öğrenci:
felsefe öğretirken, felsefeniz nedir öğretmenim?
öğretmen:
ilginç bir soru, daha önce olaya hiç bu açıdan bakmamıştım.
öğrenci:
cidden hiç düşünmediniz mi?
öğretmen:
hayır, öğretmekti tek kaygım.
öğrenci:
isterseniz fikrimi beyan edebilirim.
öğRETMEN:
söyle bakalım, ne düşünüyorsun.
öğrENCi:
hocam bence sizinde özgün bir felsefeniz olmalı hayata ve insana karşı, bu felsefe üzerinden başlamalısınız derslerinize. şahsi fikrim sadece filozofları dillendirmek, tarihçilik oluyor bir bakıma. amaç eğer düşünmeyi ve öngörmeyi teşvikse öğrenciye, önce düşünülebildiğini göstermek lazım
öğreTMEN:
ama belli bir müfredat üzerinden veriyoruz eğitimi, şahsi görüşlerim yönlendirici olur.
öğreNCi:
verdiğiniz dersin gereği zaten bu değil midir?
-hocam bu kalem mi düştü, yoksa dünya mı yukarı kaydı?
+dünya o hızla senin dediğin doğrultuda hareket etse, savrulur giderdik değil mi?
-yok hocam, sizin kütleniz dünyaya oranla ihmal edile bilir. ben kesinlikle, dünyanın ekseninden saptığı anı gördüğümü düşünüyorum...
+peki, benim ayakkabım senin kafana hızla çarpmış olsaydı ne olurdu?
-ya uçan tekme ya da falsolu ayakkabı fırlatma durumu söz konusu olurdu...
+yorumların garipsenecek türden...
-bsg...
-jessie varlık var mıdır yok mudur ?
-hocam vardır.
-yoktur kızım .
-peki 'var'kelimesiyle başlayan bi şeyin olmamasını nasıl tartışıyoruz hocam?
-?!?!! **
hocam metaryalist bir insan tam olarak neye inanır??
-öncelikle ben metaryalist değilim.
biliyorum hocam.
-şuna şuna inanır ama ben metaryalist değilim.
evet hocam biliyorum tam olarak açıklarmısınız??
-tamam açıklıyım ama ben metaryalist değilim.
tamam hocam ben araştırıyım sonra tekrar dönerim size.*
-neyin var bugün mehmetcan. sıkıntılı duruyosun?
+boşverin hocam.
-katılmıyosun ama derse hiç?
+ya hocam aslında şeyi düşümüyorum...
-neyi?
+şimdi hocam bugün hava sıcaklığı 30 dereceymiş ve biz dayanamıyoruz.
-eee?
+peki hocam cehennem azabına nasıl dayanıcaz yaa? (pis bir sırıtış)
-anlıyorum evladım.
+hocam bu yıl ramazan acayip sıcaklara denk gelicek ya, ne düşünüyosunuz?
-hımmm. doğrudur oğlum.
+yani sizce de çok zor geçmiycek mi?
-boşuna uğraşma velet, öğrenemiycen.
- Christian Wolff... Evet bamyasever wolff ingilizcede kurt demek, değil mi? O zaman christian kurt oluyor.
+ hayır hocam kurt wolf diye yazılır.
- o zaman bu ne oluyor?
+ christian kurtf oluyor hocam. *
Peşinen yazayım, hocam sizi seviyorum. *
+hocam yaa. bu felsefe bizim ne işimize yarayacak?
-bak şimdi evlat. seni biz "yüce allahın izniyle" kör-topal bi üniversiteye gönderecez? he mi?
+he hocam.
-sonra sen orda tanışıcan bir hatunla. kız güzel mi güzel. aranızda elektrik falan... her neyse. kız sana diycek ki: "bak berkecan, sana peşin peşin söyleyeyim. ben agnostiğim".
+o ne hocam?
-işte çocuğum felsefe sana bunu öğretecek.
+boş versene hocam. agno-magno. nefes alsın yeter.
felsefe derslerindeki diyaloglar zannedildiği gibi karmaşık değildir aslında. fakat bir seferinde felsefe öğretmenimiz değişmişti bizim. yeni gelen hoca da ''güzel-hoş-çirkin'' üçgenine kafayı takmıştı.
- söyleyin çocuklar güzel nedir? güzel aynı zamanda hoş mudur? çirkin olan bir şey güzel olabilir mi? farkları nedir bunların?
tabii ben de bu konuların meraklısı olarak vakarla ayağa kalkıp şöyle demiştim:
- hocam mesela güzel olan zatı güzel olduğu için güzeldir. ama hoş olan, hoşlanıldığı için hoştur. 1.sinde objenin kendisinden kaynaklanan bir durum varken, ikinci sujeden kaynaklıdır. ben sizden hoşlanıyorsam bu benden kaynaklıdır yani.
o son cümleyi söyledikten sonra kafamı semaya kaldırıp, bir dakika öncesine gidebilmeyi istedim. benimle aynı cinsten olan adama verdiğim örneğe bakın lan... zaten herkes dağılmıştı, bir daha da konuşmadım felsefe hakkında anasını satayım.
ama iyi bir yanı olmuştu, o ders üniversite hazırlık sınavına çalışmıştık yani...