en azından tahminim bu yönde. galatasaray gol atmak zorunda ve zaten savunması pamuk ipliğine bağlı bir takım. galatasaray şansı yaver gider de erken gol bulursa şansı daha yüksek olur aksi halde schalke turu rahat geçer.
galatasaray'ı çatır çatır eleyip bir üst tura çıkacak takım. En has galatasaraylıyım fanatiğim ancak kendi çapımıza bakmadan yok sneijder yok drogba geldi soktuk mu? koyduk mu? tarzında daha maç oynanmadan havalara girdik. Daha ilk baştan yok liginde böyle kötü yok adamlarda eksik var. Lan adamlar takım oyunu oynuyor ya sen?
Galatasaray'ın defansı kan ağlıyor bunu sadece ben değil Türkiye'nin %90'ı görüyor ancak gel gelelim hala şansımız var. Lan var da defansa baksana gençlerbirliği'ne, eskişehir'e yol geçen hanı olmuş sen neyin lamini cimini yapıyorsun. Salak saçma eleştirmeden taraftarlık olmaz. Bu takım takım oyununu ancak gaza geldiğinde oynuyor. Örneğin; ordu maçı o maçtaki hırsı schalke'ye yansıtsınlar değil schalke real madrid'e kafa tutar da gel gelelim takım oyunu "0".
Defans'da dany ile solda sol bek olmadan yapılan hattan kusura bakmayın ama bakü-ceyhan boru hattını götümüze döşerler. Galatasaray ilk maçta ve ligde birçok maçta olduğu gibi pres ve baskı yapıldığında topu sahasından düzgün çıkartamayan ve hep şişirme top oynayan bir takım halinde. istiyor ki kimse basmasın biz paslı paslı güzel güzel gidelim. Oldu amk dünyada böyle bir futbol kalmadı. Eğer bu mantalite 12 mart'ta değişmezse yenileceğimiz aşikar. Hele ki "Son direk bükücü" hamit gibi bir adamınız varsa yakaladığınız fırsatlarda kuş gibi elinizden uçar gider.
En has galatasaraylı olarak dileğim bu yazdıklarımın ve gördüklerimin tam tersi olması ve bu lafları takımımın götümde patlatmasıdır. Yalnız perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Benim gördüklerimi hoca göremiyor ve bir önlem aldırmazsa vay halimize. ŞL hayalde kalır.
dortmund'un tamamen milliyetçi duygularla ligde yenilmek yoluyla schalke'ye şl'de gazı kökleyerek biz gs'yi üzmeyi planladığını düşünüyorum.
evet, biraz paranoya karıştı işin içine.
herkesin atladığı dinamosu jones un 2. maçta oyanamayacağı ve orta sahada nasıl sıçıp batıracaklarını görülecek maça 24 saatten az zamanı kalan alman takımı.
9 mart 2013 schalke 04 borussia dortmund maçı nam-ı diğer Ruhr derbisinde ezeli rakibini 2-1 yenerek bu sezon ligdeki iki derbiyi de kazanarak olumsuz gidişata rağmen taraftarının yüreğine azda olsa su serpmeyi ve Galatasaray maçı ile başlayan dirilişi güçlendirmeyi başardı.
Maç hakkındaki izlenimlerime gelince öncelikle şunu belirteyim, hava yağışlı olmasına rağmen bu durum maçın kalitesine olumsuz yansımadı aksine keyif katmış bile olabilir. Spiker belirli aralıklarla söylemese hatırlamazdım bile.
Oyun hakkında bir iki kelam etmek gerekirse de Mavililer ilk yarı deyim yerindeyse şiir gibi top oynadı. Kanatları etkili kullandı. istanbul deplasmanında yapmış oldukları gibi alan savunmasında oldukça başarılıydılar. ilk yarı Dortmund pozisyon bulmakta oldukça zorlandı. ilk golü görmedim fakat ikinci golde çekik gözlü sağ bek kardeşimizin dümdüz ortasını Huntelaar yaptığı kafa vuruşu ile gole çevirmekte hiç ama hiç zorlanmadı. Çünkü, savunmada bir Allah'ın kulu topun kendisine gelmesini engellemeye zahmet etmediler. Bu savunmacıların Hummels ve Subotic gibi kafa toplarına hakim yarmalar olmalarına rağmen. Subotic'e bir parantez açmam gerekirse bok gibi oynadı. Hatta, bir ara Dortmund savunmada top çevirirken ayağındaki topu yanılmıyorsam Pukki'ye verdi. Pukki, bu hatayı cezalanadıramadı. Aptal saptal hareketlerle topu savunmaya nişanladı. Derken, 35. dakikada Huntelaar'ın savunmanın şık gibi görünmesine sebep olduğu golle 2-0 oldu. Schalke, ilk yarıda Draxler'le girdiği yüzde yüz gol pozisyonundan, oyuncunun bencilliği sebebi ile faydalanamadı. Dortmund geride buna benzer çokca zaaflar gösterdi. Ancak, ileride de bir o kadar etkisizdi. Böylece, ilk yarı bitmiş oldu.
