bugün

Felsefe, insana ilk önce düşünmeyi daha sonra sorgulamayı ve en sonunda inanmayı öğütler. Çoğu insan bunun tam tersini yapıyor ve yapmak zorunda kalıyor. Onlar ilk önce inandırılıyorlar sonra düşündürüyorlar zaman kalırsa sorgulatıyorlar. Bir ülke de bilin ki felsefe sevilmiyor işte o ülke de ikinci dediğim unsur uygulanıyor insanlara.

(Tanrı iyi,insan? Felsefe okulu(yeni kitap 2017) kitabından alıntı)
peki felsefe günümüzde hala daha medeniyeti geliştirmemize yardımcı olur mu?

yunan felsefesi yeryüzünde bütün felsefi görüşlerin, ilerlemenin ve günümüz modern toplumunun kaynağı olarak gösterilir. peki gerçekten böyle midir?

tarihsel sürece baktığımız zaman devlet dediğimiz kavramın ilk olarak yunan felsefesi aracılığıyla ortaya çıkan yunan şehir devletlerinden meydana geldiğini görürüz. yunanistan topraklarından ortaya çıkan bu kavram kısa sürede tüm dünyaya yayılmış ve hızlı bir biçimde devletleşmeler meydana gelmiştir.

günümüzde dünyayı ve insanı algılamak için çaba gösterilen bütün bilim dallarının anası felsefe ve sosyolojidir. insanı ve toplumları anlamaya çabalayan bu iki bilim dalı elde ettiği sonuçlarla yeni bilim dallarının doğmasına sebep olmuştur.

derinlemesine bir felsefe bilgisine sahip olmayan kişiler genel olarak felsefenin yunanistan topraklarında doğduğu ve oradan tüm dünyaya yayıldığını düşünür. bildiğin filozofları say dediğimizde genellikle; yunan felsefesi temsilcileri sokrates, platon ve aristoteles isimlerini sayar. evet bunlar yunan filozoflarıdır. ancak ilk filozoflar değildir!

aslına bakarsanız yunanistan’dan önce felsefe yeryüzünde birçok noktada yapılan bir şeydi. ancak yine de bu dönemlerde ön plana çıkan birkaç bölge oldu. bugünkü mısır, iran ve hindistan bu bölgelere örnek gösterilebilir.

bu bölgelerle ticaret yapan yunanlılar oralarda ortaya çıkan felsefi düşünceleri almış ve yunanistan topraklarına taşımışlardır. böylelikle yunan felsefesinin ilk temelleri atılır. bu noktada ister istemez insanın aklına önemli bir soru geliyor; madem diğer bölgelerde felsefe çok daha önce başlamıştı, neden tüm dünya medeniyeti yunan felsefesinden hareketle oluştu?

işte tam burada devreye din giriyor! baştan söylemek isterim ki dinden kastım semavi dinler değil! o dönemde zaten semavi dinler ortada yok. fakat insanlığın doğumu ile birlikçe inanç ve din zaten dünyamızda var olmuştur.

filozofların derin düşüncelerin sonucunda elde ettikleri tezleri genellikle ilahi bir kudretin varlığı ile birleştirip, sonuca ulaşıyorlardı. yunanlı filozoflar ise fikirleri teolojik bir sonuca bağlamadan, doğa yasaları çerçevesinde üzerine düşünmeye ve modern bilimlerin temellerini atmaya devam ediyorlardı.

modern dünyanın temellerini yunan medeniyetinin atmış olmasında en büyük pay teolojik bir bakış açısı ile değerlendirme yapmamalarıdır. ikinci önemli neden ise felsefi görüşleri ilk olarak yazılı hale getirenlerin yunanlı filozoflar olmasıdır. böylelikle bu filozofların görüşleri günümüze kadar ulaşmıştır.

göreceğiniz üzere dünya medeniyetinin kurulmasında en büyük payı oynayan yunanlılar aslında yunan felsefesi görüşlerini sıfırdan ve kendilerinden üretmediler. ticaret vesilesi ile iletişim kurdukları kültürlerden etkilendiler. birkaç nokta onları bu işin ataları haline getirdi. unutmamak ve konunun devamına bağlayabilmek için maddeler halinde yazalım;

dış dünya ile iletişim
herhangi bir dinin ya da başka bir inanışın etkisi altında kalmamaları
fikirleri geliştirmeye odaklanmaları
yaptıkları çalışmaları yazılı hale getirerek nesillerden nesillere aktarmaları

tarihsel süreçteki bu örneği günümüze uyarlayarak ileri bir toplum olmanın stratejisini çizebiliriz. aslında yazının başından bu yana anlattıklarımı 4 madde ile özetlediğimiz zaman eminim hepinizin gözünde hatalarımız, eksiklerimiz ve yapmamız gerekenler canlanmıştır. aslına bakılırsa çözüm bu kadar basit!

yunan felsefesi medeniyeti geliştirmeye yardımcı olur mu?

