felsefenin temeli sorgulamak ve doğrulara ulaşmaya çalışmaktır. düşünmektir aynı zamanda. ve bir çok felsefeci allaha inanır.
yani felsefe dine ulaşmak için bir araçtır kanaatimce.
şöyle düşünelim ve felsefe yapmayı sadece ben felsefeciyim diyen kişilerin değilde herkesin yapabileceği ve aslında bir şeyleri sorguladığımız zaman felsefe yaptığımızı hatırlayalım.
insanlar akıllara takılan soruları hz.muhammede sorarlardı ve cevaplarını alırlardı. fakat o ölünce işler değişti. insanlar akıllarına geleni kime soracağını şaşırmıştı. sonra din alimleri çıktı ortaya ve insanların merak ettiklerini yorumladılar ve onları insanlara anlattılar. bu yorumların doğrultusundada mezhepler ortaya çıktı. yorum farklılıkarının sebebi ise yaşam tarzıydı örneğin şafi mezhebinde bir erkeğin eline bayan eli değdiğinde abdesti bozulurdu çünki şafilerin yaşadığı yerler geniş yerlerdi ve bir kadınla bir erkeğin çarpışması veya birbirlerine değmeleri çok çok düşük bir ihtimaldi. vebir erkek bir kadına değiyorsa bunda bir artniyet arandığından dolayı abdest bozulur denmişti ve doğru olanda buydu. başka bir örnek ise şafilerde insanın bir yeri kanadığında abdest bozulmaz. sebebi ise yine yaşam tarzıdır çünki o zamanlar insanların tarım alanları* uzaktaydı ve her yerde su bulunmuyordu aynı zamanda kurak yerler olduğu için tabi şimdiki gibi çoraplar adidas ayakkabılar olmadığından ayakalarının altı sürekli çatlardı ve kanardı. alimler ise felsefe yaparak kanın abdesti bozmayacağını söylemişlerdir.*
yani felsefe dine ulaşmak ve dini yaşanılabilir bir hale getirmek için bir araçtır.
felsefe ve din aynı grupta yer alamaz,bilim din'i nasıl kabul etmiyorsa felsefe'de kabul etmez. yanılmıyorsam mit'lerden bağımsız hale gelmesi descartes zamanında olmuştur.
din gibi saçma ve iğrenç bir şeyin felsefe ile karşılaştırılmasıdır.
en büyük fark elbette ki; düşünmedir. felsefede düşünme aktivitesi vardır, dinde yoktur.
--spoiler--
imam-ı Gazali , felsefecilerle ilgili bu çalışmalarını El Munkızu min ed dalâl kitabında şöyle anlatmaktadır:
işte şimdi filozofların ilimlerinin hikayesini dinle: Onları birkaç sınıf, ilimlerini de birkaç kısım hâlinde gördüm. Onlara, çokluklarına ve eskileri ile yenileri arasında doğruya yakınlık ve uzaklık farkına rağmen, küfür ve ilhâd damgasını vurmak lazımdır. Filozoflar fırkalarının çokluğuna ve çeşitliliğine rağmen, Dehriyyun, Tabiiyyun ve ilahiyyun olmak üzere üç kısma ayrılırlar. Dehriyyun sınıfı eski filozoflardan bir zümredir. Yaratıcının varlığını inkâr ederler, bunlar zındıktır. Tabiiyyun; bunlar da ahiretin mevcudiyetini kabul etmediler. Cenneti Cehennemi, kıyameti ve hesabı inkâr ettiler. Bunlar da zındıktır. Üçüncü sınıf olan ilahiyyun, daha sonra gelen filozoflardır. Bunlar ilk iki sınıfı red etmişlerse de kendilerini bid’at ve küfürden kurtaramamışlardır." Üçüncü kısımdan olan bu filozoflar, kendilerinden önce gelenlerin yanlışlarını açık seçik göstermek ve bir yaratıcının olduğunu söylemekle beraber Peygamberlere inanmadıkları için küfürde kalmışlardır. Çünkü küfürden kurtulmak için Peygamberlere ve onların bildirdiklerine inanmak da şarttır.
imam-ı Gazali felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve itikadlarına, felsefe karıştıran fırkalara cevap vermek için yaptığı bu çalışmasını kendisinin de bir filozof olduğu şeklinde yoruyanlar olmuştur. Buna karşı çıkanlar ise, diğerlerini felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemekle suçlamaktadırlar. Gazali'nin şiddetle karşı durduğu muhalif düsturlar, aklı temel almışlardır. Onlara göre, Allah'ın kullarına bahşettiği en büyük nimet akıldır ve bu nimetten yararlanmayan bir kul en büyük günahkardır. Akıl yürütmek faaliyeti ise felsefeyi beraberinde getirir. Mütefekkirler ise aklı kullanmakla beraber, akıldan önce Peygamberleri ve onların bildirdiği imanı almışlardır.
