'1898 yılında, ispanya'nın Granada bölgesindeki Fuente Vaqueros kentinde doğan ispanyol şair Lorca, yüzyılının en büyük iki ispanyol şairinden biri olarak kabul edilir. 1928'de yazdığı Romancero gitano (Çingene Balada) ile ün kazanan Lorca, Salvador Dali ile birlikte ispanya'nın çağdaşlaşması için çalışan sanat adamlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şiirde, politikada ve ahlak anlayışında modernliğin savunucusu olan Lorca, eşcinsel tercihi nedeniyle Katolik Kilisesi ile arasının açılmasına neden olur. 1918'de, burjuva sınıfını, yeryüzünü şiirle doldurmuş olan isa'yı katletmekle suçlayan Lorca, geçtiğimiz günlerde gelmiş geçmiş en başarılı edebiyat eseri seçilen Cervantes'in Don Quixote (Don Kişot)'u bir isa figürü olarak ele alanlara katılır. Şair kavramını acılar çekmesi gereken bir kimse ile özdeşleştiren Lorca, Hz. isa'nın hem katledilişini kınar, hem de kanının akması gerektiğini ifade eder.
"New York'ta Bir Şair" adlı eserinde Manhattan'ı, cesede doymayan bir mezbahaya benzeten Lorca, "hayvanların can çekişenler için öldürülüşünü" kaleme alarak kafasındaki batı anlayışına yönelik eleştirel yaklaşımlarını göz önüne serer. Deli lakaplı Salvador Dali ile birlikte vücuduna saplanan oklar ile tasvir edilen Katolik Ermişi Aziz Sebastian'ı Aziz Yansızlık olarak yapıtlarında tasvir ederler. Aslında apolitik bir sanatçı olarak dostlarınca nitelenen ve herhangi bir görüşe organik bağlarla bağlanmayan Lorca, yazdığı "Yerma" ve "Bernarda Alba'nın Evi" isimli oyunlarda ise Katolik Kilisesi ve yükselen Nazizm ve milliyetçilik akımlarına karşı olan tutumunu yansıttı. Giyim kuşamında ve evinin dekorasyonunda ölüm ile özdeşleştirdiği beyaz rengi tercih eden şair, burjuva tarzı zevkler ve milliyetçilik ile çatışan çalışmalar yapmakta ve Franco'cuları masumiyeti katletmekle suçluyordu.
Şiirlerinin yanısıra yazdığı ve sahnelediği oyunlarla da ünlenen Lorca, eserlerinde hastalık hastalığını ve ölümü üzerine senaryolarını Kanlı Düğün (Blood Wedding, 1935), Yerma (1937) ve şiirlerinde başarı ile yansıtmış, ölüm-yaşam, verimlilik-kısırlık gibi tezatlar arasında inişli çıkışlı bir çizgiyi başarı ile yakalamıştır.
19 Ağustos 1936'da doğduğu yörede Franco'nun adamları tarafından öldürülen Lorca, uluslararası camiada ve özellikle bir dönem yaşadığı Arjantin'de oldukça yoğunlaşan bir yas ve tepki ile alanında idolleşmiş olan saygın ve marjinal bir edebiyat adamı olarak hatırlanmaktadır.'
tutuklanmasının sebebini amansız dusmanı ruis alansu 'kalemiyle verdiği zararı,silahlar vermedi' diye acıklamıştı..
--spoiler--
ah işte her şey orda...
ben severim omuzlarımı bir gün
sırmaları, apoletleri olmasa da.
ben severim omuzlarımı bir gün
göçen bir maden direğinin altında
su akar kendir tarlalarından
ah her şeyim...Ben severim omuzlarımı bir gün
savaşta bir başka omuzun yanı başında
yatakta bir ince omuzun yanı başında
yol uzun, hava sıcak
kırbaçlarım atımı varırım Kurtuba ya...
indiğini görürsem bir gün sığırcıkların
ve sürüler halinde,ovaya
insanların dünyayı bölüştüklerini hatırlarım
bir gün daha...
sevişirim ölürüm, savaşırım, ölürüm
doldururum çantama kara ekmek ve peynir
varırım Kurtuba ya...
'saat beşte akşamleyin'
ah ellerim ve kalbim
her şey orada kaldı.
keçeler keçeler ve portakallar
kireç döktüler yere. Kara gözlüm, kalbim,
halkımın fakir akşamlarıdır, biliyorum
kanlı bir mendil diye bağlanan gözlerime
kireç döktüler yere,
bir duvarın dibinde
bir deppoyun önünde
kiraz ağaçlarına ve sığırcıklara karşı
.......
bir halkın gösterişsiz, sessiz cömertliğinde
ölüm nasıl söylenirse öyle
ispanyol dilinde ve her dilde...
obra
completas
artık katiyen biliyoruz;
halk adına dökülen kan
sapı gül dalı güzelliğinde bir bıçaktır.
dişlerin arasında...
ispanya da
ve her yerde...
--spoiler--
eşcinsel olduğu ve güzelliği,çekiciliği sayesinde istediği kişiyi tavladığı söylenir. gerçi salvador dali'ye olan aşkı karşılıksız kalmış ya neyse. atlının türküsü adlı şiirini livaneli çok güzel bestelemiştir.
siyasal sınırların varlığını reddeden ispanyol şair. hayatının son yıllarını falanjistlerden kaçarak geçirmiştir. 1970' de, ölümünden onlarca yıl sonra nihayet hatırlandığında, yalnızca doğum yılı akla gelmiştir, bu büyük şairle kucaklaşmaya ve hatırasını anmaya cesaret edememiştir kimse.
önemli bir oyun yazarıdır aynı zamanda, bernarda alba'nın evi, yerma, kanlı düğün, kızkurusu gül hanım, eskicinin tazesi, don cristobita ile dona rosita'nın acıklı güldürüsü oyunlarından bazılarıdır. ölümü üzerine yakın dostu şili'li şair-yazar pablo neruda'nın yazdığı şiir insanın içini acıtır.
ispanyol köylülerini anlatmış olsa da temaları tüm dünyadaki ezilmişlerin yazgısıdır. Bu nedenle o ulusçu değil, uluslararası bir tiyatro şairidir.
daha fazla bilgi için nihal taydaş'ın derlediği lorca kitabı tavsiye edilebilir.