felsefe ucuz bir fakir edebiyatidir

entry20 galeri0
    ?.
  1. parayı sevmeyen ve nasıl oluyorsa hepsinin parasız olmasından kaynaklanan fakir edebiyatı tarzı yaşam biçimidir, zengin bir felsefeci neden yoktur sorusuna hep söyle derler, 'felsefecinin parayla işi yoktur' çünkü parası yoktur, parayı bulamamış, bulsa da hep kaybetmiş, bu yüzden felsefeyi yaşanmamış hayat sayarlar, doğrudur hep o yaşamadıkları hayatı isterler.

    not: burada felsefecilere felsefe tarzında ayar verilmiştirdir diye düşünüyorsanız bire, sıradan bir entry olmuş diyorsanız ikiye operatöre bağlanmak için üçe basınız.
    2 ...
  2. ?.
  3. ?.
  4. felsefe, düşünme işidir. kişi günlük kaostan kurtulduğu müddetçe düşünebilir. fakir diye tabir edilen kesim günü kurtarma çabasındayken, düşünmekle pek bir işi olmaz, dış etkenler yüzünden düşünmekten uzak yaşatılır. *
    0 ...
  5. ?.
  6. 1.
  7. 'lâkin gıyabı pahalıya malolabilir' şeklinde devam edebilecek bir cümle...
    1 ...
  8. 2.
  9. felsefi ve sanatsal bilgi üretiminin ancak ve ancak gündelik ihtiyaçlarını karşılamayı başarmış olan bireyler tarafından üretilebilindiği düşünülecek olunursa sadece felsefi görüş bildiren kişinin söyleminde varolabilecek durum.
    1 ...
  10. 3.
  11. felsefeyi neden seviyorsun?

    çünkü sen de senden fazla bir şey, beni kendine çeken ama herhangi bir pozitif niteliğe bağlanmayan belirsiz bir x var.

    oda seni seviyormu?

    felsefe de pozitif niteliğe bağlanmayan belirsiz bir x yoktur.

    aşk:pozitif niteliğe bağlanamayan şey.
    1 ...
  12. 4.
  13. " felsefe ucuz bir fakir edebiyatıdır " demek bile felsefe yapmaktır aslında.
    1 ...
  14. 5.
  15. göz kapaklarının kapanmasına ramak kala bir ses ''geldik efendim'' der, sesin sahibi sanki çok uzak zamanlarda kalmış, ne ismi ne de cismi hatırda kalmayan bir tanıdığın sesine benzesede içindeki armoni, flarmoni orkestrası gibi çok renkli bir yapıya sahipmiş, açmış kapıyı arabanın şöförü alfred, ''efendim ben yarın biraz geç gelecem demiş müsade edermisiniz'' demiş, karşısındaki yüz ifadesi hayatın manasını ve önemini kavrayamamış bir görünüme bürünen büyük patron, elini havaya kaldırıp dağları göstermiş ' ceketinin kolunun arasında görünen kol düğmelerinin parlaklığı geceyi bir anda sessiz ve dehşet verici görünüme sokmuş ''alfred buralar eskiden tarlaydı'' iyi de buranın eskiden tarla olması ne demekti, alfred anladım efendim diyerek, gelebilecek olumsuz yanıtı duymamak için kafasını sallamış ama patron boş adam değil, zaten sevgilisine yeni aldığı yatın içinde mangal yakmışlardı az önce, 'sevgili alfred, biliyorsun ben buralara kolay gelmedim, çok çalıştım çok emek verdim, sen de öyle yap benim gibi çalış' dedi, alfred sanki patronun ne bok yediğini bilmiyordu, birden kendini tutamadı, yılların verdiği robotlaşmışmışlık hissinden bir an sıyırlıp, burada sadece siz cenneti göremeyeceksiniz'' patron dedi, patron bu tarihi ayara cevap bile vermedi, cünkü patron du, çünkü cevap başlıkta yazıyordu.
    0 ...
  16. 6.
  17. çok ''ucuz'' bir önerme olup aynı zamanda yanlış bir önermedir de.
    0 ...
  18. 7.
  19. felsefenin oluşabilmesi için gerekenlerden ilk sıralarda saydığımız rahat, özgür ortam ve maddi açıdan iyi bir durum maddesini düşünürsek yanlış olan bir görüştür. nitekim maddi açıdan kötü olan biri oturup felsefe yapmaz. ciddi anlamda felsefe yapmak için maddi sıkıntı olmaması gereklidir. istisnalar hariç tabi.
    1 ...
  20. 8.
  21. 9.
  22. felsefe; entelektüel birikimin olmazsa olmaz şartıdır. felsefe, seçkin bir aklın değerlendirmek isteyeceği, uygulayıcısı toplum normları tarafından deli olarak değerlendirilecek aklın en büyük bilmecesidir.
    saptırılmış normlardan kopamayan tembel toplum, felsefenin getirdiği yeniliklere ve felsefik ilerleyişe katılmaz, çünkü yorulmak, ruhuna bilgelik aşılamak istemez. bunun yerine de felsefenin fakir edebiyatı olduğunu iddia eder.
    1 ...
  23. 10.
  24. sözün değeri, büyük bilge'nin [filozof] kim olduğuna; buna ek olarak da hayatın değeri'nin neyle ölçüldüğüne -fakirlik eğer bir teraziyse, bu ölçü aracının kullanım klavuzuna bir göz atmak lazım- bağlıdır.

