felsefecilerin şairleşme süreci

    1.
  1. ülkemizde sağ ve sol düşüncenin aslında 'birbirinden farkı olmadığını' gösteren en büyük kanıttır. şöyle ki:

    Osmanlı ülkesinde tasavvuf kültürü 'baskın' ve 'hakim' kültürdü. tasavvufun ana mevzusu insanları 'akıl'dan ve 'mantık'tan uzaklaştırarak 'duygusal' ve 'mistik' bir alana taşımaktır. insanları duygusal yapmanın en kolay yolu ise 'masal', 'hikaye' ve 'şiir'dir. özellikle de şiir. hemen hemen bütün tasavvuf babaları aynı zamanda şairdir. divanları vardır. Mevlana, şeyh galip, ankaravi.... yüzlerce isim bulabilirsiniz. bu nedenle Osmanlıda güçlü edebiyat geleneği hakimdir. Osmanlı, son dönemlerinde gençleri 'bilimsel' eğitim almaları için avrupaya yollamıştır. fakat bunların çoğu bilimadamı olmak yerine, şair, edebiyatçı, hikayeci olup dergi çıkarmışlardır. Şinasi bunların en ünlüsüdür.

    bunu Osmanlı yıkıldıktan sonra da görebiliyoruz. felsefe eğitim almış , felsefe hocalığı yapmış necip fazıl aynı zamanda şairdir. ve tasavvuf şeyhi arvasinin peşine takılmıştır. sol kanattan, felsefe eğitimi almış ozan arif'de şair olmuş felsefecilerimizdendir. nazım hikmet, yavuz Bülent bakiler (hukukçu).... yani solcu sağcı fark etmiyor.... iki tarafta bu kısır döngünün çarklarını çevirmeye yardım etmişler... bilimsellik ikinci planda kalmış.

    edit: bu entriden şairliğin kötü bir şey olduğunu anlatmak istemiyoruz. sadece 'Şiir'e kafayı çok takıp 'bilimsel' kafadan uzaklaşmanın kötü bir durum olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
    1 ...
  2. 2.
  3. felsefe mezunuyum ve ödül bile kazanmış bir şiirim var. şair demem kendime ama yazmayı çok ama çok seviyorum. kafamı rahatlatıyor.

    ilginç şeyler bunlar...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük