ermenistan veya israil gibi ufak bi devlet olurduk.etrafımızdaki büyük ülkelerle dalaşarak ayakta kalmaya çalışıyorduk. amerika veya rusyanın kanatları altında yaşamaya çabalayan karadeniz bölgesi ve iç anadolu bölgesine sıkışmış bir devlettik.
o zamanki osmanlı topraklarını düşünecek olursak zaten anadolu, rumeli ve balkanlar osmanlı egemenliğindeydi. bizans osmanlı toprakları ortasında küçük bir kara parçasıydı sadece. ancak yine de o aşılmaz surlar fethe izin vermiyordu. nihayetinde fatih'in elindeki 400.000 kişilik orduya karşı bizans 10.000 kişilik bir ordu, az bir şey ceneviz yardımı, son olarak da o aşılmaz surlarıyla direndi. normal şartlardaki insan gücü farkı görülüyor. o surlar da elinde sonunda aşılır. o surları yıkacak derecede güçlü toplar, silahlar elinde sonunda icat olacaktı. sonuçta da istanbul bizim olacaktı. onun kaçışı yok. haa fatih'in hırsı ve azmi süreci hızlandırdı sadece. bu sayede osmanlı imparatorluğu da daha çabuk cihan imparatorluğu haline geldi. istanbul'u fatih fethetti demek yanlış sayılabilecek kadar eksik bir ifadedir. bizansın fethi alparslan'ın malazgirt savaşı ile başladı, kılıçarslan'ın miryekefelon savaşı ile birgün tamamlanacağı kesinleşti ve fatih de son noktayı koydu. o başaramasa oğlu beyazıt o başaramasa torunu yavuz o da olmazsa kanuni... illa biri o büyülü şehri türk vatanı yapacaktı.