(bkz: https://mehmetortac.com/y...irmek-icin-ornek-olur-mu/)

her fırsatta çevremdeki herkese, özellikle benden daha genç olanlara “dünya vatandaşı olun!” tavsiyesinde bulunurum. hayata çok dar bir çerçeveden bakan insanlara bu önerim yabancı özentiliği, türkiye’yi küçük görme gibi geliyor. hatta bu yüzden tartıştığım çok insan olmuştur. ancak konunun bunlarla hiçbir ilgisi yok.

tarihte kültürler nasıl birbirinden etkilenerek ve öğrenerek bugünkü medeniyeti inşa ettilerse, durum bugün de aynı. toplumlar birbirinden etkilenerek ve öğrenerek gelişiyorlar. teknoloji konusunda yüzümüzü amerika’ya dönmüş durumdayız. ancak amerika’dan öğrenen güney kore ve hindistan gibi ülkeler ciddi teknolojik atılımlar yapıyorlar.

israil ve almanya ise son zamanlarda yeni girişimcilerin merkezleri olmuş durumda. yeni teknoloji hamleleri bu ülkelerde adım adım geliştiriliyor. yakın bir zamanda bu girişimlerin meyvelerini toplayacaklarına eminim.

bizde ise durum o kadar parlak değil. biz genellikle teknolojilerin etkileneni ve öğreneni değil, kullanıcısıyız! yeni teknolojilere bizim kadar hızlı adapte olan ve yaygın kullanan başka ülke var mıdır bilmiyorum. ancak iş o teknolojilerin alt yapısını öğrenme ve geliştirme konusuna gelince ne yazık ki sınıfta kalıyoruz.
Evren ve varlık üzerine düşünen alan. Bir yere varmak değil yolda olmaktır felsefe. insanın anlamlandıramadığı evrene ve doğanın gücüne anlam vermeye çalışma çabasıdır. Lakin herkesin ilgi alanı değildir. Kimileri için sıkıcıdır felsefe, bilimsel dayanağı yoktur ya da bu kadar düşünmenin ne gereği vardır. Kimilerine göre ise bir yaşam biçimidir. Düşünmek, var olmak demektir. işte bu yüzden biz felsefeyi sevenler olarak evrendeki insanların kafasını kurcalamaktan, aklın sınırlarında delirmekten ve varlığımıza anlam katmaya çalışmaktan mutluluk duyarız.
çok iyi felsefe yaparım zaten düşünmezsen bu hayatta bir yerlere gelemezsin ama fazla düşünenleri sevmezler bu yüzden birçok büyük felsefeci zor bir yaşam sürmüş hatta çoğu idam edilmiştir.
Felsefe sözcüğü, tanrı bilimle bilim arasındadır. Tanrı bilim gibi, kesin bilginin sağlanamaz olduğu konulardaki kurgulardan kurulu; bilim gibi, gelenek ya da vahiy otoritesinden çok, insanın yargı gücüne başvuruyor. Gönlümün istediği gibi konuşayım: bütün kesin bilgi bilime, kesin bilgiyi aşan dogmalar tanrı bilime ilişkin. Fakat, tanrı bilimle bilim arasında her iki bilime de açık bir tampon bölge bulunuyor. işle bu bölge felsefe.

Bertrand Russell
Ülkemizde bi önemi olmayan fakat birçok yeniliğin ve gelişmenin doğmasına yardimci olan dal. Bilirsiniz bizim düşünüp ortaya yeni şeyler koyma gibi bi olayımız yoktur.en basitinden òrnek; hayatı sorgulama ve bu halin böyle nereye kadar gidecegini düşünmek yerine oturup kahvede okey dönmek daha eğlenceli gelir milletimize
dostoyevsky'nin suç ve ceza kitabında bahsettiği kamu hukuku unsurlarından biridir.
Öğrencisi olduğum bölüm. Ortalamam 4.00, soruları alayım.

