ülkemizde kendisini anlayacak ve teknik anlamda degerlendirecek insan sayısı ciddi derecede az oldugundan bazı insanların neye göre ayar vermeye calıstıgını anlayamadıgım, degeri bilinmeyen sanatçı.
iktidar yalakası olmadığı için iktidar yakalakalarına itici ve başarısız görünen müzisyen. Şimdi düşünüyorum eğer kendisi, akp için "durmak yok yola devam oratoryosu" besteleseydi büyük ihtimal "harika" bir sanatçı olacaktı.
"Amerika Afganistan'da yanlışlıkla üç-beş tane kız çocuğunu öldürdü belki. Ama milyonlarca kız çocuğunu diriltti. Nâzım yaşasaydı Amerika'ya hak verirdi."
hande ataizi ile çıkmaya başladığı devir gazetelerde, "Hande yaşam biçimimde değişiklikler yapıyor. Örneğin geçenlerde beraberce Milano'ya gidip elbise alışverişi yaptık. Bunlar benim için inanılmaz yeni şeyler. Giyinmenin insanlar üzerinde böyle etki bıraktığını bilmezdim. Üstelik cimriydim. Konser için gittiğim şehirlerde kontratıma 'Konser salonuna en yakın otel olacak' diye yazdırırdım. iki yıldız, üç yıldız fark etmezdi. Tabii benimki hep asosyal olmaktan kaynaklanıyor. Hande kontratlara müdahale etti ve en iyi otel diye yazdırdı. Şimdi beraberce en iyi otellerde kalıyor, içtiğimiz cafe latte'nin bile keyfine varıyoruz. Hande'den önce hayatımda böyle zevkler, kaliteli yaşam tarzı yoktu." diyen piyanisttir.
Kendisininde belirttiği üzere asosyaldir ve yaşamayı hande ataizinden öğrenmiştir. ve asosyal insan kendini çekip çeviremezken ülke meselelerine kafa yormaktadır ki bu fevkalade tehlikelidir.
alınacak dersler:
1-
Kendini bilmeyen canım eli ne bilsin
Halkı halkı halkı halkı Hakkı ne bilsin. (Mahsuni Şerif).
2-
asosyal:Sosyal olmayan insan davranışları sergileyen bireye verilen ad.
Psikolojik hastalık olarak değerlendirilebilir. Kalabalık ortamlarda bulunmayı sevmeyen kişidir. Kimsenin olmadığı sakin yerler bu tip insanlar için her zaman ilgi çekicidir. Kalabalık ortamlarda genelde saklanma isteği içindedirler.Çünkü daima herkesin kendi hakkında birşeyler düşündüklerini düşünürler,bu yüzden toplumdan zamanla uzaklaşırlar.Ve sınıra geldikleri zaman kendilerini intiharla ödüllendiriler. (Vikipedia).
ulke meselelerinde istedigi kadar konusmalidir, ne isterse dile getirmelidir. tum fikirlerine katilmiyorum ama bazilarinin onu koru korune susturmaya calismasina da karsiyim.
kendisi hakkinda asosyal oldugu icin "ulke meseleleriyle ugrasmamasi gerekir" gibi yorumlar da yapilmaktadir. su sorulmalidir ki asosyal olmak demek ulke meselelerine niye kafa yormamayi gerektirir? asosyallik sadece sosyal cevre ile etkilesimde zorluklar yasamaktir. apolitiklikle hicbir alakasi yoktur. ulke meselelerine kafa yormasi da tehlikeli degildir cunku ulke meselelerine kafa yormak her bireyin yapmasi gereken bir seydir. cunku her birey oy verir ve ulkeyi kimin yonetecegini belirler. zaten kendisinin asosyal olup olmadigi kendisini ilgilendirir.
ülkenin doğusunu afganistan sanan belki iyi niyetli ama pot kırmış bir sosyal demokrat mektubu kaleme aldığı söylenmektedir. kendisine atfedilen metin ortalığa salınmış aktarılan* bir ileti değilse elbet.
yazdığı mektubumsuyu okuyunca ilkokulda yazdığımız mektuplar geldi aklıma. ulan koskoca adamsın "gibi, misal, örnek" kelimelerini aynı örnek için kullanıyorsun.
muhtemelen uğraşıp da yazmış olduğu mektubu asla deniz baykal okumayacaktır.
ben okudum, ben anladım, anladığımı sandım sanırım,
"islamcılar kazandı ülkeyi terk ediyorum!" dan çok çok ilerlemiş gördüm,
kendisini oldukça geliştirmiş,
artık objektif bakabiliyor,
evet, seçim sonrası düşündüm,
erdoğan'dan daha iyi bir lider var mı türkiye'de diye.
kesinlikle baykal değil, kesinlikle bahçeli değil,
belki bahçeli'nin okuduğu kağıdı yazan danışmanlarından birisi olabilir.
kesinlikle kılıçdaroğlu değil,
lider liderdir, lider ecevit değildir, ecevit gelmiş geçmiş en büyük siyasetçilerden birisidir,
lakin lider olamadığı için sönmüştür zamanında.
