nedense hep cevap vereni ayar vermiş olarak addediyor güzel ülkemin güzel insanı. ama olay öyle değil. yılmazcılar yılmaz'ı, fazılcılar fazıl'ı haklı bularak her iki tarafın taraftarıda kendi oyuncularına destek vererek "ayar verme" adı altında güzellikler saçıyorlar etrafa. yansız bir kişi olarak, objektif değerlendirecek olursam; yılmaz s.kip atmış ahahaha diyebilirim.
fazik say'a cok bayilmasam da sonuna kadar destekledigim yazidir. sol tarafta ne zaman 'x tarihli yilmaz ozdil yazisi/ayari' gibi bir baslik gorsem her seferinde denk seyleri yaziyorum. yilmaz ozdilin ayari maas aldigi kurumun izin verecegi kadardir. yaziklari bos populizme hizmet eden, elini dirhem tasin altina sokmadan 'soyleyeyim de benden ciksin' mantigiyla yazilmis, diger yandan uslubu ve yazin gucu olmayan yazilardir. asil mesele bu yazilari 'ooo feci giydirmis' nidalariyla okuyup gaza gelen insanlarin bu raddeye nasil geldigidir, cunku o kadar sig bir okurkitle oldugunu da dusunmuyorum. sen herkesi sustur, adam hicbir sorumluluk almayan, zoruldugunda istedigi gibi kivirabilecegi tek cumle ile kahraman olsun. insanlarin algilarini bu denli kisitlayanlarin tez zamanda keyifleri kursaklarinda kalsin. insanlar ozgurlesip dusunmeye baslasin, ve yilmaz ozdil bunlardan prim goremeyip bir an once kamu yayinciliginin geregini yerine getirip demet akalin gibi tek cumleyle laf sokma tribinden ciksin, halka dogru ve yanlisi ayirt ettirecek, insanlari bikinclendirecek, dusunmeye itecek yazilar yazsin, bir anlamda kamu bekcisi olsun. sadece o degil, butun yazarlar, cizerler. insallah o gunleri de goruruz.
bu adamın problemi aynı kızdığı adamlardaki problemdir - karşı görüşlere karşı tahammülsüzlük. herşeye cevap vermeye falan çalışıyo. kardeşim, 75 milyon adamın içinden bikaç bin yazar var ve özdil de hemen hemen seninle aynı saflarda bir adamdır. o adama"ayar" vermek artık karşı tarafa değil, kendi tarafındakilere saldırmaktır.
o diil de "tek haneli i.q." ne demektir?..adama resmen "gerizekalı" diyo yani. üstelik kendi saflarındaki bi adama bunu söylüyo. demek ki "bindiği dalı kesiyo" fazıl. acaba bu davranış ne kadar akıllıcadır, onu bi tartmak lazım.
illa bale mi yazmak lazımmış akıllı olmak için ? adolphe adam mıymış tek kafası çalışan adam, "giselle" balesi bestecisidir...diğerleri salak mıymış?...adoph adam akıllıymış da dostoyevski salak mıymış?..bir yazarin neyi nasil yazacagi kendisini niye bu kadar ilgilendiriyomus? ayrica o yazarin neyi nasil yazacagina , neyine güvenerek ve hangi hakla saldiriyomus? kendisi daha mi iyi yaziyomus?...sorular sorular.
ne demek yani, benim gibi düşüneceksiniz, aynı safta bile olsanız, kafanız benim gibi çalışmıyosa, ben size saldırırım, diyo fazıl. ben bunu okuyorum. garip.
iyi de aynı şeyi yaptığı için akp´lilere söylemediği lafı bırakmıyor, acep aynı şeyleri tersten yaptığını farketmiyor mu?.. bir şeyi farketmemek, "akıllılık" olabilir mi?
fazıl say'a bir kez daha hak verme nedeni. ''hayatımda yazdığım en ağır yazı'' diyor fazıl say; bu da çok şeyi anlatıyor aslında...
