alman devletinden 5 maaş alan alamancılar rahatsız.
direkt mevzuya geçiyorum:
"Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları eğer Türkiye'de oy kullanmak istiyorlarsa yıllık en az şu kadar vergi ödemelidir' diye bir şey getirilirse bence çok yerinde olur.
Türkiye'de bir işin yok, Türkiye'de para kazanmazsın, Türkiye'de vergi vermezsin, Türkiye'de maaş almazsın bir şey yapmazsın...
Hayatın yurt dışında geçiyor, Almanya'da yaşıyorsun, gelip Türkiye'nin Türkiye'de yaşayan insanların kaderiyle ilgili karar verici oluyorsun. Bundan daha gayrimakul bir şey olamaz.
Türkiye için hadsizce karar veriyorsun.
Yani geçici olarak yurt dışındasındır, ikametin Türkiye'dedir tabii ki de oy kullanırsın da... Senin Türkiye ile alakan yok, Alman vatandaşı da olmuşsun, çifte vatandaşsın, Türkiye'ye ancak bir Alman kadar senede 10 gün tatile geliyorsun... Sonra Türkiye'yi kim yönetecek, Türkiye'de nasıl bir politika izlenecek bununla ilgili hadsizce karar veriyorsun."
limon üreticide para etmiyor ve üretici limonunu satamadığı için isyan ediyor. topladığı limonu yola döküyor. öyle ya... bunları kasaya koysa kendi satmak için istanbul, ankara vb büyük şehirlere tatil bölgelerine götürmeye kalksa, limonu 15 liradan satmaya kalksa yasak ve cezai işleme maruz kalır.
semt pazarlarında küçük file torbada 3-5 limon koyulmuş bağlanmış 30-40 liraya satılıyor.
düşünün...
devlet ne üreticini ne de tüketicisini düşünüyor. bağda bahçede yetiştirilen limonun vatandaşının sofrasına mutfağına doğru bir şekilde gitmesini bile beceremiyor, organize edemiyor.
böyle bir ülkede yaşayan bizlerin kaderini bir de yurt dışında yaşayan, ülkesine turist olarak gelenler yetmez gibi, yurt dışından insan kaçakçıları vasıtasıyla gelen yasa dışı hukuksuz kanunsuz milyonlar da karar veriyor.
kendi halinden memnun olan insanlar için bu ülke cennet tabi ki... yaşadığımız sorunlar onların sorunu değil ve onlara bir anlam ifade etmiyor.
aynı zamanda bizler onların gözünde de bir değerimiz yok.
çocuklarınıza torunlarınıza öyle bir gelecek - ülke bırakıyorsunuz ki...
inanın bizlere küfür edecekler.
çare mi?
artık çare yok, maalesef insan kaynağımızı bile kaybettik.
Eleştirirken azcık vıcdanlı eleştirin. Türkiye’de evim var vergisini her yıl öderim. Bu güne kadar hiç aksatmadım. Her yıl en az 4 5 kez geliyorum, hiç bırakmıyorsam her geldiğimde 5bin euro doviz bırakıyorum.
Bizimle alıp veremediginiz ne? Burası benimde vatanım, gelip giderken sizden mi izin alacağım?
Öyle bir vergi çıkarsa paşa paşa da öderim. Kimse bizim vatan sevgimizi sorgulayamaz..
Bu kıskançlık kalbinize zarar yapmayın..
Bu arada hollanda’da doğmayı ben şeçmedim. Keşke imkanı olsa versem pasportu birinize, çeneniZi kapatsanız..!
meseleyi salt yaşam yeri farkı olarak görmek hata olur. burda fatih altaylıya katılmıyorum. neden?