    büyük bilgelerin çöküntü tipler olduğu yolundaki saygısızlık ilk olarak edinilmiş ya da edinilmemiş önyargının bu saygısızlığa en karşı çıktığı anda dikkatimi çekmiştir:

    sokrat ve platon'u ve onlar gibileri çöküş belirtileri olarak tanımıştır çoğu kimse -onlar da kimse artık- yunan çözülüşünün araçları olarak, sözde yunan olarak, yunan karşıtı olarak. şu bilgelerin hem fikir olması -bunu artık daha iyi anlamaya çalışalım- uzlaştıkları konuda hiç de haklı olmadıklarını: şekilde fizyolojik açıdan örtüştüklerini göstermektedir, ki bunun sonucunda da yine aynı şekilde hayata karşı olumsuz bir tavır sergilemek yatar - sergileme zorunluluğu yatar. yargılar, hayat hakkında değer yargıları, olumlu ya da olumsuz olsunlar sonuçta hiçbir zaman gerçeği yansıtamaz: onlar sadece bulgu olarak değer taşırlar, sadece bulgu olarak dikkate alınırlar -aslında bu tarz yargılar aptallıktır. insan ellerini uzatmalı ve o inanılmaz inceliği - ki bu hayatın değerinin ölçülmeyeceğidir- gerçekten yakalamaya çalışmalıdır. bu, canlıdan istenemez, çünkü o, taraflardan biridir, hatta tartışmanın konusudur, hakimi değil; bir ölüden de istenemez, farklı bir sebepten dolayı. -filozof açısından hayatın değerinde bir sorun görmek, kendisine karşı itiraz, bilgeliğine duyulan bir güvensizlik, bir cahillik olarak kalır.

    -nasıl? bütün bu ulu bilgeler; kimi kimselerin hayatının değerini ölçmeye kalktığı büyük bilgeler- yalnızca dekadan olmakla kalmamış, aynı zamanda bilge bile olmamış mı oluyorlar?

    zannedersem şu hayatı yargılayanların aptallığı ve budalalığı da en başta kimi yargıladıklarını bile bilememekten geliyor.
    2 ...
  25. 11.
  26. "filozofların fakir olmasından" felsefenin bir fakir edebiyatı olduğuna varılmasının komikliğine takılmasak bile, olsa olsa, tanıdığı tek "felsefeci", komşunun oğlu ahmet olan bir cahilin yumurtasıdır. halbuki, komşunun oğlu ahmet dışında sadece çok ünlü filozofların bazılarını, mesela, avrupanın en zengin ailelerinden birine mensup olan wittgenstein'ı, russell'ı, schopenhauer'ı, platon'u ve 2500 yıllık thales olayını bilseydi bile böyle saçmalamaz, rezil olmazdı.