ikinci yarıya geldiğimizde, Dortmund takımında oyuna kalanında vasatı aşamayan Nuri girdi. Bir kaç hücuma yönelik değişiklik yapıldı. Avrupa dönüşü yorgun olan takım daha toparlanmış ve hücum anlamında daha ciddi görünüyordu. Bundan şu an adını yazmaya çalışamayacağım hocalarının da etkisi büyüktü. Herif ilk yarının sonlarında kenarda çılgın atıyordu. Gerçi hep çılgın attı. Dortmund, savunmadan kısa paslarla çıktığı takdirde hücum anlamında genellikle etkili oldular. Ağır Schalke savunmasının arasından Lewandowski'yi kaçırmaya yönelik paslarla gol aradılar başarılı da oldular. Böylece durum 2-1'e gelmiş oldu. Oyunun kalanında bu şekilde birkaç pozisyon daha buldular veya pozisyona girmeye çalıştılar fakat gol vuruşlarında başarısızlardı.
E tabi, gol arayan Dortmund takımı savunmasında ciddi açıklar vermekten kaçınamadı. Lakin Huntelaar'ın sakatlanamasıyla oyuna giren Pukki ve diğer oyuncunlar gol vuruşlarında bir hayli beceriksizlerdi. Oyunu, psikolojik olarak bitirmeye çok yaklaşmışlardı fakat bunda vakıf olamadılar. Şunu da özellikle belirtmek isterim ki hücum bölgesine atılan yüksek toplarda Dortmund takımı hiç başarılı olamadı.
"Zira, spikerin de belirttiği gibi savunmalarına atılan hava topları Höwedes ve Matip için piyangoydu."
Derken bir ileri bir geri oldukça tempolu geçen maç bu skorla sona erdi. Bu maçta karımıza olan tek şey Schalke takımının yorucu bir maç atlatmış olmasıdır. Fakat, psikolojik olarak bir o kadar avantajlı ve özgüvenlerini artıran sonuç aldılar.
Huntelaar sakatlandı ve birkaç taşaklı medya organında Galatasaray maçında kesinlikle oynamayacağı yazıldı. Bu konu hakkında şunu özellikle söylemek istiyorum ki bu sakatlığa sevinmenizi hiç tavsiye etmem. Çünkü, Huntelaar çıkarken durum 2-0 ve ikinci yarı oynanıyordu. Yani, oyunu muhtemelen hem artık önündeki maça konsantre olması hem de bizi rehavete sürüklemek için hocası tarafından planlanmış şekilde çıktı diye düşünüyorum. Tabii, bunu bilemeyiz belki de gerçekten sakattır.
Oynanan oyun sonucunda nihayet Schalke takımını tanımlamam gerekirse,
güçlü yanları; kanatları hızlı ve güçlü, duran toplarda son derece etkili kafa vuruşu gerçekleştiren savunma oyuncularına sahipler, alan savunmasına vakıflar, savunmada hava toplarında üstünler, etkili kontra atak gerçekleştirebilirler.
zayıf yanları; bitiricilik düşük seviyelerde, stoperler oldukça ağır, kontra ataklarda ağırlar, Matip ve Kolasinac agresif ve ağır kaldıklarında kartlık fauller yapabilirler.
fenerbahçeliler ve fener yanlısı spor medyamız tarafından neredeyse victoria pilzen ve bate borisovdan daha kötü bir takım olarak lanse edilmeye çalışılan alman takımı. neymiş efendim bundesligada 10. imiş. pilzen napoliye 5 atmış en son barcelonaya yenilmiş çok büyük takım çok iyi takımmış. ama schalkenin cl'de gruptan 1. çıktığını arsenali londrada yendiğini bahseden yok. biz bu takıma eleniriz veya eleriz problem bu değil. ama galatasaray üstünde herkes tarafından kurulmaya çalışılan bir baskı var.
takımımız* için gerekli motivasyon ve taktiği vermiş alman kulübu.
kendilerine teşekkür ediyor ve yiyecekleri 35 cm'lik drogba'nın kobrasına hazırlıklı olmalarını yoksa hazmının baya zor olacağını tahmin ettiğim takımdır.
tahmin edildiği üzere, didier drogba ile ilgili uefa ya yaptıkları itiraz bir taraflarında patlatılmış olan ezik kulüp. bir de rövanşı alırsak tam layıklarını bulacaklar işte...
çok iyi takımdır. dün ki maçta şanssızlığının kurbanı olmuştur. ancak üstüne basa basa belirtmek isterim, şu an ki ruh halimle, fanatik bir fbli olmama rağmen, gsnin bu adamlara turu vermesini zerre istemiyorum. çamurdan olsun benim takımım olsun. ha almanların futbolda bi gıcıklıgı var üstelik gsnin rakibi. şimdi bu schalke kral olsa gönlümüz gsden yanadır.
iddia ediyorum: eğer dün galatasaray savunması eboue, ibrahim toraman, yobo, gökhan süzen' den oluşsa 3 tane gol yer, 3-0 yenilir giderdi.
jones, farfan, huntelaar, bastos dışında herhangi bir numarası olmayan kulüp. büyütülecek takım değil...