1960 lardan itibaren vatandaşlarımız Avrupa'ya işçi olarak gitti. orda yıllarca çalıştılar. ama pek çoğu anavatanla irtibatını kesmedi. her yıl tatil döneminde geldiler. türkiyede para harcadılar. üstelik Avrupa'da kazandıkları paralarla kendi memleketlerinde ev arsa v.s. aldılar. çoğu yatırım yaptı buraya. bir kısmı emekli oldu, yurda döndü burda yaşıyor. bir kısmı her iki ülkede de yaşıyor. bir kısmı Avrupa'da yaşasa da türkiye ile irtibatını kesmedi. hülasa bu memlekete ekonomik olarak katkıları oldu. almancılar sayesinde bu memleket Avrupa arabalarla tanıştı. gurbetçi kardeşlerimiz sayesinde kimsenin hayal bile edemediği audilere mercedeslere fordlara opellere bindik. bunun gibi çok örnekler var. vefasızlık yapmayın. o senelerde ülkede halk meteliğe kurşun sıkarken, pek çok esnaf gurbetçiler sayesinde iş yaptı para kazandı ekmek yedi. kimse bunları inkar edemez. yaşı müsait olanlar ne demek istediğimi anlamıştır. elbetteki gurbetçiler sayesinde bir takım olumsuz sosyal ve kültürel bir tahribatta yaşandı, bunu da görmezden gelemeyiz. lakin hiç bu memlekete faydaları yok yada olmadı şeklindeki yaklaşımlar adil değildir ve bu büyük bir insafsızlık olur. bizim millet vefalıdır ekmek yediği kapıyı unutmaz..
asıl konuya gelirsek, CHP li fatih altaylının esas derdi akp ye giden oylar. fakat şu kadarını söylüyeyim, hiç buna gerek kalmayacak. buna emin olun, hükümet o kadar beceriksiz ve hatalarla dolu bir yönetim sergiliyorki ilk seçimde gümmmmm. dediydi dersiniz. kaybedeceklerine adım kadar eminim. zira tok, açın halinden anlamaz. adamlar doymuş abicim. halkın derdini çözmek köklü kalıcı ve adamakıllı politikalar üretmekten fersah fersah uzaklar. yok. günü kurtarmanın derdindeler. gurbetçilerin oyları dahi bunları kurtarmayacak. kurtaramayacakkk ..
Fatih Altaylı haklı istekte bulunmuş. Uzın süredir bu istediğimizi hep yazdık, söyledik. Bu isteğimizi duyurmuş. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yurtdışında yaşayan Türklerin vatandaşlık vergisi ödemesini istiyorum. Oy kullansın veya kullanmasın...
sari civciv adlı dişi akçomar kudurduysa %100 haklıdır bu adam. kendisi hollanda tuvaletlerinin baş sorumlusu ya. vergi ödeyebilirim diye paçaları tutuşmuş garibin. mezara mı götüreceksin kız o kadar avroyu? madem vatanseversin, göster vatanseverliğini. işiniz gücünüz boş laf amk. icraate gelince tık yok. hey yavrum hey.
Yetmez ama evet diyerek fatih altayliya katıliyorum
Bu ülkede en kolay ve ucuz şey mış gibi yapmak.
Camiye gidenlerdende en az bir lira ibadete katki parasi alinsin
Vatanimi çok seviyorum vergisi alinsin kimin ne kadar vatan sever oldugu anlasilsin.
Hatta ataturku sevgi vergisi alinsin yok öyle kuru sevgi.
Bu vergileri cani gönulden odemeye hazirim.
her vatandaşın, her vatandaşlık alanın çıkıp demokrasi herkese oy kullanma hakkı verir diyemez. zaten herkes oy kullanamaz ve bunun kriterleri vardır.
oy kullanmanın artık yeni bir kriteri olmalı.
ülkede sıradan afganistan hindistan manzaraları yaşanıyor.
akp veya chp fark etmiyor, siyaset politikanın seviyesine bakınız vermeye gerek yok. bu ülkede ne hukuk ne adalet kalmış. dini biri sahiplenmiş, ırkı-milleti-etnik kimliği birileri sahiplenmiş, demokrasi özgürlük masalını birileri sahiplenmiş ve cehalet bir hak, bir övünç, övünülecek ve savunulacak bir değer olmuş.
bunlar yetmezmiş gibi ülke gerçeği yaşamından bi'haber insanlar kalkıp oy kullanıp bizim geleceğimize karar veriyor.
yurt dışında yaşayıp ülke gerçeklerinden bi'haberler yetmez gibi maliye bakanı sanki bu ülkeye yarın gelmiş gibi çıkıp "türkiye'de kredi kartına taksite şaşırıyorum" diyor.
halimizi ve ülke gerçeğinin farkında olan 1 tane insan yok mu?
adam avrupa'da yaşıyor. benim eşek gibi ölene kadar çalışıp alamayacağım arabaya eve yaşam kalitesine en fazla 10 senede sahip oluyor.
oğlu babasına ailesine yük olmadan part-time marketlerde raf düzeltip 2 yıl boyunca aylık en fazla 80 euro vererek sınırsız konuşma, 50gb internet, iphone pro15 512gb alıyor.
