maradona'nın tabiriyle allahın eliyle atılan golle haksız bir şekilde avantaj sağlamış ancak nasıl bir ilahi adalettir ki 90'ıncı dakikada yediği golle allahın tokadını yemiş takım.
borç batağını düştükleri vakit sadece soyunma odalarını satarak düzlüğe çıkabilecek mükemmellikte soyunma odalarına sahipler. büyük takım kendini belli ediyor..
real madrid'in ayrılıksız ve standart duruşunun aksine, her zaman halkının, taraftarının ve bir "bölgenin", hatta belki bir hayalin(!) takımı olmuş, özgün ilkelerine ve geleneklerine,devamlı globalleşen ve sanayileşen futbol "ekonomisine" rağmen her daim diğer akranlarından daha fazla sadık kalmış, çoğu araştırmada dünyada en çok sevilen takım olma ünvanını son yıllarda kimseye kaptırmamış takım...
hadi görelim bir futbol takımı ki 2000 li yıllarda elinin tersiyle 100 milyonlarca euroluk teklifleri bir kenara itsin ve bu denli idealist bir yaklaşımla Unicef ismini taşısın göğsünde? yer mi? daha anlamlı bir örnek olabilir mi?
ve tabiki şu an aktif futbol oynayan tartışmasız "tek" futbol efsanesini kadrosunda bulunduran takım. şımarmasın diye isim vermiyorum
antalyaspor teknik direktörü yılmaz vural'ın (bkz: deli yılmaz) antalyaspor'un başına geçtikten sonra "barcelona da akdeniz takımı biz de" şeklinde açıklamasından sonra kendilerine sistem olarak, yönetim olarak, alt yapı olarak örnek aldıklarını açıkladığı takımın ismidir.
galatasaray'a cimbom dendiği gibi barcelona'nın da lakabıda barça'dır. 1899'da kurulan barcelona maçlarını 98,500 kişilik nou camp stadında oynamaktadır. joan laporta'nın başkanlığını yaptığı barça'nın teknik direktörü eski hollandalı futbolcu Frank Rijkaard'dır. renkleri bordo ve mavidir.
bu takım asla forma reklamı almaz dediğim takım reklam almıştır. o da unicef içindir, aids'li çocuklara yardım etmek için. Barcelona formasının reklamsız hali artık bir fenomen olmuştu. bu fenomeni bu şekilde bitirmek çok anlamlı. tebrik ederim bizzat (bkz: yuru be)