--spoiler--
felsefe ve din çook uzun yıllardır içiçe olan zaman zaman birbiriyle karıştırıldığına inandığım iki etkinlik.din felsefesi yapılabilir kanımca ama bunu ucunu kaçırmamak ikisinin çok ayrı şeyler olduğunu bilmek gerekir.din biter bi yerde..felsefe ise hep yoldadır..
felsefe insanı insan yapan en temel kavramdır.
insan felsefe yapmaya hayatı sorgulamaya yani düşünmeye başladığı ilk anda başlamıştır.
din de insanın felsefe yapması ve yaptığı felsefeyi bir sisteme oturtması ile teşkilatlanmış bir yapının adı oluyor.
din dediğimizde iki farklı kavramı birbirine karıştırmamamız gerekir.
din felesefesi kesinlikle bir dinin kendisi değildir.
dinin nasıl meydana geldiğini mantık çerçevesinde yukarıda açıkladık.
din, insanın felsefe yapmasının bir ürünüdür.
bu konunun inançlarla bağımsız tutulması gerekir.
din, felsefeden önce vardı diyenler, tanrıyı düşündükleri, ölüm sonrasını kavramaya çalıştıkları her an, aslında felsefe yaptıklarını unutmasınlar lütfen.
ilahi bir vahiy sonucu vücut bulmuş kutsal kitaplar ve bu kitapları tebliğle görevli peygamberler, eğer objektif bir şekilde analiz edilirse, zamanla yapılanan dinler boyutunda inançlarını sistemleştirmedikleri, onları klavuz edinen, tanıyam bireyler tarafından din felsefesi yapılarak dinlerin sistemleştirildiği görülecektir.
sonuç olarak felsefe ve din ayrılmaz kavramlardır ve kaynakları aynıdır.
aynı kaynaktan beslenen ve birbirini besleyen kavramlardan söz ettiğimizi iyi anlamamız gerekir.
felsefe refleksiftir dusunce uzerine dusunme vardir herkes kendi gorusunu belirtebilir fakat din dogmatif oldugu icin kurallar bellidir degismez ve belirli kurallar disinda kural ve gorus kabul edilemez.
öncelikle felsefe nedir, sonrasında ise din nedir, diye kavramlarını açıklamakla konuşmaya başlanılması gereken başlıktır.
kavramları açıklamadan bu konuyu konuşmak, gerçeği aramak değil, entelektüel bir sohbet olur.
bertrand russell şöyle demiş*: " felsefe benim sözcükten anladığım şekiyle, teoloji ile bilim arasında bir şeydir. Teoloji, gibi hangi kesin bilginin şimdiye kadar aslı öğrenilemez olduğuna ilişkin konularda spekülasyonlardan oluşur; ama bilim gibi, geleneğin ya da vahyin otoritesine değil, daha çok insan aklına başvurur..."
*Devamı ve kaynak için bkz: batı felsefesi tarihi, cilt 1 sayfa 10. Alfa/felsefe.
Biri "neden?" sorusuna, diğeri "niçin?" sorusunu cevaplar. Ve mis gibi birer tartışma konularıdır. Tabi medenice tartışmasını ve doğru düzgün argümanlar koymasını bilenler için.
Felsefe sonsuz fezada bir iğne arar gibi hakikati arama cehdidir. Bu sebeple felsefe mektepleri hakikatı tam manasıyla bulamazlar bulduklarını sandıkları şey hakikatin kırıntılardır. Tüm felsefe mektepleri birbirlerinin yanlışlarını ortaya çıkarırken birbirlerini çürütürken haklıdır ancak mücerret hakikati kuşatamazlar.
Dinler ise mutlak hakikati bünyesinde barındırdığı iddiasındadır ve başıboş arama cehdi olan felsefeye özünde karşıdır. Bu manada hak din olan islam tüm kainatı kuşatıcı mutlak hakikatin yegane sahibidir ve müslümanlar, felsefe uçurumunda gezinmek yerine islam hikmetlerini teşhis etme gayreti içerisinde olmalıdır.
Gazali, farabi, biruni, ibn rüşd, harezmi diye gider islam felsefesini anlatır bu büyük isimler din ile felsefenin düşman gösterilmesini önlemiş olurlar. Mesele felsefenin bir din gibi gösterilmesi burdaki çizgiyi bozmadıktan sonra aklına gelen bütün sorgulamaları, kendince tezatlıkların hepsini rahatlıkla sorabilirsin islamın felsefesine.