tek katılmadığım nokta, üç ay öncesine kadar yılmaz özdil'i takip ediyor olması. bunu da yufka yüreğine yoruyorum, en basitinden zamanına yazık çünkü. bunu yıllar önce farketmiş, 11 mayıs 2010'dan beri facebook'ta paylaşılanlar* harici yazılarını takip etmeyi kendi aklıma hakaret olarak gördüğümden naçizane yorumum şudur: yılmaz özdil yazılarını takip ettiğim biri değil ama kendisinin greenpeace'den bir farkı olduğunu düşünmüyorum. yani sıkıştırılmış gazın neden olacağı patlamayı önlemek için arada hava kaçırmak gibi bir işlevi var. bunu da türk halkının çok sevdiği ortaoyunu tarzında kavuklu ile pişegar gibi yaptığından arada güldürmekte de. ancak sözcü gazetesi'nin muhalefeti, nefes ya da kurtlar vadisi filmlerinin yaratacağı sahte vicdan ve akıl tatmininden başka bir işe yaramaz, derinlikten yoksundur ama yüzeyde fırtına kopardığı sanılır. ve bunu da bazıları yer ama herkes değil... celebirity ya da onun sevdiği gibi selebiriti bir muhalefet yapmakta kendileri, ne düşündürür ne insanı ilerletir, pop şarkıları gibi günü kurtarır. ama en büyük zararı da fabrikasyon ile yani doğru bilgilerin yanında verdiği yanlışları da doğruymuş gibi imal etmesi ile verir. fabrikatörlük her yerde kötü vesselam...
not: kemalizm yılmaz özdil'e indirgenemez. kemalizm'i gerçekten anlamak isteyen attila ilhan okumalıdır. yoksa atatürk büstü dikip, faşizmin ve laiklik karşıtlığının doruğuna oynayan; kemalizm'i rozet atatürkçülüğüne indirgeyen kenan evren gibileri de kemalist filan sanarlar... bu mustafa kemal atatürk'e yapılan, -en hafif tabiriyle- en büyük haksızlıktır.
mizahi not: yılmaz özdil'e uykusuz da çok güzel bir ayar vermişti, yıllar önce. bu da kayıtlar geçsin lütfen.*
fazıl'ın artık ne mutlu ki babasından da (sosyalist müzikolog ahmet say) yavaş yavaş birşeyler kapmaya başladığını gösteriyor.
memleketteki kemalist dinamik onu bir noktaya kadar taşır, daha fazlası için barutunu çoktan tüketti. gayrı bundan sonra fazıl'a doğru düzgün, bütün gücüyle bir tek bu ülkenin sol'u, sosyalistleri sahip çıkabilir.
fazıl da bunun farkına varıyor olmalı ki yılmaz özdil zihniyeti ve bu zihniyetin "fanatik"leriyle ufaktan bir hesaplaşmaya girmeye başlamış ve bunu yaparken özdil'in nasıl bir "yazarkasa" olduğunu da vurgulamak istemiş.
yer yer haklı olan ayardır.
hürriyette yapılan muhalefetin samimiyetini tartışmak gerek.
azıcık da şov kısmı ağır.
ancak;
laf ebeliği, olayları farklı noktadan yakalayışı ve trajikomik üslubu ilgi çekici olan. bu açıdan yine de takibi elden bırakmamalı.
yılmaz özdil iktidara muhalefet yapan, bunu da iyi yapan,
halkın anlayacağı dili kullanan bir yazardır.
en azından şıtandart muhalif gazete yazarları arasında halkın
en kolay anlayabileceği adamdır.
ha halka anlattığı şekilde, tayyip gibi kofti bir adamı eleştirdiği şekilde fazıl say gibi bir adamı eleştirirse yiyeceği ayarın
farkına dahi varamaz. ayrıca verilen ayara objektif bakamayan taya tarafından desteklenmesi de, yediği ayarın derecesini düşürmez.
az dikkat! az daha şu dönemlerde kime ne şekilde çatacağını bilmesi lazım. nokta.