    "Hala kış olmasına rağmen Thales, Astronomi'deki yeteneklerini kullanarak, o yılın zeytin hasatının çok olacağını öngörmüş. Millet ve Kinos'da zeytin ezicilerini çok uzuca kiralamış. Hasat mevsimi geldiğinde birçok zeytin üreticisinin bu ezicilere ihtiyacı doğduğundan Thales, daha yüksek bir fiyata bunları geri kiralamış ve hatırı sayılır miktarda para kazanmış. Bu durum karşısında halk, felsefecilerin eğer isterlerse çok kolay zengin olabileceklerine kanaat getirmiş."

    (Gerçi bunları bilseydi, bu sefer de, felsefenin "pahalı bir zengin edebiyatı" olduğu sonucunu çıkartırdı allah bilir)
    0 ...
  27. 12.
  28. yalan yanlış olan önermedir lakin ziya gökalp dıyarbakırın ileri gelen ailelerinden biridir. özel okullarda eğitim görmüştür.
    0 ...
  29. 13.
  30. edebiyatin felsefeyi kapsayip kapsamadigi tartisilmadan,neden ve nasil sorularini arastiran bir yonteme ucuz ve direkt edebiyat demek durumudur. fakirleri hakir gormektir afrika dahil.
    loccness golu canavari yoktur,ey iskocyalilar gole rahatca girebilirsiniz demektir.
    onerme sahibinin dunya gorusudur diyelim, peki merak ettim bir tane dunya icin bu kadar cok dunya gorusu nedir sorusunun cevabini hangi fakir verecek hint fakirleri dahil
    1 ...
  31. 14.
  32. felsefenin 'ucuz' olmadığını anlatmaya çalışmak saçma bir harekettir. bu yüzden şunu söylemek gerekir ki; evet, felsefe genellikle fakirlere malum olan bir şeydir. çünkü felsefe yapmak, yanlışları görmeyi, huzursuz hissetmeyi gerektirir. bir terslik olduğunu sezinlemeyi. maddi olarak zenginler, hayatlarında yine pek çok maddi şeye sahip oldukları için günlük hayat içerisinde soluklanmayı bilemezler. onların ruhlarını madde doyurur. etraflarını 'hareket' sarmıştır ki, en eski öğretiler dahi hareketsizliği kutsar. zenginler depresyona girdiklerinde kendilerini alışveriş merkezlerinin merhametine bırakarak çözümü bulurlar. isa peygamberin bir sözü vardır; (bütün cümleyi hatırlayamadım fakat) "zenginlerin cennete girmesi hemen hemen imkansızdır." ne denli hayata sahipseniz, derinlikten de o denli yoksunuzdur. ve ruh zenginlerine gelecek olursak. onların iç dinamikleri sağlam olmasına karşın, felsefe açısından iyi öğrenciler değildir, çünkü dinamiklerini kurmuşlardır kendilerinde. onlar yıkılmalıdır.

    felsefe fakir işidir çoğunlukla. ruhsal bir noksanlığı ister, ve bu noksanlığın belirmesini sağlayacak bir hayat kırılmışlığı ki, bunu da fakirlik ortaya çıkarır. son olarak şunu söylemek gerekir ki; "gençliğin bilgiye, bilginin ise gençliğe ayıracak vakti yoktur!" h.c.
    0 ...
  33. 15.
  34. john kiliseye gidiyormuşsun her pazar, seni görüyorlarmış? olurmu baba, beni bu pazarları kilise de göremeyen yüzlerce insan var...
    0 ...
  35. 16.
  36. düşünme eyleminin maddi kaynaklarla ilişkisi olmaması sebebiyle yanlış tespittir. manevi kaynaklı bir boşluk ise mevzu bakış açısına ve felsefe yapanlara göre değişkenlik gösterir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük