ömer hayyam ın böyle bir şiirinin olmadıgını murat bardakçı nın dün ki yazısından ögrendik, peki bu "piyanist şantör" insan olmayı ögrenecek mi? asla, zira şamil tayyar ın sordugu soruya henüz cevap veremedi fazıl say, sanırım hala sayıyor kaç babası oldugunu, malum fazıl "say" oglum demişler, bir cevap verirse, hangi kerhanede dogdugunu söylerse, belki kayıtlarına bakar ordaki sözlük yazarları kaç babadan meydana geldigini çözebiliriz sözlük efradı olarak.
güzel ve yalnız ülkem bunları da gördü. dine hakaret yok daha neler... yoksa sizde bizim islamlaştıramadıklarımızdanmısınız. mottosunun bir örneği galiba.
Fazıl say'a açılan davanın sözde gerekçesidir. Aslında, söz konusu mesele ne ifade özgürlüğüyle, ne de hakaretle alakalı. Hadi kılıfları çöpe atalım! Fazıl Say'ın görüşünü az çok anlıyoruz yazdığı yazıdan, eleştirdiği insanların görüşü zaten malum. Bizi bir 'islam devleti' yapma yoluna baş koymuşları diyorum. Hadi be kardeşim, yapmayın o kadar! Siz yakmadınız mı onca aydın insanı madımak'ta? Sanıkların avukatları sizin partinizde, bakanlıklarınızda değil mi sanki? Sizsiniz işte onları yakanlar. Sizsiniz işte, Aziz Nesin'i gözü dönmüş insan bozuntularının arasına atan itfaiye memurları... Şimdi başbakan, yarın şeyhülislam. Sizsiniz işte onlar. Şimdi çıkıp da bana, "fazıl allaa küfretti" diyen siz misiniz? insanların canına kasteden siz değil miydiniz? Haydi oradan be! Ne yazmış bakalım fazıl say:
"Irmaklarindan saraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her muminine 2 huri verecegim diyosun, cenneti ala kerhane midir? Bilmem farkettiniz mi ama nerde yavşak adi magazinci hırsız şaklaban varsa hepsi allahçı, bu bir paradoks mu?"
"Muezzin 22 saniyede okudu aksam ezanini yahu. Prestissimmo con fuco!!! Ne acelen var? Sevgili? Raki masasi?"
Hakaret olarak sunulan şey, şiirde değil tabii ki. "nerde yavşak adi magazinci hırsız şaklaban varsa hepsi allahçı" ve müezzine gönderdiği ifadeler hakaret olarak alınıyor. Evet, hakarettir. Hitler'e "or***pu çocuğu" demek de bir hakarettir ama... Zaten, o adi hırsız şaklaban yavşak dediği adam(lar) da hemen damlamış: "Bu Fazil Say 'ın küçükken topu inşaata kaçmış.... O yuzden hep salyalı... Rabbim seni çarpmış ama emin ol ilk gördüğümde ben de çarpacam seni sen kimsin de Fazil Say ulvi degerlerle dalga geçmektesin!!!" Erol köse'den inciler... Neden en çok dinini sikiyle koruyacağını sananlar alındılar acaba Fazıl Say'a? Acaba bu erol köse denen herif kaç defa altına aldı Gülşen'i(ve nicelerini)? Şurası bariz: Bir şeyler yeşil bir çarşafın altında yapıldığı zaman kimse ses etmiyor. birileri de o çarşafı çekip aldığı zaman, çırılçıplak kalanların suratları kızarıyor sinirden.
"Fazıl say sütten çıkmış ak kaşık mı efendi?!"
Elbette değil. Müezzine yazdığı şey baştan sona gereksiz. Git başbakana giydir, magazinciye giydir. Ne işin var kendi halindeki müezzinle? Ezan sanki seni çok mu alakadar ediyor da kaç saniye olduğunu sayıyorsun? Ve neden herkesi aynı mozaiğin bir parçası olarak görmek istiyorsun? Evet, bazı şeyler var ortada, ama bu tarz hırstan bozma eleştiriler insanı haklıyken haksız yapar. Bana kalırsa, bunun karşılığı tabii ki bir dava olmamalı. Çünkü aynı şekilde o allahçılar da ağır şekilde eziyor ve yeriyorlar Fazıl say gibileri. Onlara dava açılmıyor tabii.
Çok derin mesele hacı. Sözlükte yaz yaz nereye kadar. Kısaca dediğim odur ki, fazıl say, azınlık olduğunu unutmuş. Çoğunluk olsa kimse ses edemezdi tabii dediklerine. Her yerde gayrimüslimleri rahatça yerenlerin hiçbiri hapiste değildir, dikkat! Doğru adamları(müezzin hariç) yanlış şekilde yermiş Fazıl Say. Dava açılması ise haksızlıktır bana kalırsa.
çakma solcular tarafından "eki eki madem allah var kendi kessin cezasını" şeklinde kıvrılmaya çalışılan hadise.
bilmeyenler için söyleyeyim , hukuk devletinde yaşıyoruz. herhalde god of war daki gibi olmasını bekleyenler vardı.
(bkz: lisesi)
bilgisizlikten kaynaklanan bir durum ile yaptığı alaycı yaklaşım. cevap vermeye, üzerinde saatlerce konuşmaya gerek yoktur. her ne sebeple olursa olsun başkalarının inancıyla, inansızlığıyla dalga geçmek ahlaki yönden, etik yönden hoş durmuyor.
diğer mesele ise; fazıl say ın söylediklerini hoşgörü sınırları içerisinde değerlendirenlerin nedense erol köse ve nihat doğan'a takılmalarıdır. medyadaki bazıları da böyle fırsatları kaçırmayıp, imajlarını düzeltme yarışına gireceklerdir elbet. sonuçta herkesin kendi özgür iradesi vardır. istediğini eleştirir, ancak temel hak ve hürriyetlerin ihlali doğru olmaz. biraz ağır olacak ama *
Yahu velev ki etti, sana ne be ya, sana ne..sen allah'a ait olan bir şeye inaniyorsun..yani inandigin kavramın sahibi başkası. Bi dur önce o kessin hesabı.
Her şeye gücü yeten o değil mi? Dilediğini inandirip dilediğini inandirmayan o değil mi, dilediginin kalbini mühürleyip, dilediğini mühürlemeyen o değil mi?
Belki fazıl say'a bunları söyleten de o..sen niye celalleniyorsun.
Biri benim arabama "ne boktan araba" dese o laf bana gelir önce, o arabanın güzel olduğunu düşünenlere değil.
Ayrıca, 11 nci yüzyılda yaşamış bir şairin şiirini yazmış olması yüzünden fazıl say'a hakaret edenlerin, ikidebir "sırf,şiir okudu diye hapis yattı" dedikleri birinin peşinden koşmaları ilginç.
Bir de ne demiş adam "ne kadar magazinci kolpa adam varsa tanrıcı, bu bir paradoks olabilir mi demiş.