izlendiğinde gerçekten guldurur fatih terimden de zerre haz etmem ama biraz fazla abartıldığını düşünüyorum. Bazıları gelmiş ingilizce dersi vermeye bile kalkmış amk. Adam da biliyordur am/is/are yi. Speaking i iyi olmamasına rağmen cesaret edip konuşmaya çalışmış. Ve konuştuğu kişi de bir arkadaşı değil. uefa ya konuşuyor adam heyecanlanması gayet normal. Gerek listening, gerek writing olarak ingilizcem fena sayılmaz ama önemli bir yerde speakinge sıra gelince söylenen çok kolay yanlışları, yapılan heyecanı çok iyi biliyorum. O yüzden çok da fazla buyutulmemelidir. Özellikle gelip burada grammer dersi vermeye gerek yok.
Türkçe çevirisi: Büyük (iddialı) maçlar diğerlerinden daha kolaydır.
Dilbilgisi hataları: Bir şeyin mevcut özelliklerinden bahsediyorsak özneye uygun olarak am-is-are yardımcılarından birini kullanmalıyız. Özellikleri karşılaştırırken kullandığımız yapı, kısa sıfatlara -er eki getirilerek oluşturulur.
Belirgin telaffuz hataları: the ön sözcüğü sesli harfle başlayan kelimelerden önce dı olarak değil di olarak okunur.
Cümle 2: every times we have the control the games, under the control the games during the games
Doğrusu: We had the control over the whole match.
Türkçe çevirisi: Maç boyunca kontrol bizdeydi.
Açıklama: ingilizce'de her anlamına gelen every kelimesi tekil isimlerle birlikte kullanılır.
Belirgin telaffuz hataları: control kelimesi kontrol olarak değil kıntrol olarak okunuyor.
---
Cümle 3: We have the some possibility some big chances, some big okazyon... something like that
Doğrusu: We had good chances and opportunities during the match.
Türkçe çevirisi: Maç boyunca elimize bir çok fırsat geçirdik, bir çok önemli pozisyonumuz oldu... Yani...
Açıklama: some ön sözcüğü sayılabilen isimlerle kullanıldığında beraber kullandığımız isimler çoğul olur.
Belirgin telaffuz hataları: okazyon diye telaffuz edilen occasion kelimesinin doğru okunuşu ıkeyjın'dır. Possibility kelimesinin okunuşu pasıbilıti'dir.
---
Cümle 4: It is the football. That is the football. Something happened, everything is something happened.
Doğrusu: It's football; things like this always happen in football.
Türkçe çevirisi: Futbol bu. Her zaman böyle şeyler olur futbolda.
Açıklama: bir konuyla ilgili genel fikir beyanında geçmiş zaman değil geniş zaman kullanılır.
Belirgin telaffuz hataları: football kelimesi futbol olarak okunur, futbıl olarak okunmaz.
---
Cümle 5: But anyway, now is in the tabele, we have to seen the situation, now is second position, and, one point more
Doğrusu: But anyway now in the table we have to face the situation. Now we are in the second position and we got one more point.
Türkçe çevirisi: Ama herşeye rağmen puan durumuna bakmamız gerek. Şu anda ikinci durumdayız ve bir puan daha aldık.
Açıklama:'have to' yardımcı fiilinden sonra fiiller birinci hallerinde kullanılırlar. Derece bildiren sıfatlar the ön sözcüğü ile birlikte kullanılırlar.
Belirgin telaffuz hataları: tabele diye bir sözcük ne ingilizce'de ne de Türkçe'de mevcut. Doğru kelime teıbl diye okunan table kelimesidir. Situation kelimesi situn..eyşın diye değil siçueyşın diye okunur.
---
Cümle 6: I don't want to see the back, I want to see the front and I hope so tomorrow my teams...
Doğrusu: We have to look ahead, not to the past.
Türkçe çevirisi: Geçmişe değil önümüze bakmalıyız.
Açıklama: "front' fiziksel anlamda ön, yüz, ön taraf anlamında kullanılır.