insani hakkını savunmayı allaha isyan olarak algılayanların düşüncesidir. o zaman neden mahkemeler var? şeriat hükümlerinin uygulandığı ülkelerde bile mahkemeler var. demek ki tüm kaderine boyun eğmeyen, haksızlığa başkaldıranlar allahsız. hoppa. çık işin içinden.
feminizmin içeriğindeki özgürlük olarak adlandırılması bile ayrımcılık çağrıştıran, yani zaten hakkımız olan kavramları "kaldıramayan" bir "erkek" ve "müslüman" söylemi.
zaten özgür toplumlarda feminizm gibi akımların ortaya çıkartılmasından ve sanki kadınlara karşı bir zulüm ve anti-demokratik yaklaşımlar varmış gibi gösterilmesinden rahatsızlanmış laik bir ülkenin din kurumunun yaptığı açıklama. ne kadar talihsizdir ya da değildir bilinmez ama ne burası fransa ne de şu anda yaşadığımız devir orta çağ.
vatikan'ın yedi büyük günahı yeniden tanımlaması haberinin bomba gibi düştüğü diyanet işleri başkanlığı'nın koridorlarında, gizli odalarında hatta mescitinde uzun tartışılıp nihayetinde civcivden yumurta çıkarılması vakasıdır. kimseye sardıramayacağını anlayan diyanet işleri bula bula feministleri bulmuş ve buyurmuştur; feminizm ahlaksızlıktır deyu...
ama bunun en önemli sebebi kanımca şudur ki, diyanet işleri karar mekanizmasında bir tane bile kadın yok, hatta az evvel kontrol ettim ilgili sayfadan ve daktilocu kız ile temizlik görevlileri dışında bir kadının izine rastlayamadım o mühim(!) makamda. şahsen ben bu ülkenin sade bir vatandaşı olarak ilgili makamın en azından ve sadece su altında cuma namazı kılmak mevzusu ile ilgilenmesini öneriyorum, susuz dönmemeleri için bu sulu hallerinden çıkıp namaza gittikçe.
okumak da ahlaksızlıktır, okumayın!
erkeklerin yanında konuşmak da ahlaksızlıktır konuşmayın!
aslına bakarsanız sizin yaşamanız da ahlaksızlık ya bizim zikecek bir cinse ihtiyacımız var, eşşeklerin de soyu tükeniyor yoksa çoktan ölmüştünüz o önünüzdeki günah çukuruna dua edin.
feminizmi, direkt olarak "serbestçe düzüşmek" olarak algılayan beyinlerin yumurtladığı cevherdir.
bir er kişi olarak feministleri sevmem, seveni de sevmem, o ayrı.
ama bir özgürlük ve hak arayışını direkt ahlaksızlıkla bağdaştırırsan, yarın sıra neye gelecek diye merak eder bu millet.
Feministleri bazen anlamaya çalışıyorum. Yazılarını falan okuyorum. Sonra düzenledikleri eylemlere bakıyorum. "Kaşarizm kazanacak" diye pankart açıyorlar. Bir bakıyorum "erk*kliği yıkıp yerine brokoli ekicez" diye salak saçma afişler hazırlıyorlar. Şimdi biz bu vitaminsizlerin neyini anlayacağız ? Kadın hakları derler tamam çok doğru birşey bunu savunmaları ama bunu bile ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Bunların az da olsa yapabildikleri tek iyi şey kadın sığınma evlerini ziyaret edip orda ki kadınlara destek olmaları. Ancak burdan destek alıp bütün erkekleri canavar gösterme çabasındalar. Bide dillerinde sürekli eril zihniyet kelimesi dolanmazmı... Kendileri kaşarizm kazanacak diyen insanlar. Bunların bana göre en büyük beyinsizliği kürtajı savunmaları. "Bız kıdınız, bizim ımıcımız ınsın yışıtmık, ıldırmek dığıl, fışıttttlırr" derler. Ama kürtajı savunurlar. Şimdi bunlar bu kadar mal, bu kadar gerizekalı dişiler. Hem insanlıktan bahsederler, hemde kendi yedikleri haltı kapatmak için masun bir canlının yaşamını sonlandırmayı savunurlar. Bide kendilerini biçilmiş Hint kumaşı sanmaları yok mu. Deli oluyorum. Böyle bir havalar bir artistlikler vardır bunlarda. Hangi üniversiteye giderseniz gidin "kırmızı saç-sıska çelimsiz vücut- Jonh Lenon tarzı gözlükler" birleşiminde biri görürseniz bilin ki feministtir. Bizzat deneyimledim bunu.
Fenimizm kabak tadı vermeye başlamıştır artık. Kadın haklarının savunuculuğu hususunda önemlidir lakin artık kapitalist sistemin insanları bölme aracından biri haline gelmiştir. Önce ırklara böldüler, sınıflara böldüler, tuttuğumuz takımlara göre böldüler şimdide toplumdaki kadın erkek ayrımı keskin çizgilerle belirtilirken feminizm maşa olarak kullanılıyor. Kadın ve erkek arasına amaçsız duvarlar örülüyor. Kadına şiddeti sadece hep birlikte çözebiliriz, kendi saflarımıza itilerek değil.
islama göre kadınlar kendilerine yakışmayan her türlü kötülük, çirkinlik ve günahtan sakınmalılardır. Takvanın bir uzantısı olarak başkalarıyla konuşurken takınacakları tavra ve seslerinin tonuna, seçecekleri kelimelerin etkisine, gerektiren bir durum olmadıkça evlerinden dışarı çıkmamaya varıncaya kadar buna riayet etmelidirler ki, kimse kendilerine dil uzatmaya, haklarında kötü fikirler kurmaya cesaret edemesin. Onların sorumlulukları yalnızca kötü olanı yapmamak, yani kötü ve zararlı olmamak değil, ayrıca iyi, erdemli ve itaatli olmaktır; namazı kılmak, zekâtı vermek, Allah ve resulünün rızâları doğrultusunda bir hayat sürmektir. Bir zorunluluk bulunmadıkça evde oturmak, evden dışarı çıkmamak kadınlara farz kılınmıştır.