nerde acı çektim, nerde hor görüldüm bayılır bunlar, deli ederler insanı.
+ 82 de çorum da doğdum. liseye kadar orda okudum sonra ankara ya taşındık. lise üniversite filan da orda, sonra askere gittim kısa dönem, geldim çalışıyorum öyle işte.
- ay bu kadar mı.
+ valla malzeme bu.
- hiç böyle acı, itilme kakılma filan.
+ yok yok, rahattı yani şükür heh he.
- ayol ne bu böyle 3 tane de vesikalık bırak biz sizi arıyalım o zaman ayol ahah.
+ vermiyosun yani?.
- ay git!.
muhtemelen komünist kızlardandır o, malum ne kadar uyurgezer keş varsa yanında çok güzel ama fiziki olarak kokan kızlar mevcut, komünistligin ilk şartı yıkanmayı bırakmak sanırım.
-hayat bazen senden öyle şeyler ister ki, vermen gerektiğini anlarsın. kendini hayatın akışına bırakırsın melahat.
+haklısın kazım. şu an içimden sana vermek geliyor.
-ohh be!
cinselliği sadece almak-vermek olarak gören filozofların varlığını kanıtlar diyeceğim ama;
bu zihniyetteki adama filozof denir mi, yaptığı felsefe mustafa topaloğlu'nun yaptığına ne kadar uzaklıktadır ondan emin olamıyorum.
felsefe evet. böyle kara delik, uzay falan. bak delik dedim.
hadi sil salyanı.
- aslında bileklerimizden zincirlendiğimiz bu duvarın karşısında ümitsizce kıvranmak ve gölgelerden gelen anlamları yadırgamadan onlara kanmak çok adice bir hareket ruhlarımıza karşı.
- anlamadım tunç?
- domal diyorum domal!
başlıkla doğrudan alakalı olmayan üç beş şeyden bahsedeceğim. iyi dinleyim iyi belleyin. şimdi birinci konuya gelelim: sınırsız sayıdaki oluş ve duruma bir değişken olarak atanan veren kız söz konusu. bu kızlar nerede yaşar, ne iş yaparlar, gören var mı, gerçek mi, zahiri mi... bu tür muammalar bir tarafa... ulan kız dediğin verir mi? verirse kızlık kalır mı? eşeklik bakidir o ayrı. ikincisi, eşek kadar adamlarsınız; am, götten yarak, kürek işlerden başka derdiniz mi yok? üçüncüsü, eksiklikler var belli. yeri doldurulamayınca bilinçaltına itiliyor. sonra öyle ya da böyle dışa vuruluyor. senaryolar, kendi yazıp kendi oynamacalar falan. sona geliyorum... daha elim ve vahim olanı... bunun gibi bi' milyon başlık var be kardeşim. her seferinde aynı heyecan aynı şevk... nasıl başarıyorsunuz bunu? hani bitmedi mi bu başlıklara olan ilgi? yeni bir tat arasanız. yeni bir heyecan...