"gerçekleşen aşk düşleneni doldurmaz. hep dışarıda kalır. yarası gölgesinden çıkar. aşk biraz da bu yüzden ölümle eşanlamlıdır. mutlulukla biten aşka aşk denmez. ona sevişme denir."
"Ne korkuyorsun uyanıp geceleri
ölüm yaşayacağını yok edebilir, yaşadığını değil" dizeleriyle beni benden alan şair. bizi şiirleriyle huzura kavuşturdu, gittiği yerde huzur içinde olsun.
...Rüzgar istiyorum ben ruhumun güllerine
Ki bir anda yaşasın iç içe rüyalarım.
Rüzgar istiyorum ben ruhumun güllerine
Ki dökülsün, dağılsın, yok olsun hülyalarım...
yüzyıla yakın bir ömrü olan şairin, şiir anlayışını bir tek evrede incelemek olanak dışıdır. ben duygusuyla yola çıkan Dağlarca, düşüncede evrensele ulaşabilmiştir. ilk şiirlerinde kapalı söylemi yeğlemiş, daha sonraları ulusalcılığı öne çıkarmıştır.
evren ve ötesini konu aldığı şiirlerinde evreni ve dünyayı anlamlandırmaya çalışır. bu konuyu işlediği şiirler pek güzeldir.
Dua, felsefenin avuçlarımızdan başladığını gösterir. Böylece, felsefe, nereye varırsak varalım, o sıcaklığıyla bizimdir. Son insan bile, ölürken, özel ızdırabıyla, özel hayatıyla yeni bir felsefe yaratacaktır. Her filozofun fesefesi ölmez. Mısır Elham'larındaki gibi (altın gümüş) yeni nesillere kalır.
Felsefe, sanki değişik içeriklerden yapılmış (altından, sudan[?]...).
Sonra, felsefede en cahil insan için bile duyulan bir olma vardır. Fani, gelip geçen hayatımız sanki onda gülümser. "Gülümser" sözcüğünü kullanırken "beşeri" anlamını içine katıyorum.
"Sans sentiment, pas de vie." ["Duygu olmadan, yaşam yoktur"]
Yugoslavyanın en büyük edebiyat ödülünün bir Türk şairine verileceği açıklandığında herkes sevin içindeydi. Fazıl HÜsnü Dağlarca'ya 24-27 Ağustos'ta düzenlenen Struga Şiir Festivallerinde törenle "Altın Çelenk" verildi. Öte yandan Daülarca'nın şiirleri Türk asıllı Yugoslav şairi iskender Muzbeg'in çevirisiyle Sırp-Hırvat dilinde yayımlandı ve Dağlarca bu dile çevrilen ilk Türk şairi oldu.
karacaahmet mezarlığı' ndaki kabrinde mezar taşı bulunmayan hatta adının yazılı olduğu bir levha olmayan şairimiz. belediyenin, bakanlığın gerçek sanatçılarla nasıl ilgilendiğinin örneği.