Bu arada 2+2 nin 5 olduğunu ispatlamıyoruz, hiçbir şeyi ispatlamıyoruz, felsefede sorular cevaplardan daha önemlidir.
Galatasaray üniversitesinde Fransızca okunduğunda acayip karizmatik duran bölüm...

Ordan dahi mezun olsan ne iş yapacağın meçhul ama olsun...
Düşünmeyi sevmekle ilgili bir kavram.

Sevmekle ilgili olduğundan olsa gerek taklid edleni hemen kendini belli ediyor. Ve tüm sevgiler gibi en sağlıklısı, en erken yaşta edilebileni.
Hayatın her alanında var olan şeydir.
kahraman tazeoğlu öneririm eee kahraman tazeoğlu tarzı yazarlar dururken derrida, gadamer, foucault okuyacak değiliz.*
Okuduğum bölüm. Gerçekten hayatta yürekten bağlı olduğum, öğrenmekten zevk aldığım tek şey.
Ben arada bir felsefe muhabbetlerini seviyorum ve çok güzel bir beyin fırtınası oluyor. Fazla olunca kafa sıyırması olabilir. Onun için içinden bir -izm bulun ona göre şekillenin diyorum. Misal ben pragmatizm e ve mistizm e daha yatkınım.
sorgulama ve düşünme durumunun bilimsel dal halini almış kelime.

bilgiyi sevmek ve aramakla felsefe yapmak başlar. tabii ki günümüz de böyle insanlar değersiz. "demagoji yapma bea" gibi tepkiler üst seviyededir. bence eski dönemler daha uygar ve daha gelişmişti. evet evet kesinlikle böyle.
Herkesin okuması gereken, fakat herkese kendini açmayan bilim dalı.
felsefe şapkadan tavşan çıkarmaya benzemiyor arkadaşlar tamamen sizin becerinizle sınırlı, yüceltecek bir şeyi yok. çünkü felsefenin kendi başına bir gücü yok, varsa da bu sizinle olacak.

velhasılıkelam felsefenin bir büyüsü yok, felsefe büyüden arınma işidir. Şimdiden düşen qızlar dm.*
Bazen beni çok mutlu ediyor öğrenmek düşünmek, düşündüğüne şaşırmak, şaşırdığına hayret etmek çok keyif verici. Eksiklerin farkına varmaya ve rasyonelliğin artmasına neden olduğu için hayat bazen daha az yaşanılası ve keyifsiz bir yer haline geliyor. insan bazen kendini düşündükçe sıkışmış hissediyor.

Daha çok kendi üzerime düşündüklerimin ağırlığını kaldıramıyorum bunlar genelde varoluşsal problemler ve yer edinememekten kaynaklanıyor. Kötü ve iyi arasında gidip geliyor insan. Herkesin biraz kafa yormasının çok yarar sağlayacağı ortada olan ideoloji.
Bir Antik Yunan düşünüşü. Tek başına pek işe yaramaz. Sosyal bilimlerle karıştırınca tadı çıkar. Son zamanlarda özellikle bizim tarafımızdan içi boşaltılmıştır. Çünkü her kitap okuyan kendine felsefeci demeye başladı
görsel
düşüncedir. insan aklı üretir.
Bilim değildir. En azından bu kısmı kesin. Deneysel değil bir kere, çürütülemiyor.

Sanat değildir. Sanat hayatın bir çarpıtmasıdır. Sanat kendi içine dönük ciddidir ama dışarı dönük tarafı ciddi olmayabilir. Oysa felsefe her şekilde ciddidir.

Bu durumda felsefe ne olabilir? Bir civciv düşünün, kümesinden çıkıyor. Yeni şeyler görüyor, sonra bu nedir, şu nedir diye yürümeye başlıyor ve bir bakıyor kümes oratada yok. Yani kayboluyor. Felsefe bence bir kayboluştur. Merak eder, sorgular, arayışa geçer ama sonuç kısmında kaybolur.
farklı konular üzerinde düşünme sanatı.
her felsefeci felsefenin tanımını kendi kafasına göre yapıyor tanımlara saatlerce vakit ayırmaya gerek yok. ama aslında felsefe, felsefe yapmayı sevmediğini söyleyenlerin bile yaptığı bir şey. insan yemek yemek , yürümek gibi aktiviteleri nasıl ki bazen farkında olarak bazen farkında olmadan yapıyorsa felsefeyi de bazen farkında olarak bazen de farkında olmadan yapıyor. yaşadığımız her an felsefeye mahkum.
kültürlü ve bilgili olmanın ilk şartıdır.