bu ülkenin, sanata yakışır bir üslupla çalışan sanatçılara çok ihtiyacı olduğu halde "gemiyi ilk terkedenlerden" olduğunu görmek; en azından zihniyetini sevmemek için yeterlidir. lakin kendisi türkiye'yi prestijli bir şekilde temsil ettiği bir yeteneğe ve sanata sahiptir, sahip çıkılmalıdır.
umarım kendisi gibi yetenek sahibi çocukları keşfedip, ülkesinde bir sanat okulu kurarak yeniden sevgi kazanır.
fazıl say'ı sevmediğimiz için cahil yobaz olduk. milletin anlayamadığı şey şu ki adamın "alt tabaka" diye bi terim kullanması bile ondan nefret etmek için başlı başına bir sebep. kast sistemi mi var bu ülkede biz mi bilmiyoruz yoksa. ne olursa olsun arkadaş, birileri bir müzik türünde kendini buluyor onu severek dinliyor diye kimsenin o kişiye hakaret etmeye hakkı yok. istediğiniz kadar eksi verin fazıl say'ı sevmemek ne kelime kendisinden nefret ediyorum.
kimsenin kimseyi sevmek gibi bir zorunluluğu yoktur. zaten bu topluluk gibi bir çokları kendilerinden olmayan kimseyi sevmezler ama baktığınız zaman birlik bütünlük vs. ağızlarından düşmez. o yüzden çok takılmamak gerek bu türlere. tek kısatas vardır onlar için; vatan millet sevgisi. gerçi onu da doğru anlayamamıştır bir çoğu.
yani sevilmedi bu ülkede hiç bir zaman eleştirenler. fazıl say berbat piyano çalsaydı ama ülkesin de olanları umursamasaydı ya da piyano ile "ölürüm türkiyem" i çalsaydı böyle düşünenler "türkiye seninle gurur duyuyor" diye başlık açıp altında fazıl say'dan övgüyle bahsederlerdi.
- merhaba.
+ evet.
- biz, fazıl say'ı sevmiyoruz.
+ eee?
- sevmiyoruz abi. tepki işte.
+ olabilir. ben de müslüm gürses i sevmem.
- ama biz tepki olarak sevmiyoruz. reaksiyon yani.
+ o beyanat olmadan önce seviyormuydun peki?
- bilmem. tanımıyordum ki zaten.
+ yeni başladın yani istiskale.
- evet. öyle oldu.
+ siktir lannn. aptal.
ne aptal insanlarsınız abi ya. bunu + söylemiyor ben söylüyorum.
hoşlanmadığımız bir düşünceyi değil, akla mantığa uymayan , o çok beğendiği fransada birisi benzerlerini söylese piyanosunu kafasına geçirecekleri 10 larca söze imza atmış olduğu için sevmiyoruz.
diyebileceğimiz öner.. önerme falanda değil %100 gerçek , anket yaptırsalar abdullah öcalan dan sonra en çok nefret edilenler listesinde 2 ye rahatça oturur.
aslında fazıl say bizi sevmediği için biz de onu sevmiyoruz. onun sevmeme özgürlüğü olduğu kadar bizim de onu sevmeme hakkımız yok mu? biz onu sevmediğimizde yobaz, cahil, eğitimsiz ve bir yerlerine piyano telleri batan diye hakarete uğruyoruz. tabi farkı farketmek için zeki ve akıllı olmak lazım. fazıl say bizi sevmiyor ve bu bir faşist yaklaşımdır dediğimde karşı çıkanların tek sunduğu argüman hakaret etmek. bir açıklama gereği duymadan, sebepler göstermeden karşıdakileri genelleyen fazıl say'ı ve onu savunanları faşist diye nitelememin sebebini anlasınlar da kim eğitimli anlayabilecek zeka varsa anlasınlar. faşistler genelleme yapar, düşman oldukları kişilerin adları mühim değildir ve hiç ayırım yapmadan hepsini cahil, eğitimsiz diye sınıflandırmakta hata görmezler. o insanları tanımaya, anlamaya yani empati yapmaya gerek duymazlar. işin garibi ülkemin faşistlerinin kendilerini solcu zannetmesi. sol'un bireysel düşünceye değer veren tavrı ile faşistlerin genelleme yapmaları nasıl aynı cepte taşınır?
öncelikle fazıl say bizi neden sevmiyor ona bakalım. çünkü biz ona göre fikirsiz, eğitimsiz, yobaz, gerici, şucu bucuyuz. fazıl say bizden kaç kişiyi tanıyor? tanımadan hakkımızda nasıl kanaat sahibi oluyor? bizi tanımadan bizlerden nefret etmesinin sebebi ne? birileri faşizm tanımını okuyup ondan sonra yazdıklarımı eleştirsin.
birine tanımadan etiket takan, fişleyen her insan faşisttir. birini sırf olduğu şey yüzünden sevmiyorsanız faşizmdir. ama biri sizi sevmiyor diye sevmemek etki tepki meselesidir. her konuşmasında nefretini kusan insanlar bizden nefretlerini bildirirken, biz sevmeye devam mı edeceğiz?
