egosu kulaklarından taşan, asıl tartışılan konunun kendi yaptığı müzik ve arabeskin kıyaslaması değil de, insanları seçimleri için aşağılaması olduğunu unutan ibiş.
arabeski zerre kadar sevmem ama kimseye de dinliyor diye hakaret etmem. işte asıl mesele bu. mesele müzik meselesi değil, insan olma meselesi.
şu an 5 n1k da cüneyt özdemirle söyleşidedir. reklam arasında ne konuşuyorlar merak içindeyim.
- fazıl bey o sivri dili biraz törpüleseniz diyorum, benim programımda bana posta koyuyosun kötü oluyo bak karışmam sonra
+ çok da sikimde yani beyfendi afedersin yavşaklığın lüzumu yok diyorum.
balataları sıyırdı, kayışı kopardı, bu dünya ile bağlantıları kesti dediğim adam-dı.
ama şu anda; rte'den korkmuyorum, aydın laik bir türkiye istiyorum diyerek; doğru şeyler söyleyip sempatimi kazanmıştır.
sanırım "arabesk yavşaklığı" kısmını sadece müzik değil de yaşam tarzı olarak kullanırsa; her şey daha da yoluna girecektir.
bu aksam 5n1k'ya çıkmış dürüst,ağzına geleni söyleyen bestecidir. birçoğumuzun televizyona cıkıp söylemek istedigini dile getiren, halka enjekte edilmiş sokak kültürünü, müzik yozlaşmasını, iktidarın politikalarını çok güzel eleştiren, hiç kendini kasmayan mükemmel insandır. ayakta alkışlıyoruz efendim.
ne kadar çok konuşursa ve ekranlarda görünürse popülaritesi o kadar artacak, bu bağlamda da saygınlığı azalacak olan sanatçı. şahsi görüşüme göre bu tip sanatçılar ekranlarda çok görülmemeli, sadece yaptığı iş ile konuşulmalıdır.
bahsettiği arabesk yavşaklığı kavramını algılayamayan insanları ben de algılayamaz olmayı dilerdim! bu adam türk halkına küfür etmiş değil, ecdadınıza sövmüş değil, bahsettiği şey popüler kültürün ortaya çıkış halidir, ki kendisine tek kelime ile yozlaşma da denebilir. bahsettiği yozlaşma müzikten tutun siyasete kadar pek çok alanı kapsamakta ama sorgulayacak beyinden yoksun olan kitleler sadece okuduğu ya da duyduğu bir cümle üzerinden bu adamı linç etmekteler.
hayattaki her türlü yavşaklıktan yaka silkmiş ünlü piyanisttir. bu hızla devam ederse hayat denen yavşaklıktan toptan utanıyorum demesi kuvvetle muhtemeldir.
bu ülkeye ve insanlara fazla sanatçıdır. sözleri biraz sert de olsa sosyal hayattaki yozlaşmayı haklı bir şekilde açıklamaktadır. adamı zaten japonyada konser salonlarında ayakta alkışlıyorlar, fazla söze gerek yok.
arabesk hakkında söyledikleriyle her ne kadar milletin nefretini kazansada bugün çıktıgı 5n 1k programında ezikligini ortaya koyarak bizleri üzüm üzüm üzmüştür. cüneyt özdemirin sanal alemle haşır neşir olmanızın sebebi yalnız olmanız mı sorusuna verdigi " evet yalnızım " cevabı küçük emrahın eski filmlerindeki " bizim babamız yok abi, anamızda kötü yola düştü hııınmmm " yakarışını hatırlatmıştır.
arabesk hakkında söylediklerinden sonra oturulup düşünüldügünde hak verilmesi gereken insandır.
evet biraz saçmalamış ama empati yapıldıgında neden saçmaladıgı anlaşılır vaziyettir. bir insanın uzman oldugu bir alanda dünyanın her yerinde kendini gösterip adını altın harflerle yazdırdıgı halde dogdugu topraklarda adının bile anılmaması o insan için tam bir yıkımdır.
tüm dünya bu adamı alkışlarken dogdugu vatanında yaptıgı meslek bile bilinmemektedir. bugün çıkılsa sokaga ve 100 kişiye sorulsa "fazıl say kimdir " diye o insanların yüzde 99'u "aşçı, iş adamı, ilk türk astronotu, yerçekimini bulan şahıs, lys birincisi, halk ozanı , doktor " gibi cevaplar verecektir. durum böyleyken bu şahsa bu kadar yüklenmemesi gerekir tabi o da bir canlıdır, böyle açıklamalarda bulunmalıdır.
tüm sçmıklarına ragmen delikanlı şahıstır. sözünü hiç saklamadan müslüman ortadogudan nefret ettigini yıllar yılı dile getirmiştir.
kendi düşüncesine göre ortadogunun şu anki halinin sorumlusu şeriat, din vs gibi unsurlardır. yani eger dünyada bir eziklik varsa bunun sebebi din, şeriat vs'dir. tüm kötülüklerin anası dindir. " akp iktidara geldiginde iran gibi olmaktan korktum " evet tam olarak böyle bir cümle sarf etti, şahsa göre iranın düştügü halin ana sebebi din şeriat vs.
ya peki o zaman sayın fazıl say afrikayı ne yapacagız nijeryayı falan onlarda mı şeriatla yönetiliyor. onlarda mı arabesk dinliyor.
klasik müziğin iplenmediği bir coğrafyada piyanist olduğu için kendisine albert einstein muamelesi çekilen, buna mukabil çokça gaza gelip çokça konuşan fahri herfokolog.
