Birtakım çapulcular tarafından eleştirilen faşist hollanda karşısında dik duruş sergilemiş bakan.
Hollanda'daki vatandaşlarımız bu faşistliğe karşı çıktıkça türkiye'deki avrupa şakşakçısı yalakalardan acı sesler işitiyoruz.
Bir kere de omurgalı bir duruş sergileyin. Bir kere de şu ülkenin karşısında değil yanında yer alın. Bir kere de ideolojilerinizi bir kenara bırakıp ülke çıkarlarını düşünün.
Siz istediğiniz kadar salyalarınızı akıtın. Fatma betül sayan kaya kafire karşı dik duruşuyla nene hatunun torunlarına yakışır şekilde davranmıştır.
Ayrıca Kadının bilgi düzeyini eleştirmeden önce açın bir kadının eğitim hayatına akademik başarılarına bakın. Yarım yamalak ingilizceyle konuşmuş-muş. Kadının ingilizcesi senin türkçenden daha düzgündür. Anlatabiliyor muyum?
Havaalanında yaptığı toplantıda bir tane bile soru almadan toplantıyı terk etmiş, muhtemelen gelecek sorulardan çekinip almadı, üstleri de ona tembihlemiştir sakın soru falan alma diye.
öyle ya da böyle arkasında durmamız gereken bir duruş sergilemiştir, sev ya da sevme. sonuçta ülkenin bakanını ülkesine almayan bir devlet var, sikerler öyle devleti, benim ağzımı bozmayın amk.
Erdoğan tarafından mağduriyet yaratması için Hollanda'ya yollanan kadın bakan.
1- kadın
2- akpli
3- türbanlı
4- mağdur
Görüldüğü gibi Erdoğan'ın evet kampanyası için gereken tüm şartlar mevcut.
Bakanlarımıza konuşma izni verilmemesi onların şerefsizliği ama diplomatik kriz üstüne bilerek betül Sayan'ı rotterdam'a göndermek bile bile lades demektir.
diplomatik dokunulmazlığın yalnızca kordiplomatik ve resmi konuklar için geçerli olduğunu bilemeyecek kadar diplomasiden habersiz saray piyonu. hesaba itiraz ettiği için pavyondan tekme, tokat atılan ayyaşlar gibi sınır dışı edilmişliği de cabası.
dışişleri bakanı'nın alınmadığı ülkeye kaçak yollardan girerek mağduriyet yaratarak referandumda evet oylarını yükseltmeye çalıştı ve bir nebze başarılı da oldu. sonraki duran belçika. sonra lüksemburg. referanduma kadar böyle böyle 150-200 ülke dolaşır. yalnız rusya'ya dikkât etmesi gerek; uyarmadan geçmeyelim. ikinci bir kriz yaratırsa hollanda'ya gönderen kişiden paparayı yer.
yanındaki heyet kendisinden de beter. yazık la kimin bakanıysa.
eğitim öğretim hayatı akademik süreci yaşından büyük ve parlak olan her an vicdanını dinleyip resti çekip aldığı eğitimlerin verdiği iç güçle felsefesine uygun şekilde doğru olanı yapmasını beklediğim değerli kadın bakanımız.
eğitim sicilinde yer aldığı sırayla;
bilkent elektrik elektronik mühendisliği bölümünden birine,
ve
cerrahpaşa tıp fakültesi bölümünden birine,
ve
new york üniversitesinde master yapan birine sorsak eğitim öğretim sürecini.
minimal düzeyde bilgi alsak.
bütün bu yılları 36 yıla sığdıran, üstüne siyasi süreci ekleyen bu saygıdeğer hanımefendiye fahri doktora verilmesi gerektiğini düşüneceklerdir, okul idarelerine ve devlet büyüklerine ileteceklerdir.
bu okullar bu bölümler bu eğitim öğretim geçmişi kolay değil. cv'ye yazılan 2 satır değil sadece. yaşayanlar anlatabilir ömründen nasıl ömür gittiğini.