bu ülke insanları, başlarını bekleyecek yüce bir insan ister,
güçsüzlüklerini örtecek bir lider,
işsizliklerini de unuturlar, açlıklarını da,
fazıl say, deniz baykal'ın bir lider olamayacağını biliyor,
ondan bıkmış da, lakin bunu ona söyleyemeyecek kadar hassas tutuyor hislerini,
çek git artık demiyor, diyemiyor, gitmeyeceğini biliyor,
deniz baykal giderse, ve daha iyi bir lider geçmese de chp'nin başına,
akp, iktidarı bırakacaktır chp'ye.
bunu deniz baykal'da biliyor, gitmiyor! ben bu işin altında iş ararım.
son olarak,
erdoğan, liderlik vasfı çizgisindeki kasımpaşa kulvarını kullanmaya devam ederse,
halka gelecek olan bıkkınlık ve fazla samimiyetten doğan samimiyetsizlik,
ona karşı olan saygıyı bitirecektir.
bir noktayı gözden kaçırmış olan saygı değer bir piyanisttir.
piyano ile ney fevkalade iyi müzik yapabilir.
ama sadece beste tek başına anlam ifade etmez, amacı belli olmalıdır, amaç da besteci de saklıdır! besteci ney'i batılılaştırmak, piyanoyu da sanat müziğine uydurmak amacında ise, o besteden bir şey çıkmaz!
ama özünü koruyup harmanlamak...
işte o ney'i de, piyanoyu da, dinleyenini de mest eder!
türkiye'nin ve dünyanın en ünlü piyanistlerindendir. işini icra ederken kendisini öylesine kaptırır ki, tanıyamazsınız. bunlara rağmen magazinde fazla görünmesi ve saçma insanlarla birlikte olması, saygınlığını ve karizmasını biraz zedelemiştir.
kendisine aşağıdaki gibi bir mektup yazdığım insan.
Görüyorum ki sayın say, Ludwig van Beethoven'ın kulağının duymamasına rağmen, mükemmel sanat eserlerine imza atması gibi, sizinde türkiye'nin en iyi piyanisti olmanız, bazı azalarınızı kullanmanız için yetmiyor. sayın say, sizin bu yıllardır gelen, biz chp'ye oy verdik, zekiyiz, onlar vermedi aptal gibi düşünceniz, bu iktidar, bu iktidar zihniyeti bu iktidarın başından ayrılmayacak. biz boşuna konuşup duruyor olacağız. atatürk'ün söylemediği sözleri söylemiş gibi söylüyorsunuz sayın say, ama yıllardır chp zihniyeti halk'ı dinlemeyeyim halk beni dinlesin dedi, demokrat parti, adalet partisi, anavatan partisi, ak parti hep tek başına ve 10'larca yıl bu ülkeyi yönetti, ama tek parti iktidarından bu yana hiç bir sol parti tek başına iktidar olamadı. sizce hala halk bizi dinlesin demek ne derece doğru sayın say? siz devletin resmi yayın organı gibi çalışan bir partiyi, statüko'yu sol olarak nasıl görüyorsunuz sayın say? hizipçiliğin ansiklopedilerde bile chp hizipçiliği örneğiyle yer aldığı bir ülkede chp'yi nasıl sol olarak görüyorsunuz sayın say? yıllardır bu tip iktidarların başımıza bela olmasının sebebi chp iken, siz ve sizin zihniyetinizdeki insanlar iken, nasıl olurda amacı sadece karnının doyması olan, kömür alacak parası yokken kömür aldığında oyunu o partiye veren insanlar varsa, suçu o insana atabiliyorsunuz sayın say? yıllarca atatürk'ü partilerinizin sloganı haline getirip, atatürk'ün 6 okundan hiç bir halt anlamamayışınızdan kaynaklanan kayıplarınızı halkın cahilliğine nasıl yorarsınız sayın say?
edit: Sahi siz sosyal demokrattınız değil mi sayın say? onun için nazım hikmet yaşasa amerika'ya hak verirdi, teröre karşı bu şekilde savaşmalı diye yazı yazıverdiniz değil mi sayın say?
gerçek sanatçı. hem sanatıyla, hem duruşuyla...
bazı çevrelerin onu elit diye karalamaya çalışması elbette normaldir. elit olmak ile elitist olmak çok farklıdır.
elit olmaya çalışmak ise başlı başına bir komedidir. (bkz: hayrunnisa gül)
kavramları karıştırıp, insanların zihni bulandırılıyor. bunu jeep ile gezen çarşaflı ile durakta bekleyen çarşaflı ayrımını gören saadet partisinin yeni jenerasyonu bile anlamış bulunmakta.
bazı gerizekalı insanların eleştirdiği (daha da kötüsü tipini eleştirdiği) kendi alanında türkiyede en iyi, dünyada şu anda yaşayanlar arasında sayılı bir yetenek.
beşiktaş taraftarı'nın büyüklüğünü kabul etmiş piyanist.
tıkla tıkla çekinme. çok üşeniyorsan tamamını okumaya ilgili bölüm yeterli diyorsan, sayfayı çek aşağıya, 2. fotoğrafın hemen üzerinde. öyle umarsızca eksi butonuna basmakla olmuyor yavrularım.
deniz baykal a yazdığı mektup sonrası sezen aksuya da mektup yazmış sevimli piyanist. yakında yeni kitabı çıkacakmış mektubat-ı say. mektuplarını ösym istemiş öss de anlatım bozukluğu sorularında kullanmak için