ne çeşit kadının ne zaman nasıl aldatabileceği konusunda belirli kriterler olmamasına rağmen,
yani erkeğin de kadının da durumuna göre bu işin hiçbir zaman garantisi yokken, şu kadınlar
aldatır bunlar aldatmaz diyemezken, faşizm, yani tutku noksanlığı gösteren erkeklerin eninde
sonunda mutlaka kadınlarını başka vücutlara teslim edeceğini gösteren bir söz. ve de çok doğru.
faşistlik içinde yoğun duygular barındırır. daha önce birçok sempozyumda belirttiğim serendipity filminde şöyle bir diyalog geçer "biliyor musun yunanlılar ölüm ilanı yazmazmış.bir adam öldüğünde sadece bir soru sorarlarmış tutkusu var mıydı?" hiçbir zaman sonuna kadar izleyemediğim sikik bi film olan eternal sunshine of the spotless mind de aklımda kalan restoran sahnesinde aşağı yukarı şunları sözler ezik kahramanımız "biz de o sıkıcı çiftler gibi miyiz? dışarıdan böyle mi görünüyoruz? yemek yiyen ölüler gibiyiz."
"ya sev ya terk et" mottosu işte bu yüzden çok önemli. vatan sevgili gibidir. aşkının bittiği an
terk etmezsen hem kendine hem ona hem de geçmişteki güzel anlara ihanet edersin.
sevmiyorsanız siktir olup gideceksiniz. ve tekrar sevene dek geri gelmeyeceksiniz. bunalım,
sıkıcı, ayrılmak isteyip de bir türlü kopamayan o leş çiftlere dönerek bir zamanlar at
koşturduğunuz topraklarda bir ırgat gibi çekingen, ürkek adımlarla dolanmak tutkulu bir erkeğin işi değil. bir kadının zirve aşkını tattıktan sonra daha azıyla yetinmek oğlanlara has bir tercih. sevmediğiniz bir kadının-vatanın kasıklarında ne işiniz var allah aşkına? azıcık kalıbınızın adamı olun. bitmişse zorlamayın.
tutku, amerikalıların deyimiyle "passion", kayahan abimizin sözleriyle " kızdı mı dünyaya
yakarca bakan sevdi mi içinde ormanlar yanan" bir duygu patlaması. tutkusuz bir erkek hiçtir,
hiç, boşlukta öylece savrulan bir polen gibi.
faşistliğe karşı çıkan biri, 300 spartalı, son samuray, great expectations, vanilla sky'ı da yok
sayıyor, bu değerlere karşı çıkıyor. ayıp lan ayıp. terbiyesizler.
istisnasız her kadın sahiplenilmek ister. ancak faşist olmayan erkekte tutku eksikliği olduğundan kadınının bu duygusuna karşılık veremez. faşistin karşılığına demokrat, düşünceli, mezhebi geniş diyelim hadi. bu yumuşaklar hiçbir şeye tam anlamıyla kendini kaptıramadığından kadın ruhunun
histerilerine karşılık veremez.
o da haklı bu da haklı bık bık şu da haklı, aslına bakarsanız herkes haklı, olaya bi de bu yönünden
bakmak lazım, empati falan fıstık bırakın lan bu ayakları. ulan böyle uzun uzun düşünen, ince
hassas oğlanlar ne diye yarrsaaak taşıyor. pes.
oysa faşistlik bir nevi erkliktir. güç, kuvvet, iktidar, gerektiğinde kontrolünü kaybedip zaaf verme, ki o zaaf gücün etkisiyle özellik gibi durur. sözü edilen oğlanlar ise sürekli kasar, sıkar, rol yapıp olgun, medeni insan havalarında kompleksleriyle cebelleşirler. sabaha karşı üç!
-nerede kaldı canım?
-ya arkadaşlarla biraz takıldık.
-peki. sabah konuşuruz.
kadınına kısrağına sahip çıkmayan erkek aldatılmayı hak eder. faşizm, uçlarla doruklarla ihtirasla tutkuyla bağdaşan bir kavram. ahhaaa yahu böyle tentürdiyot menili erkeklerin kime ne hayrı olabilir ki kadınlar bunlarla nesil türetmek istesin.