kadıköy'deki fb-gs derbileri için, ekşi sözlük'ten bir yazarın gayet güzel açıkladığı bir analizdir.
''yarın güneşin doğacağına gerçekten güçlü bir inancımız var. hatta bunu söylemek dahi garip geliyor. elbette ki yarın güneş doğacaktır. bu bir zorunluluk değil farkındayım, yani gece biz uyurken bir gök taşı güneşe çarpabilir. ya da her hangi bir gök cismi dünyayı yörüngesinden çıkarabilir. yine de biz insanoğlu yarın güneşin doğacağını umarak yaşamak zorundayız, aksi pek mümkün görünmüyor. hatta şöyle söyleyelim; elimdeki kalemi yere bıraktığımda kalem yere düşecektir. bu durum 2+2=4 ettiği gibi bir zorunluluk içermiyor. yarın da iki artı ikinin dört edeceğini bu günden söyleyebilirim. lakin yarın elimdeki kalemi yere bıraktığımda düşmeyebilir. gerçekten düşmeyebilir, bu mutlak ve kesin bir zorunluluk değil. tıpkı yarın güneşin doğmasını ummamız gibi. tek meşru dayanağı bu durumun şimdiye dek tekrarlanmış olması. fan pörsi karşı karşıya kaldığında golü kesinlikle atıyorsa ve fan pörsi bugünkü maçta karşı karşıya kalırsa: golü atacaktır. bakın bu mesela evrensel ve kesin bir yargı. ama güneşin doğması yahut kalemin yere düşmesi böyle değil. çünkü içerikli bir durum söz konusu. zorunlu evrensel ve mutlak olmasa da yarın güneş doğmaz ise insanoğlu inanılmaz bir şok yaşar ya da bıraktığımız kalem yere düşmez ise.
benzer bir durum bu maç için de geçerli. evet fenerbahçe'nin kadıköy'de galatasaray'ı yenmesi zorunlu ve evrensel bir geçerliliğe sahip değil. fenerbahçeli taraftarlar en çok bu noktayı atlıyor. ve işin aslında güzel, eğlenceli yanı da burası. yoksa hiçbir galatasaray taraftarı maçı izlemezdi hatta galatasaray futbol takımı maça dahi çıkmayabilirdi. belki acı ama gerçek, fenerbahçe'nin galatasaray'ı kadıköy'de yenmesi, 2+2'nin 4 ettiği türden bir zorunluluk içermiyor. ya da p ise q; p ve sonuç olarak q gibi bir zorunluluk da içermiyor. bu beklenti tamamen tümevarımsal. aslında insanlar farkında olmadan induction yapıyor. eldeki verilerden nedensellik bağı ile bir çıkarıma varıyor. karşıdan karşıya geçerken örneğin hızla gelen bir arabanın önüne atlamıyoruz. neden; çünkü geçmiş deneyimlerimiz bize arabanın bizi öldürebileceği ya da çok ciddi zarar verebileceği hususunu gösteriyor.
işte bugün fenerbahçenin galatasarayı yeneceği beklentisi de böyle bir akıl yürütme sonucu. tamamen tümevarım aslında, nasıl ki güneşin doğacağına inanıyorsak, nasıl ki yere bırakılan cismin düşeceğini umuyorsak ve nasıl ki son sürat gelen bir arabanın önüne atlarsam öleceğimi düşünüyorsam; kadıköy'de fenerbahçe de galatasaray'ı yenecektir. ha bunun aksi mümkün müdür, elbette ki bir ihtimal olarak mümkündür, tıpkı güneşin doğmaması, bırakılan kalemin yere düşmemesi ya da çarpan arabadan sekip bedenimize bir şey olmaması gibi. fakat o zaman başka bir tarih açılır önümüzde; ki bu tarihi de rıdvan dilmen, mehmet demirkol ya da rasim ozan kütahyalı değil ancak stefın havking yorumlayabilir ya da hegel.
bakın sokratesin menon diyaloğundaki köleye anlattığı gibi anlatıyorum: fenerbahçe limit bire yaklaşırkenki ihtimalle yenecektir. hala ihtimal demem dedüksiyona duyduğum hürmettendir. ve bu galibiyetin nedenlerini yahut sebeplerini aramak, ya da bundan sonuçlar çıkarmak anlamsızdır. bu tıpkı kalemin yere düştüğünün sebeplerini aramak gibi nafile bir uğraş olur. ister aristoteles'in ‘cisimler ait oldukları yere dönmek isterler’ düşüncesine inanın, ister sör nivton'un gravitasyon teorisine, ister aynşıtayn'ın makro uzay için kullandığı genel izafiyet kuramına. bu neyle uğraştığınıza ve nasıl bakmak istediğinize göre değişir ve bu argümanları yanlışlamamız da pek mümkün gözükmüyor. he şunu diyordum evet, farkındaysanız bir saattir futbolculardan, teknik direktörlerden, hava durumundan, başkanlardan, taraftardan, taktiklerden bahsetmedim ki hiç gerek yok.
çünkü kadıköy uzayında (saf form olarak space) fenerbahçe varolanı galatasaray varolanını yenecektir. bu olgu gerçekleştikten sonra, hakem dersiniz, şans dersiniz, taktik dersiniz, şu futbolcu iyi oynadı dersiniz... bir anlamı yok. fenerbahçe çok iyi oynayıp hak ederek de yenebilir ama bunun da bir anlamı yok. çünkü doğa böyle işliyor, fenerbahçe galatasaray'ı kadıköy'de yeniyor. (bu yeniyorları yenilmiyor olarak da okuyabilirsiniz kendi paradigmanıza bağlı) biz aciz kullar ise bu fenomene boş yere rasyonel gerekçeler arayıp duruyoruz.''
metni götünden okuyan bazı radyocu dalyaraklar için, evrensel olmadığı söylenir. e metin de zaten evrensel olmadığını söylüyor.
edit: entryi silmiş. aferin.