birini dindar olduğu için
dinsiz olduğu için,
türk olduğu için,
kürt olduğu için,
zengin olduğu için,
fakir olduğu için,
siyah derili olduğu için,
sarı derili olduğu için,
kadın olduğu için,
erkek olduğu için,
sigara içtiği için,
sigara içmediği için,
zeki olduğu için,
aptal olduğu için ve başka şeyler olduğu veya olmadığı için sevmiyorsanız bunların hepsi faşizmdir. çünkü sadece oldukları şey için yaftalayıp önyargı ile yaklaşıyorsunuz demektir.
birini sevmemek için ondan bir hareket gelmesi ve bu hareketin beğenilmemesi gerekir. yani hukukun temel prensibi bir insan yalnızca kendine zarar veren hareketlerden şikayetçi olabilir. bizlerin fazıl say'a ne gibi bir zararı var? koca bir hiç. oysa o bizi beğenmiyor ve dışlıyorsa her faşistten olduğu gibi ondan da haz etmem.
fazıl say ın reklamında rol aldıgı bir sanat festivali varmış, keşke daha matah bir figüranla yola çıksaydı bu genç müzisyenler festivali, zira millet olarak kendisinden hoşlanmıyoruz, kendisini say mıyoruz sev miyoruz.
faşizmden bi haber cahillerin, yobazların faşistlikle suçladığı kişi.
allah akıl fikir versin. demek birilerini eleştirmek ve birşeyleri beğenmemek faşistlikmiş.
sonunda bunlarıda gördük.
güzel bir söz vardır. ne gelirse cahillikten ve eğitimsizlikten gelir diye.
evet bu epeyce doğru imiş. eğitim şart diyoruz ve fazıl say'ı sevmeyenlere batan piyona telleri ile başbaşa bırakıyoruz.
"son zamanlarda ülkesinde hoşuna gitmeyen olayları yüksek sesle söyleyebilen bir sanatçı. nasıl böyle birini sevmezsiniz" diyor birileri...
hoşuna gitmeyen olaylar, başka insanların yaşam tarzını beğenmemekse bu bir faşizmdir. kendi gibi olmayanı sevmeyen, onlara tahammül edemeyen bir insanı tüm dünya anket yapsa çoğunluk sevmez. çünkü antidemokratiktir. kendinize yapılmasını istemediğinizi başkasına yapamazsınız. yani başkası üzerinde hak iddia edemezsiniz. hoşuna gitmeyen olaylar ne? ülkeyi dindar bir partinin yönetmesi mi? bu laiklik değil, ideolojik laiklik. yani laikliği faşizm için evirip çevirerek başka anlamda kullanmak.
o değilde, idil biret konser verdiğinde millet namaz kılıyordu protesto amaçlı diye alternatif bir yorum getirilebilecek bir durumdur. bilmiyorum burdan ne çıkarsak?
"önce yazmayı öğren de sonra fazıl say hakkında yorum yap ulan!" diyesim geliyor be. he ayrıca "ulan ülkesini senden benden çok daha fazla seven bir adama, ayrıca da ülkesine ihanet eden bir adam bile olsa - ki yok öyle bir şey - ülkesini dünyada en iyi temsil eden sanatçıların başında gelen bir adama, bir virtüöze ne hakla böyle konuşuyorsun!" diyesim de geliyor sözlük. türkiye karanlık çağdan geçiyor demenin neresi hakaret? eğer böyle düşünüyorsa bu bir hakaret değil bir fikirdir. bu nedenle yurt dışında kalıyorsa da bu bir ayıp değil bir tercih meselesidir. bir de bir şey gördüm demin. sokakta 10 kişiyi durduracakmışız ve 9u fazıl say'ı tanımayacakmış. eğer öyle bir ülkeyse burası söyleyin de ben de çekip gideyim. "sokaktaki adam"ı da kendiniz kadar cahil cühela sanmayın. varsayalım bir kişi bile tanımıyor türkiye'de fazıl say'ı.. yurt dışındaki ünü en önemli sanatçılarından biri yapmaya yeter kendisini. unutmadaan gelelim diğer bir teşhise.. neymiş efendim halk adına bir kuruşluk desteği yokmuş. ulan kimi gördün sen 10 milyona konser veren bu düzeyde bir piyanist. hele anadoluya gidince yaptığı konserlerin bilet fiyatlarından haberin yok sanırım. bir sanatçının, gerçek bir sanatçının yapabileceği daha güzel bir destek var mı? serdar ortaç'a , hakan peker'e falan benzemez bu adam. müzikle cevap verir ama anlamazsın. oratoryolarından da anlaşılır ülkesine , müziğe ne kadar değer verdiği. ama önce senin harıl harıl cevabını araman gereken bir soru var arkadaşım: "fazıl say kimdir?"
gerçek bir aydın ise eger, istanbul a çökerim diyen zihniyet hakkında hiç bir açıklamasını duydunuz mu, ergenekon silahlı terör örgütünün davasında sanıklar ile birlikte oturan chp hakkında bir tek kelime kınayıcı cümlesini duydunuz mu, hayır duyamassınız o kendince cuntaya karşı hiç bir konuda açıklama yapmaz, türk milletine ait degerleri savunmadıgı için kendisini sevmiyoruz.