Nietzsche "Böyle buyurdu Zerdüşt" isimli kitabında ruh'da meydana gelen üç değişimden bahseder.
"Ruhun... üç değişimini anlatacağım size: ruhun nasıl deve, devenin aslan, aslanın da, en sonu çocuk olduğunu".
Önce deve olacaktır. Ve tüm değerleri, ahlak kurallarını yüklenecektir sırtında bir hörgüç gibi. "Sen müstahak olduğun için bu yükü taşımalısın". Ve düşünmeden yapılan herşeye itaat edip verili olanı bir sünger gibi emerek herşeyi kabullenir. Güdülen insandır bu.
ikinci aşamada aslan vardır. Aslan'ı karakterize eden ise "hayır" diyebilmesidir. Tüm verili olanlara ve ahlak kurallarına karşı bir isyandır bu.
Üçüncü aşamayı ise "çocuk" oluşturur ve "evet" der. Bunun körü körüne itaat ile bir alakası yoktur. Kendi değerlerini kendisi yaratır.
artık anlamışsınızdır kimin deve kimin aslan kiminse çocuk olduğunu.
nihat doğan, boşa uğraşma, alemde basıldın işte. ben müslümanım, muhafazakarım, ağır abiyim desen de boş. sonu hüsran olanlardansın. nihat doğan, hüseyin üzmez, adnan oktar, ibrahim sabri ( kumarhanede basılmıştı)...
bu lafı söyleyen kişi yüksek ihtimalle dün cıgaralık içip programa çıktığı için ** böyle zırvalamalar olabilir. esrar denen dalga, dolu adamı daha da dolu yaparken (bkz: duman) boş adamı tamamen koflaştırır (bkz: nihat doğan) örnekte görüldüğü üzere. bu sebepten ötürü dikkate alınmaması gereken söz.
not: tüm mallıklarına rağmen son 1 yıl içinde bir canlı yayında röportajını dinlediğimde çok felsefik bir konuşma yapmıştın ve sana saygı duymaya başlamıştım nihat doğan, ama dünkü o laftan sonra kendine de zındık damgası vurduğuna göre henüz mallık statüsünden kurtulamadığını anlamış bulundum.