Valla açıkçası babalarıyla bile sorunlarını çözemeyip, batik elbise formunda erkek cellatlığına çıkmak, çok acıklı ya. Ama bir adam bulunca topuklayıp kaçarlar, işin yoksa eylem var diye kadın ara.
ilgiyi kadın sorunlarına, kadının toplumun içindeki düşük pozisyonuna, rolüne, ataerkil zihniyetin pislik baskısı altında nasıl ezildiğine çekmek ister.
anti-feministlerin ilgisini çekmek ister çünkü oda feministlik duygularından sıkılmış macera aramaktadır. ki anti-feministin onu bir nebze olsun bu saçmalıktan vazgeçirecek bilgi birikimi ve tecrübesi olduğunu bilir.
nihayetnde sonuca ulaşılmış keyifli bir sevişme sonrası şu cümleler dökülür eski feministimizin ağzından
x- senin kapında köle olurum ben ismail, kurban olurum verene öl de öleyim
içinden sağlamca bir sırıttıktan sonra şunu söyler yara açarcasına;
i- kurban olmak ne demek hayatım, kölelikte ne demek siz bizim en değerli varlıklarımızsınız.
çok geniş bir hayal dünyam var arkadaş beni bile yoruyor ya.
az önce açtığım başlıkta girdiğim ilk entry üzerine hunharca'nın sorduğu muhteşem soru*.
cevaben, feminizm kocayı komünizm parayı bulana kadar ise feministliği bıraktıracak potansiyel kocayı arıyordur ve onun ilgisini çekmeye çalışıyordur.
insanlar ilgi çekmek isterler. Yaşamlarıyla, hal ve davranışlarıyla, giyim kuşamlarıyla takdir edilmek isterler. insanların kendisine bakmasını, güzel sözler duymayı amaçlarlar. "Bugün çok güzel olmuşsun" lafı bir anda hoşuna gidebilir. Bir erkek söylerse "sana ne" diye terste tepebilir. Ama merak ederim bu feminist hatunlarımız kimlerin ilgisini çekmek ister? Lezbiş desen lezbiş değil. Erkek seviyor desen nefret ediyorlardır. Kadın hakları ve erkek öküzlüğünden bahsetmekten yorulmazlar. içinden çıkılmaz bir paradokstur.*