- ben araştırdım, salzburg'da klasik türk musikisi dinlemeyen bir sürü kültürsüz yaratık var. zaten ne anlar o kaba nimseliler sanattan!
gün geçmiyorki bir embesil çıkıp da bir yandan taşaklarını avuçlarken bir yandan fazıl say bu ülkeye fazla abi o yağğğ mealinde yorumda bulunmasın.
olum ülkeye fazla falan değil. siz gerizekalısınız onun için herkes gözünüzde büyüyor. normal bir adam işte. mankenler gibi arada sanasyonel açıklamalar yapıyor. siyasi derinliği de levent kırca kadar.
şimdi bu adamın şöyle bir gizliden gizliye yakarışı var " arabesk dinlemeyin beni dinleyin " diye kendisi bunu inkar ediyor ama durum böyle.
iyi de böyle de olmaz ki;
meyhaneye veya kahvehaneye gittigimizde " abi koysana bir müslüm baba dinleyelim " diyecegimize "beyefendi ordan fazıl say'ın istanbul senfonisini mi koy " diyecegiz.
veya aşık oldugumuzda " ikimiz bir fidanın güller açan dalıyı... " diye kendimizi ifade edecegimize fazıl say'ın muhteşem orotoryolarından * mı yararlanacagız
olmadı terk edildigimizde " nereden sevdim o zalimi " eşliginde intiharın eşiginine gelecegimize, fazıl say'dan mozzartın 99'uncu senfonisini mi dinleycez.
bu ülkede müziğiyle beklediği popülerliğe ulaşamadığı için diliyle etrafa sataşarak medyatik olmaya çalışan piyanist. öyle bir konuşuyor ki duyan da dünyanın kalanı klasik müzik dnliyor sanacak. fazıl gibilerin gelişmiş ülkeledeki dinlenme oranı en fazla bizdekinin iki katıdır, bizdekini biliyorsunuz varın hesabı siz yapın.
sonuçta müziğin istediği tarzını yapabilir beğenen de dinler ama sonuçta sadece piyanonun iki tuşuna basınca derin birikimleri olan bir aydın havalarına girip etrafa çamur atan bir çalgıcı olduğunu birisinin yüzüne vurması lazım. piyanoyu çalabildiğin yarısı kadar entelektüel birikimi olsaydı keşke.
okuma özürlülere peşin not: klasik müzik düşmanı değilim, duyduğumda hoşuma giden parçayı dinlerim de ama bu tür müzik dinlemenin bir üstünlük gibi sunulmasına tahammülüm yok!
24.08.2010 tarihinde Cüneyt Özdemir le 5n 1k nın konuğu olan sanatçıdır. kimine göre show, kimine göre sivri dil, kimine göre açık söz. belli ki bu adam çok konuşmamış. daha doğrusu dilini piyonadaki seslerle ifade etmiş. kelimeleri secmekte zorlanan biriydi. diğer dikkat edilmesi gereken husus tv de röportaj vermekten cok emniyet masasında ifade veren ya da derdini anlatmaya çalışan biri olarak görünüyordu. şekilden şekile girmiş halleri, show yapmaya müsait olamayacak bir yapıyı ifade ediyordu.çünkü bu ülkede nasıl şhov yapıldığını bize öğretenler çok oldu. tartışılan konuya gelirsek adam haklı beyler ve haklı olarakda kızgın. gerek iki yılda iptal edilen projeleri gerekse nüfus cüzdanı taşıdığı ülkenın geneli tarafından saygı görmemek bu genelin içinde devlet temsilcileri de mevcut.dünyanın ayakta alkışladıklarını anlamakta zorluk çeken bir toplum olduk çıkıyoruz. pop ve arabesk kültürüyle doğmuş, büyümüş ve müzikteki doygunluğa bununla ulaşmaktan başka akternatif aramayan toplum olduk. aynı zamanda alternatif verilmeyen de bir toplum olduk. sadece fazıl say ya da klasik müzik olarak düşünmemek gerekli. sanatın bütün dallarında sinemada, tiyatroda, dansda, müzikte sadece bir iki adetle sınırlı kaldı çeşitliliğimiz. belkide en basit örneği futboldur. futbol için konuşacak hepimizin bir cümlesi varken tenis için, yüzme için hatta ata sporumuz cirit için söyleyeceğimiz kelimeler kısıtlı. çoğumuzun kelimesi bile yok. hal böyle iken sadece fazıl saya kızmak yetmiyor. kendimize de bakmamız ve daha sonra söyleyecek bir cümle seçmeliyiz. bir cümle kurmuştur ki oldukça mantıklıdır. 20. yüzyılda sanat ve kültür parayla örtüşürken 21.yüzyıl da boşanmış durumdalar. osmanlının saray erbabının çocukları değilmiydi yurtdışına gidip farklı alanlarda eğitim alan. anadolu insanı ne yaptı peki aşar vergisi ödeyip toprak işletti.yabancı dilden, tiyatrodan, tıptan bi haberdi. işte bizim aramayı unutmuş arabesk ruhumuz belki de o zamanlardan bugüne yenilenemeyen, eğitilemeyen bünyelerin tepkisidir. eski istanbul insanlarına bir bakın sanatçılık ve sanat severliğini sonradan sanatçı olmuş kişilerden farklı olarak ne kadar mütevazi yaşamışlar ve yaşıyorlar.
asya ile avrupanın arasında kalmış bir ülkeyiz farklılıkların olacağı olması gereken bir ülke. ancak bu farklılıkların faydaya çevrilmesi gerekmektedir. faydaya çevrilemeyen farklılıklar bizi ayrımcılığa gün geçtikçe daha da yaklaştırıyor ve " onlar " kelimesi dilimize günden güne artarak dolanıyor.
ne diyorduk. fazıl say mı? klasik müzikte yalnızca bizim değil dünyanın ayakta alkışladığı değerlerimizden biridir.