birilerinin artık çıkıp ta "kral çıplak" demesi gereken kişi.
nankörlük değil bu. herşeyin olduğu gibi gitmenin de zamanı vardır ve o zaman geldi de geçiyor bile. git tazelen, ara ver, tedavi ol ne yapacaksan yap ama her milli maç sonu basın toplantılarındaki afra tafralarından, büyük laflar yumurtlama gayretlerinden bıktık. çok meraklıysan böyle vecizeler döktürmeye git filozof ol.
basın tarafından yaratılan imajı artık üzerinde eğreti duruyor. başarısız oldukça gerçek yüzü ortaya çıkıyor, çirkinleşiyor.
16 ekim 2007 tarihli basın toplantısında ailesi ile ilgili söylediklerine üslubundan iğrenmemle beraber içerik olarak hak verdiğim başarısız milli takımlar başsorumlusu. sonuçta konuşan bir babadır.
dünkü maglubiyetten sonra yaptigi basin toplantisinda, "yunan maclari zaten her zaman önemlidir ama o her zamanki öneminin üzerine bir baska önem daha eklenmistir simdi" diyerek arkasindan "mutlaka kazanmak zorundayiz" laflari eklemis ve bize hic yabanci olmayan bir taktikle yunanistan macina sadece takimi degil ülkeyi de dahil ederek hazirlayacagini göstermistir. ayni taktigi isvicre rövans macindan önce de uygulamisti. ama saniyorum (ve ümit ediyorum) ayni aptalligi bir defa daha yapip, bu adamin taktigine alet olmayiz.
Yaşadığı ve yaşattırdığı başarılar ortada olan ama doymaz egosu yüzünden tüm ülkeye acı cektiren türkiye'nin sayılı teknik adamlarından. Elindeki kadroyu hep bozma çabasından malesef vazgeçmemiştir. Bu adamlar 2 ayda bir maç yapıyor olsa bile bir takımın ilk 11 i üç aşağı beş yukarı belli olmalıdır. Aksi taktirde uyum sorunu hep yaşanır. Her maçta 4-5 oyuncu değişiyor bu da istikrarlı adım atmamızı engelliyor.
Hatırlarsanız grup maçları başladığında fırtına gibiydik. 4 maçımızı üst üste kazanarak tüm gruplar içindeki en iyi takımlardan biriydik. 2 maç daha kazanırsak bu işi garantileriz diye konuşurken, norveç maçında alınan beraberlik ve ardından bosna herseğe verilen 3 puan tablodaki herkesin konumunu değiştirdi. Bir anda norveç ve bosna herseği umutlandırdık. Bu 4 maçta alınan başarılarda şüphesiz tüm oyuncular gibi fatih terim'in de büyük katkısı söz konusu ama her şey yolunda giderken aniden alınan kötü sonuçlar yine fatih hocanın olayı.
Her şey yolunda giderken yitirilen puanların tüm sorumlusu tabiki fatih terim değil ama kuşkusuz çoğu suç ondadır. Bununda nedeni fatih beyîn egosunun bir türlü tatmin olmamasıdır. 4 tane attığımız beğenmediğimiz yunanistan sadece 3 puan kaybetti o da bize karşı. Adamlar ne kadar kontrollü ve sağlam oynuyolarlar. Her zaman diyorum biz yunanistan milli takımından kat ve kat daha iyiyiz. Ama yaşadığımız kişisel psikolojik durumlar yuzunden takımımızı yaktık. Şu grupta bize rakip olabilecek 1 tane daha takım yok yeterki takımın başındaki kişi biraz daha takımı düşünsün. Bakın bundan sonra görün 3 maçıda kazanıp gideceğiz çünkü fatih hoca şimdi kendini değil takımı düşünüyor. Umarım çarşamba akşamı 3 puan ile dönmüş oluruz..
1- Mutlak galibiyet parolasi ile cikilan maca, 5-4-1 dizilimi ile baslanir mi?
2- Takimin kalesi, ciktigi son 4 resmi macta da hatali goller yiyen Hakan Arikan'a emanet edilir mi?
3- Takimlarinda son 5 haftada oynadiklari sureyi toplayinca anca 90'a ulasabildigimiz Emre ve Tuncay'in yanisira, milli tecrubesi olmayan Selcuk konarak orta saha olusturulur mu?( Bu arada bir dipnot, Tuncay sag acik oynuyor.)
4- Umit Karan gibi son haftalarin formda golcusu kenarda oturtulur mu? Hadi onu gecelim, nerede Yildiray, nerede Nihat, nerede Fatih Tekke?
Iste Fatih Terim'e olan inancimin her gecen gun azalmasina sebep olan olaylar dizisine, Moldova maci sonunda eklenenler.
kimin eline verseler en kötü final oynayacak takımı şampiyon yaptığı için efsaneleşen teknik direktör. kendisinin güvenç kurtar ya da hikmet karaman'dan daha fazla bir taktiksel bilgiye sahip olduğunu düşünmemekteyim. en önemli özelliği gerçek bir galatasaray'lı oluşu ve dönemin fenerbahçe yöneticisi selim soydan'ın deyişiyle başkalarının dinini değiştireceği paraya rağmen fenerbahçe'ye gitmemesidir.
basın toplantısında gözlüğünü ısırarak karizma yapmaya çalışan, malta ile berabere kaldığımız için eleştirildiğinde, "ben ders almam, veririm" diyen, bu maçtan sonra ne diyeceğini hiç merak etmediğim [zira hep aynı şeyleri söylüyor] a milli takım teknik direktörüdür.
avrupa'da yedeğin yedeği olan tuncay ve emre'den vazgeçmeyip ibrahim üzülmez gibi birisine sol kanadı emanet eden, hıncal uluç'un kankası.
şenol güneş'in ne suçu vardı? ya da ersun yanal'ın?
-efendim simdi onumuzde bir yunanistan maci var.
-dogrudur
-onunla ilgili neler dusunuyorsunuz? ali sami yen'de yunanistan'i agirliyacagiz.
-ali sami yen'de pek cok zaferlerim var....
zaten cumlenin devaminin pekte onemi yoktur. fatih terim bize kendini tanitmaktan bikmamistir bi turlu.
tanim: dunyadaki en yuksek egoya sahip insan evladi.
13 Ekim 2007 Moldova Türkiye maçı sonrası
''Yunanistan'ı inşallah kendi evimizde yeneceez'' diyen
''hadi bakalım'' şeklinde annemin karşılık verdiği
milli takım teknik direktörü.
Şu anda tek amacı milli takımı yenilemek olan türkiye'nin en başarılı teknik direktörümüzdür. Bu değişim esnasında zaman zaman kayıplarımız, kötü futbol olacak ve hatta elendiğimiz anlar olacaktır. Önemli olan desteğimizi çekmemek, sabırlı olmak ve gerekli krediyi tanımamızdır. *
Edit: Bu entry eksilenmiş. Neden başarısız olunduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. Hiç kimseye sabır göstermiyoruz.