diplomaları hakkıyla aldığını okudum. hem de şeref derecesi listesinde yer almak her babayiğidin harcı değil.
bu özgeçmişle bu akademik kariyerle bildiğin bilim insanı.
okuyan araştıran düşünen.
danışman olmaya aday son derece kalifiye nitelik.
bu kalitede kalifiye isimler varken saygıdeğer cumhurbaşkanımızın danışmanlarına bir bakalım hatırlayalım.
saygıdeğer bakanım fatma betül hanımefendi bu kariyerle kendine git hollandaya diyen zihniyete
-bu şartlar altında bu zamanlamayla bürokratik inatlaşmaya girilip, benim ülkemin -halkımın' milletimin onurunu zedeleyecek siyasi reaksiyonlara sebep olma lüksüm yok. bu kararı tekrar gözden geçirip ülkemin halkımın milletimin onurunu koruyacak girişimlerde bulunalım. siyasi sorumluluğum bunu gerektirir diye düşünebilmiş olmalı mutlaka.
hatta benim aldığım eğitimlerin gereği öğretildiklerim gereği akademik geçmişime, yapılandırılışıma bu davranışlar aykırı benim gibi bir insana bu yakışmıyor diye de içinden geçirmiş olmalı.
yıllarca dirsek çürüttüm geldiğim şu noktada diploması olmayanların oyuncağı oldum hem kendi onurumu hem ülkemin onurunu zedeleyecek işlerin ortasında kurban edilmeme direnemiyorum diye sitem etmiş olmalı içinden.
muhtemelen düşüncesini ifade etmeye korktu.
zira içine itildiği ve milli onuru içine çektiği siyasi bataklığın başka açıklaması olamaz.
sonra
buralarda bu bahsi geçen yerlerde okuyabilmek için çok şart olmasa da (!) idare edecek kadar gerekli olan ingilizce dil bilgisini kullanıyor olabildiğini farzedersek;
muhtemelen hollandalı polisler ingilizce bilmediği için iletişime girememiştir.
belki o an ki korkusundan gerginliğinden tüm bu okulları okuyup bitirebileceği kadar idareten öğrendiği ingilizceyi kullanmayı düşünemedi ya da ingilizce konuşmayı reddetti. yukarıdan gelen emirle.
benim için o; ümidimi yaşatan akademik geçmişi güçlü bilim insanı.
meksikalı gibi ismi soyismi olan kişi.
iki ismi olan kadınlar evlenince kendi soyadlarını da kullanmaya devam ettiklerinde böyle komik bir duruma neden oluyor.
akademik kariyer yapmıyorsanız, önceden ürettiğiniz eserleriniz yoksa çok da gerekli değil bence kızlık soyadınızı kullanmaya devam etmeniz. tercih meselesi tabi ama yine de bence gerek yok.
Bu aile ve sosyal politikalar bakanları hep bir arıza oluyor sebepsizce. Kimisi konuyla hiç alakası olmamasına rağmen dünya kadın tenis şampiyonasında konuşma yapar daha sonra haklı olarak ıslıklanınca mağdur edebiyatı yapar, kimisi sübyancı ve tecavüzcü vakıfları savunur sonra tepki görünce gene mağdur edebiyatı yapar, bu fatma bakanımız da kanunsuz şekilde elalemin topraklarına kaçak yoldan giriş yapar ve haklı olarak girişi engellenince bu sefer cb li mağdur edebiyatı yapar.....
Ayyhh yeter gına geldi artık böyle vasıfsız insanların bu ülkenin yönetiminde hak sahibi olmaları.
açıkçası bir bakanın zorla başka bir ülke topraklarına kaçak girmesi, tutuklanması, sınır dışı edilmesi bırakın cumhuriyet tarihini osmanlı tarihine bile sığmayacak rezalettir! bu devlete bunu da yaşattığı için istifa etmesi lazım ama nerdeeee?!