feminizmin kökenini oluşturan eşitlik argümanının en baştan kadın ve erkeği eşit olarak görmeme, önce kategorize edip sonra birleştirmeye çalışma çelişkisinden ibaret olduğunu gören erkeğin isyana dayalı haklı tespiti. konu nietzsche'nin 'akademisyenliğe eğilimli kadının cinselliğinde bir bozukluk vardır. doğurgan olmayışı kendini belli bir erkeksi beğeniyle ortaya koymasını sağlar' tespiti referans alınarak da değerlendirilebilir.
feminizmin ne demek olduğunu bilmeden, erkeklere karşıdır bunlar diye bir cümlede açıklayan, tarihini, çıkış sebeplerini ve gelişimini araştırmayan zihniyetin fikridir.
genellikle erkek düşmanlığı ile eş tutulan fikir akımıdır feminizm.
bu yaygın ve yanlış kanının aksine, gerçek feminizmin ya da feministlerin derdi erkeklerle değil, eşitlikçi olmayan sistemlerledir.çok fazla izleyicisi olmayan marjinal tezler bir kenara bırakılırsa, bir ideoloji olarak feminizm sanıldığından çok daha geniş kapsamlıdır.
savaş, yoksulluk, çocuk hakları gibi sorunlara da en az kadın hakları kadar önem verir. feminizm en çok sosyalizme yakındır ve hatta sosyalizmin tam göbeğinde durmaktadır.
feministlerin genellikle çirkin, huysuz ve kompleksli kadınlar olarak tasvir edilmeleri tesadüf değildir. zira bu durum, kitle iletişim araçlarının büyük bölümünü kendi güdümünde tutan egemen güçlerin başarıyla sürdürdüğü dezenformasyonun sonucudur.
"feminist, erkek düşmanı, kız kurusudur" inancının, "komünist, karısının başkalarıyla yatmasına izin verir" saçmalığından pek bir farkı yoktur.
çirkin kadın uğraşı değil, duyarlı kadın uğraşıdır. yanında bir kadın tekme tokat dövülürken hangi vicdanlı ve güzel kadın korumaz o kadının haklarını.
güzellik ve çirkiliğin değer olduğunu ve değer olduğu için göreceli olduğunun bilinmemesinden dolayı kurulan cümle.
Tersi neden sorulmamaktadır. Erkek egemen anlayışı destekeleyenlerin başında neden mankenler yer alır? Ya da feminizm karşıtlığı öne sürülürken neden fiziksel güelliğe önem verilir.
Kadının egemenliğinde fiziksel görünüm asla ön planda değildir.