(#4862148)
filmlerden anlamayan yazar. adam interview with the vampire'a vampirleri kusursuz göstermeye çalışmış diye bok atıyor. yuh yani. sen twilight'ı ağzın açık izlemişsindir kesin.
interview with the vampire filmi günümüz vampir filmlerinin örnek alması gereken bir filmdir. filmde vampirler aciz gösterilmiştir tam tersine. yani vampir olmak büyülü ve eğlenceli bir şey olarak gösterilmemiştir kesinlikle. öyle güneşte falan parlamaz direk ölürler. filmde gördüğümüz antonio banderas'ın canlandırdığı armand karakterinin yaşadığı ruhsal buhrandan bile anlayabiliriz kusursuz vampir portresi çizilmediğini.
hayatımın merkezindeki melek.
ruhuna, karakterine, güzelliğine, hayat düşüncesine ayrı ayrı hayran olduğum, hayat ışığım..
sabahları uykudan uyanıp gözler açıldığında hissedilen eksikliğin hüznü ile, o tatlı sesin telefonda duyulduğu andaki mutluluğun birbirine eşit olması da manevi sevginin bir diğer tanımı olsa gerek..
bir gün türk kahvesi yapmayı başarırsam, kendisine bir "bardak" kahve yollayacağım doktor. ayriyaten maceralı kampüslere ilgi duyması sebebiyle kendisini sözlüğün indiana jones'u ilan ediyorum.**
tanımam ama ekmek ederim..* oblamov u okumus, felsefesini kavrama* noktasında girdigi talihsiz bir nickaltı ile talih tarafından benle tanıstırılmıs insan kisisi.
Soluksuz sessiz
Gölgesiz devinimsiz
Bir Ruhi Bey olarak Ruhi Beysiz
Kentin içine kadar sokuldum.
Ağzımın içi zehir gibiydi
Tuttum bir sigarayaktım
Kravatımı düzelttim
Ayakkabılarımı sildim
Ve sordum:
- Ben Ruhi Bey nasılım
- Sahi siz nasılsınız Ruhi Bey
- iyiyim iyiyim.
kendisi kafa iznine çekilmiş bütünlemeleri yüzünden. bu derdi çeken bilir sadece. o yüzden onu en iyi anlayanlardan biriyim. rem uykusunda geçireceği güzel vakitlerini slaytlarla boğuşarak geçirmekte olan yazardır şu sıralar muhtemelen. güzel günler yakındır. metin olsundur.
carpe diem ifadesinin hayat bulduğu, çene kaslarının anatomisiyle bizleri şaşkınlığa uğratan canımız arkadaşımızdır. zira kendisi kendisi hayatının %35ini kahkaha atarak, %60ını gülümseyerek, geri kalanını ise yine kahkaha atarak geçirmektedir. kendisiyle yaptığınız sohbet sırasında gülmemek, beşiktaşımızın önümüzdeki 500 yıl içinde şampiyon olması ihtimalinden daha düşüktür. o kadar düşüktür yani. neyse şamata bir yana canımız dostumuz olmazsa olmazımızdır kendileri. bir görünen, bir de görünmeyen dünyası vardır kanaatimce. hergünkü yaşantısının dışında, okuduklarından, öğrendiklerinden oluşturduğu karmaşık bir öteki dünyası vardır kimseye göstermediği. fedakarlık en önemli tanımlayıcılardan biridir kendileri için. yardımı karşılıksız yapar, yapılan yardımı ise asla unutmaz. özünde de, sözünde de dürüst, güvenilir ve doğru bir insandır. iyiki varsındır..
anladığım daha doğrusu anlayamadığım kadarıyla ne fehimsizlikle alakası var, ne ekmekle. hatta fehimsizliğin ve ekmeğin birbirleriyle alakasını da çözebilmiş değilim henüz.