faşizmi yani ırkçılığı bir siyasi görüşe yamamaktır. tarihte hem sosyalist, hem kapitalist, hem nasyonel ırkçı(özü itibariyle) rejimlerde faşizm görülür. böyle ayak oyunlarına gelmez bu millet.
faşizm kendi görüşünü kabul etmeyenleri ezmek sindirmek hatta yok etmektir.Fakat bazı Türk düşmanları ne zaman biri Türklüğü övse faşist diye suçlamıştır.
faşizm ideolojik ve sınıfsal bir meseledir. hakim sınıfların ekonomik kriz zamanlarında emekçi sınıfları bürokrasiyi (ordu) enstrüman olarak kullanarak ezmesi olayıdır. feodal unsurların da olduğu kapitalist ve yarı-kapitalist ülkelerde görülmüştür. onun dışında günlük anlamda kullandığımız faşist yanlış kullanımdır. onun yerine otoriter, şiddet yanlısı vs. gibi terimler daha doğru olacaktır. sınıfsal bakmadan ideolojik anlam sapıyor.
bir diğer yanılgı da faşizmi ötekileştirmeyle eşitlemeye çalışan ve siyasal, ideolojik hattını es geçen anlayış var. bu anlayışa göre faşizm kendisi dışındaki her şeyi tahakküm altına almak, bir bütünlük yani total haline getirmektir. bu nedenle bütünlükçülükten dem vuran anlayışlar, parçalılığa aykırı gelen bakış açıları, bunların içine felsefi boyutlarda belirlenimcilik ve pozitivizmi ekleyebilirsiniz, totaliter bakış açıları olarak algılanagelmiştir. bu bakış açısı sadece felsefi düzlemde değil, siyasal ve ideolojik düzlemde de bir o kadar anakronik, bir o kadar eklektik. ne zaman mekan algısı, ne de düşünce bütünlüğü görmek çok zor.
şimdi burada duralım ve faşizmi ötekileştirmeyle, totaliterizmle suçlayan anlayışın kendisine geri dönelim. burada belirlenen anlayışların tamamını paradigma dışı ilan eden ve ötekileştirmeyle suçlayan bakış açısı siyasette jakoben, felsefi düzlemde pozitivist, örgüt düzleminde stalinist, ekonomik bakımdan kamucu anlayışı dışlamaktadır. burada da kendi kendine bir ötekileştirme vardır. o halde bunun bir dışsallık arz etmediği söylemekte fayda var. siyasetin kendisi bir dışlama, kapsama eylemidir. bu ilke siyasetin temel ilkelerindendir ve yadsınması zordur. aksiyomatik bir bilgi olması onun tanıtlanmasına ihtiyaç bırakmamaktadır.
faşizm konusuna geri dönelim. faşizmi yalnız ideolojik düzleme sıkıştırmak hem düşünsel anlamda, hem de pratik anlamda sizi sakat bırakacaktır. faşizmi çok boyutlu düşünmenin ve karışık dinamiklerin sonucu olduğunu söylemenin bir gerçek olması gerekiyor. ancak faşizmin ekonomik, siyasal ve felsefi önermelerini es geçen, hangi konjonktörde gözüktüğünü es geçmekte faşizmi anlamsızlaştırmakta. hatta önünü açmaktadır. faşizmi mahkum etmek istiyosanız hangi siyasal düzlemden doğduğunu, hangi sınıfsal ilişkilerin sonucunda meydana geldiğini hatırlamak gerekiyor. bunlar olmadan ideolojik düzlemin aşılmasıı yalnızca basit bir indirgemecilik - özgürlükçülerin hoşuna gitmeyen bir suç(!)- olacaktır.