her zaman demişimdir kendi sesin içinde yankılanıyorsa, içine yalnızlık temeli atıp piç etmişlerdir kalbini, her acıktıklarında önündeki bir parça mutluluğu çalan insanlar...
eh işte, bende bu yüzden kendimi sokaklara vurdum, kendimi gül desenli seccadelerin üretimine adadım arkadaşlar. arada sokaklara çıkıyor, esnaf abilerin önünde semazen gibi dönüyor adeta bir balet gibi dans edip onları güldürüyorum. yani benim güldürmek, iyilik, ahlaktan başka bir numaram yok. ha bir de karizmatik, yakışıklı, uzun boylu, kaslı(adonis), dindarım ayıptır söylemesi.
bugün çektiğim sevgi açlığını 1+1 hoparlörüm ile giderdim. yani nasıl diyeyim üstlerine yastık kılıfı geçirip adeta bir çift memeymiş gibi başımı koydum. öylece dinledim, bilgisayardan da açtım işte öyle bir şey parçasını erol evgin'den. yatalak valideciğim artık sevmiyor beni. eskiden kaç yaşında olsam da göğsüne yatırır şarkı söylerdi, bana masal anlatırdı ki hep. artık anlatmıyor, sevmiyor beni hiç. deniz kenarına gitmek istiyorum ama yatalak valideciğim kızıyor hep. taş sektirmek istiyorum ben. bir kayaya oturup düşünmek... ama izin vermiyor işte. döverler seni, kırarlar kolunu kanadını orda kötü, pis çocuklar var diyor. beni sevmese de dinliyorum ama onu.
hülasa, bugün yine tek dostum pideci rahmet abinin yanına uğradım. azcık eğlendik, el ele tutuştuk ak icraatlerden bahsettik. kaslı vücudunu izledim biraz da. vay be eski toprak dipdiri vücut, kaslı erkek diye düşündüm. talibi çok olurdu bence. çok da fena hee. az tayyip erdoğan değil hani. bilmem artık pidelere ne karıştırıyor kıymaya benzetemedim ben bir de. tadı değişik geldi. bilmiyorum günahı boynuna arkada yatak vardı zaten bir şeyler yapmış olabilir, neyse bizi ilgilendirmez.
arada arkaya geçti feyse bakayım diye o ara bende tesbih çekiyorum, televizyona falan bakıyorum. bi kadın programı denk geldi. 4 çocuklu bir erkek karısı terketmiş falan anlatıyor ağlıyor. hemen bağlandım telefona kardeş o son çocuğu yapmayacaktın dedim. 3 ideal sayıdır bence. hem yüce başbakanımız öyle diyor arkadaşlar. sümme haşa dikkat edelim evliya gibi insan diyor bunu çünkü.
neyse o işi hallettim oturdum, azizallahşefa senden yarabbi dedim ve la ilahe illallahahaha yapma lan rahmeet abi. adam geldi gıdıklamaya başladı feci. ben çok huylanırım belimden felan.
neyse o ara rahmet abinin eskiden un fabrikasında beraber çalıştığı ak partili bir arkadaşı geldi çocuklarıyla. büyük çocuk konuşabilecek vaziyette ama salağa benziyor biraz. böyle saçları sıfır, masraf olmasın diye babasının saçlarını traş ettiği kürt çocuklarına benziyor. bir de ufak kardeşi var, o sevimliydi. hemen kucağıma aldım ve dualar ezberletmeye başladım.
birkaç dakika sonra babası geldi. abi buyur bi çay iç heğri, yorulmuşundur bence dedim ve hemen tezgaha geçip çay ikram ettim. o arada ufak bebiş babasının alışveriş poşetlerini karıştırmış ve primalarını çıkarıp paketinden saçmış etrafa. babası kızdı da elleşme heğri babası, oynasın çocuk ben toplarım dedim.
sıcacık tebessümler eşliğinde çaylarımızı yudumlarken kapıdan dilenci tipli bir adam girdi. bu muhitin dilencisi değildi sanırım. çünkü fasfakirdi. buranın dilencileri bile daha özenli giyiniyor arkadaşlar. ben eskilerimi falan veriyorum. hatemoğlu boru değil yani. yıllar geçse de giyilir, neyse.
kucağında da bir çocuk. ya hadi hadi allah versin, siktir git ya hep de bizim dükkana geliyorlar dedim. tam tekmeleyip kafasını kaldırımlarda patlatacaktım ki rahmet abi engelledi. olmaz, kapımıza geleni geri çeviremeyiz habibi dedi ve bana büyük bir hayat dersi verdi.
+allah rızası için 1-2 lira verin, çocuğum sersefil oldu musaf çarpsın ki. ne olur allah rızası için bez alacağım bebişime. kaç gündür altına pisliyor dedi. rahmet abi ise; bizim muhitin dilencisi değilsin ama buyur diye para uzatıyordu ki, o esnada az evvel dükkandaki ak partili abinin ufak daha tam yürüyemeyen çocuğu şaha kalkıp sonradan açılan arap atı edasında az evvel paketini yırttığı bezlerden koştura koştura götürdü ve buyur teyzeciğim dedi sanki.
ufacık bebek, herkes şoke vaziyette kaldı. tırnaklı karadeniz pideleri bile tırnaklarını kapatıp normal pide haline geldi allah canımı alsın ki. hüngür hüngür ağlamaya başladık. masaya çöktüm ve çocuğun babasıyla el ele tutuşup hüngür hüngür ağladık birbirimize sıcak tebessümler atarak...
bebeği kucağıma aldım ve yüce allah'ın bir mucizesi bu, ey yeri göğü yaratan allah'ım, ey şarjları tek dişe indiren yüce mevla, ey ölü linkleri dirilten allah'ım diye haykırarak ağladım...
işte dürüstlük, ak partili olmanın bilinci bu arkadaşlar. daha çekirdekten bu şekilde yetişiyor, ilerde mevkii makam sahibi olduklarında herkese iyilik ediyorlar, ediyoruz.
bu sene de oylar ak partiye. yüce allah tayyip erdoğan gibi nesiller yetişmesine mahal versin inşallah. şükürler olsun ki böyle bir insanın izindeyim.
ihtimal o ki fazla bezi olan gürbüz bebektir. zaten ak parti'li olanlarda son dönem bir bereket, bir bolluk ve devletin öz sermayesinde aynı oranda bir fakirlik, garibanlık...
az sonra ;
pideci rahmet abi ile hbbia arka taraftaki yatakta halvet halinde nasıl görüntülendi.
bu muhabbet oraya doğru gidiyor.
Eskiden RTE'ye meğilliydi, onun ne kadar seksi, vurucu olduğundan ve onun altına yatmak istediğinden falan bahsederdi, şimdi de bu rahmet abi fantazyası çıktı başımıza.
