fazıl say'ın utancını dikkate almadan sarf edilen söz öbeği.
Hadi orhan pamuk'u sevmiyorsunuz anladık. Fazıl say yılda 100 konser, yazı ile yüz konser veren; Mozart'ın türk marşı'nı hemen her fırsatta çalan; yeni tür caz senfonileri üretebilen; istiklal marşı'nı bir çok konserde doğaçlama yeniden çalan ender bir türk. Neymiş azınlıkta kaldık gidiyoruz diye utanıyorlarmış.
O insanın 100'de biri kadar üretemedim diye utansanıza. Sadece bayrak, cami, ezan, türk içeren cümle kurmayı beceremedim diye utansanıza; istiklal marş'ını sürekli yanlış okuyorum diye utansanıza.
ülke kaynaklarını 3-30 paraya peşkeş çekenlerden ötürü onlardan utanmayan kişilerin, düştüğü çelişkidir.
fazıl say, düşündüğü şeyi en yüksek perdeden söyleyerek, hata etmiştir. söyledikleri kendisini aydın diye adlandıran birine yakışmadı. evet düşüncelerinde haklı yön çoktur ancak, aydın kişi mücadele eder, yol gösterir. kaçmaz.
"tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, bu millet istedikten sonra tabi gidecek yahu!" diyenden utanmayan, apo için "sayın", terörün katlettiği halkımız ve askerlerimiz için "kelle" ifadesine "dil sürçmesi" yakıştırması yapıp, utanmayanların, "türküm" diyemeyen birinden utanmayanların düştüğü bu çelişki hepimiz için utanılacak bir şeydir. lafının ucunun nereye gittiğinden bihaber, durmadan takiye yapan, her icraatı ya abd'ye ya da ab'ye soran birinden utanmıyorsa millet, ben bu utanmayanlardan utanıyorum.
sanatıyla sınırlar ötesine çoktan geçmiş büyük bir sanatçının sınırları artık bünyesiyle bile olsa tamamen geçmesini kimin nefreti yargılayabilir ey yaşam özürlü bünye? diyerek tamamen tarafsız olarak karşılık verebileceğim mahlukat-ı anadolu'nun kafasında ihanetin öfkesini sembolize eden infaz cümlesi. güneşi notalara dökebilen bu insanı vurun en insanca belki de en bizden yerinden de rahat edin. daracık beyinlerinize sığmayan bu insanı yaşadığınız bu mükemmel coğrafyaya nasıl sığdırabilecektiniz ki.
ya sev, ya terket dediler, ulkenin agzına sıctılar, yabancı diye papazları, gazetecileri ve bircok masum insanı katlettiler, turkiye'ye ilk defa cumhuriyet rejiminden kopma korkusunu saldılar... sanırım o da bu gibi karmasaların yasandıgı, belki sanata baglı olarak tiyatroların yıkıldıgı bir ulkede yasamak istemedi. iyi mi yaptı, hayır... bir yere gitmeyip ulkemizin degerlerinden biri olarak kalmalıydı...
bir tercih meselesidir. kimseye ''illa türkiye' de kalacaksın'' diye bir dayatma yapılamaz. herkes seçimlerinde özgürdür. gelecekte bunun bedelini ödeyecek olsa da.
fazıl say'ın bir müzisyen olduğunu "giderim" konulu demecinden sonra öğrenmiş, ülkenin adım adım manda bir islam ülkesine dönüştürüldüğünü görüp de kendi yoz düşüncelerine uygun olduğu için bu durumdan hoşnut olan kimselerin yaptıklarını söyledikleri eylem.
ne zaman "helâl olsun ne güzel çalıyor" dediniz ki şimdi "yürü git lan" diyorsunuz?
adam bir şey düşünmüş ve bir karar almış, ağızlarından salyalar çıkararak hakâretlere varan sataşmaların mantığı adamın ileri görüşlü sizinse kör olmanız olmasın sakın?
doğru ya...hepiniz ananızın karnından piyanist çıktınız, hepiniz isteseniz onbinlere konser verecek kapasitedesiniz, hepiniz fazıl say'ların bol olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz, giderse gitsin...hem sanatçı ihraç etmiş oluruz batıya, fenâ mı.
fazıl say'dan değil başınızdaki şeyhlerden, örümcek kafalı insanlardan utanın ey o adamdan utanan yurdum insanı, ulan hükümet dağdaki g.tlere sahip çıkar, bunun için anayasanın 221. maddesini düzenlemeye koyar bile, siz gerçekleri gören, hayatıyla ilgili karar veren adama kızarsınız, o i.nelere değil böyle adamlara sahip çıkılacak ki adam terketmeyecek!" denilesidir.
bir çelişki, bir nevi utancın ta kendisi olan eylem. "ne zaman gurur duydunuz ki şimdi kendinizde utanma hakkını buluyorsunuz?" denilesi davranış.
eğer önceden hiçbir bestesini dinlememiş, sanatına destek olmamış, hiçbir konserini görmemiş iseniz lütfen bu faşizan kokulu samimiyetsiz "utanç" ayaklarını bırakınız.
yok eğer "ben çok destek çıktım; ama o değer bilmedi. kalktı, çekti ve gitti.." diyebiliyorsanız sizi eleştirmek zaten kimselerin haddine değil.
tanım: fazıl say beyefendinin ülkesini hakir görmesinden ötürü, göbeğini kaşıyan ayıların yani bizim duyduğumuz tiksinti.
efendim, biz ne verdik ki fazıldan ne istiyoruz? fazıl bize dünyaları verdi, okul yaptırdı çocukları okuttu, aşevi yaptırdı fakirleri doyurdu, hem de türkiye devletinin zerre lokmasını yemeden değil mi ? burda büyümedi yetişmedi kendileri, o yüzden biz ondan azıcık vatanseverlik bekleyerek yüzsüzlük yapmış oluyoruz. fevkaladenin fevki evet.
sen ne yaptın ey fy? (yazar burda kendisine sesleniyor) sen zavallı memur çocuğu, 15 sene devlet okullarında okuyup 3 kuruş için hırpalanmadın mı? saatlerce karne çıkartmak için emekli sandığı kuyruklarında beklemedin mi? kız başına evde oturup zengin koca bekleyeceğine geberene kadar çalışıp kazanmadın mı o okulları? yoo.. bunların hiçbir anlamı yok bu ülkede tabi ki.
halbuki vatandaşın kıymeti san'attır. bizi dünyalara tanıttı o , bizim anlamadığımız dilde eserleriyle. ama bize tanıtmaya luzüm görmedi kendisini.
sen ne anlarsın ki sanattan he yazar.. hayatında yakından gördüğün tek müzik aleti gitar senin !! zavallısın sen !! fırsatını bulduğun halde amerikaya gitmediğin için, burda yaşamını sürdürdüğün için zavallısın!! ekmeğini yediğin yere kendini borçlu hissettiğin için zavallısın !! fazıl sayın serçe parmağı olup bir piyano tuşuna değemediğin için zavallısın !!