olmak istemiyor zaten bunun gereği olarak formasyon alarak eğitimci olacak bir kişinin önünü kesmek nasıl bir düşüncenin ürünüdür acaba. atanamayan öğretmenlerin önünü açacak bir yaklaşım mı?hiç sanmıyorum. bu ülkede bir tarafın problemlerine çözüm üreten kafalar neden başka bir tarafın olanaklarına ket vuruyorlar.
daha en temelinden integral almayı bilmeyen matematik öğretmeni yetiştirecek olan sistem kölelerinin önünü açacak eylemdir.
eğitim psikolojisi nedir amına koyim?
düzenleme: madem öğretmen olmak istiyordun fef de ne işin var diyenler! eğitim fakültelerine gidenlerin yaklaşık %95 inin anadolu öğretmen mezunu ve ek puanlı geldiğini unutuyor sanırım.
bir fen edebiyat fakültesinden mezunum ve formasyonum var yani bu sertifika bana öğretmenim diyebilme hakkı veriyor. ancak ben kendime öğretmen demiyorum. mesleğimi daha çok seviyorum çünkü, 4 sene okuduğum bir bölüm, o kadar emek verdim. öğretmen olmayı hiçbir zaman istemedim. formasyonu neden aldın derseniz de, o dönemde ortalaması tutan herkes alıyordu, bu ülkede para kazanmak için elinde olanak olması gerekiyor.
kendi bölümüm için konuşabilirim ancak. felsefe grubu öğretmenliği, yani psikoloji, mantık, felsefe, sosyoloji vs. gibi derslerin eğitim fakültesi çıkışı çok az. ve ben stajımı yaparken hocamız felsefe grubu öğretmenliği mezunuydu. dersi anlatırken yerimizde duramıyorduk çünkü basit lise kitabındaki giriş seviyesindeki bilgilerden bile haberdar değildi ve yanlış anlatıyordu. çocukları yanlış yönlendiriyordu. özellikle de felsefe derslerinde açıkçası batırıyordu. çünkü felsefe oldukça zor bir alan. sonra düşündüm dedim demek ki biz onlara göre daha derinlikli görmüşüz bunları. e olması gereken bu. fen edebiyatın işi bilim adamı, eğitim fakültesinin işi de öğretmen yetiştirmek formalitede. ancak bu kadar basit seviyede bilgilerle de öğretmen yetiştirmek ne kadar doğru bilemiyorum.
eğitimci olmanın eğitimi olur mu? evet olur tabi ki, ama formasyon bu açığı kapatmaz. biz formasyon alırken, eğitim fakültesi hocaları açık açık bizden nefret ettiklerini, bu nedenle ders anlatmadıklarını söylüyorlardı. bize ders anlatmadılar; ancak yüklü bir miktar paramızı aldılar. bu çarpık sistemin en suçsuz kurbanları olan bizleri ezerek bunu yaptılar. oysaki seslerini bize çıkartmayacaklardı, bunu reva gören, bu sistemi uygulamaya koyan bizler değildik. bizler sadece kendi işini yapmanın neredeyse imkansız olduğu bir ülkede kendimize fırsat yaratmaya çalışıyorduk. eğitimci olmanın eğitimi bu ülkede nasıl veriliyor peki, çok mu mükemmel? maalesef ki değil. ülkemde eğitimin hiçbir alanında mükemmellik yok. lisede sefilleri okumadığını övünerek söyleyen eğitim fakültesi mezunu bir edebiyatçımız vardı. önemli olan kişinin kendini yetiştirmesi. eğitim fakültesi okuyan herkes mükemmel eğitimci olmuyor.
son olarak da: arkadaşlar şimdi fen edebiyatlılar ne yapacaklar demiş. dershanelerde çalışan çoğu öğretmenin formasyonu yok. ne rehberlikçisi rehberlikçi ne edebiyatçısı eğitim fakültesi mezunu. iktidar dediğini yapıp dershaneleri kaldırmazsa eğer kimsenin korkacak bir şeyi olduğunu zannetmiyorum. zaten formasyon alıp atanmak oldukça zor malumunuz.
edit: bu arada bazı arkadaşlar yanlış anlamışlar onu da düzeltmek istiyorum. evet eğitim fakültesi hocaları bize ders anlatmadılar ancak kitaplarını aldırdılar. mecbur tuttular. fotokopisini yasakladılar vs. biz o derslerin kalın kitaplarını evde kendimiz çalıştık, okulda beraber çalıştık. sonra da sınavlara girdik. sınavlar bize zor geliyordu, bilmediğimiz için öyle olduğunu düşünüyorduk ki eğitim fakültesi öğrencileri soruları söyledikten sonra her seferinde "oha bu ne be" diyorlardı. yani ders çalışmadan, sınava girmeden, sadece para vererek almadık. üstelik hatrı sayılır da çile çektik.
saçma sapan bi uygulamadır.
Sokucam bi tutturulmus egitim fakülteleri hakediyo zaten bilmem ne. be gerizekalılar fen edebiyatlinin sizden tek eksigi formasyon. o da alinip tamamlanilabilir. peki ya fen edebiyatlinin fazlasi nedir diye girmicem çıkamam yoksa.. sonuc olarak, egitim fakülteliden bilim adamı olmaz ama fen edebiyatlıdan ögretmen olur. ayrıca geçin bu +30puanlarla giriyoruz hikayesini. tek örnek vericem istanbul üniversitesi fransız dili ve edebiyatı ve fransızca ögretmenligi bölümlerinin puanlarını karşılaştırın. egitim fakültesinin düşük oldugunu görün ve artık susun ! ve unutmayın fen edebiyatlılar o fakültelere öğretmen olma umuduyla da girdi. evet fen-edebiyatlıyım.
peki. madem öğretmenliği hakketmiyor, yönetmeliğinde belirtilen bilim adamlığını hakkediyor mu? hadi hak etti, kadro alabiliyor mu? peki neden her üniversitede fen edebiyat var ve buradaki bütün bölümlerde sınıflar hınca hınç dolu. okut sokağa at. doğur sokağa at, serseri olsun ne olursa olsun mantığıyla eş değil mi bu? yazık. eğitim fakültelerinin hali zaten ortada. eğitim fakülteleri -adam gibi okuyanları tenzih ediyorum- mal yetiştirmekten başka ne yapıyor? bunu da sorgulamak lazım.
biz eğitim fakülteli öğrencilerin atanmasında formasyonluların etkisi pek azdır.
çünkü önce eğitim fakülteliler atanır; daha sonra boş kalan kontenjanlara fen-edebiyatlılar yerleşir.
ki bu da çok azdır.
fen edebiyat'ın tarih, coğrafya, fizik, kimya, biyoloji mezunları ne iş yapacak peki? türkiye bilim adamı yetiştirmeye uygun bir ülke oldu da mı formasyon kaldırıldı?
bazılarını çok sevindirecek konu... bir süredir inceliyorum. kan gövdeyi götürüyor. bütün eğitim fakülteleri ayakta, fen edebiyata öğretmenlik vermeyin diye. fen edebiyat çıldırıyor: biz boşuna mı okuyoruz diye...
her ile üniversite açmakla övünenler düşünsün. yüzbinlerce öğretmen olamamış öğretmen, giderek büyük bir krize dönüşüyor.
eğitim meselesi tam bir rezalete dönüşmek üzere... hadi bakalım, nereye varacak...