çocuk okula gidip gelmek için aylık 150 euro verip araba satın alıyor ve ailesine yük olmadan okuyor.
bu adam tatil için ülkeye geliyor ve 80 lira civarında satılan limonun çürüğünü hamını döküntü olanını 40-50 liraya alan insanlara bakıp cumhurbaşkanının 5 uçakla amerika seyahati için "itibardan tasarruf olmaz" diyor.
ülkemiz cennet diyor.
evet, sana cennet ama bize cehennem.
sen avrupa'da bu insanlar gibi ölseydin ailen devletten kaç lira tazminat alırdı?
sorumluların başına neler gelirdi?
o bölgede ülkede sivil toplum kuruluşları ne yapardı?
Fatih altay’lının ne kadar basit bir kişilik ve boş bir gazeteci olduğunu gösterir. Türkiye gibi iq’su düşük bir yerli halka sahip ülkelerde yapacağın tek şey popülizm. Bak , nasıl da atladılar sazan gibi.
Seçimler, ülke içi sistem ile ilgili. Bu durumda, ülke içinde düzenli hayat surenlerin, cefasını çekenlerin karar vermeye hakkı olması ideal olan.
ABD de doğan herkes ABD vatandaşı olabiliyor. Çoğu zengin de ,doğumu ABD de yapıyor. Belki onlarca sene bu ülkeye girmiyorlar. Çoğu ülkeden bunu yapan var. Fakat ABD seçimlerinde, kendi ikamet ettikleri ülkenin ABD konsolosluğunda,bu çocuklar reşit olunca da oy kullanma diye bir durumları söz konusu olmuyor.
Türkiye'ye dönersek, vatandaşlık vergisi ödememek icin eleştiriye girmek, nerden tutsak ...
Not. Gazeteciyi sevmem. Fakat her dediği yanlıştır da diyemem. Bu önerisi çok mantıklı ve normal bence.
Tamamiyle geri zekalılardan oluşan bir tribüne oynamaktır. Boş iş. Popülizm.
180 ülkenin 100ünde (Bütün batı ülkeler dahil)
Nerde olursan ol, o ülkenin vatandaşı isen, seçme hakkın var.
Nokta.
Haaaaaa siz çok bilmişler , eğer ki diyorsanız, seçme hakkı için vatandaşlığa, kimliğe, nüfus cüzdanına bakılmasın, sadece Türkiye’de yaşayan oy versin:
O zaman Türkiye’de bulunan, orda yaşayan herkes seçebilsin. T.c. Vatandaşı olmayanlar da. Göçmenler de, mülteciler de.
Ama siz buna da hayır diyorsunuz. Yok öyle dünya.
Hem ayranım dökülmesin, hem götüm sikilmesin.
Hassiktir derler adama.
Biraz daha karşılıklı saygı ile yazmaya özen gösterirsek...
Bu arada, ...kaç ülkede bu böyle diyenler, kaynak gosterebilirse daha iyi olur.
Buradaki karar vericinin ben vatandaş olan yaşayan cefasini ceken insanların olması gerektiği görüşündeyim.
Kaldı ki uluslararası örnekleri de var, söyle ki:
Mesela, demokrasi (?) lideri super güç ABD de de böyle bir hak "otomatik" yokmuş. ABD diyor ki, ABD vatandasi da olsan ülkemde ikametin yok ise "HAYATTA YASAYAN" annen babanın ülkemde ikameti varmıy mis diye bakiyorum, yoksa oy hakkın yok. Kaynak
Dünya’nın abd etrafında döndüğünü zanneden boş beleş tiplerin alkışladığı boş laflar.
hakikaten boş. sıfır.
3gram aklı olan böyle konuya girmez bile. Nerden tutsan saçma, nereden baksan salakça. Tabii ki bunun altında da siyasi eziklik yatıyor. Hâla günümüz iktidarın sadece ve sadece yurtiçi oylarıyla bile milyonlarca fark atmasını görmezden gelmek için, unutmak için yapılan yobaz söylemler. Zavallılık. Gerçeklerle yüzleşme vakti.
Bu arada
verdiğim verilere inanmayan gitsin tersini ispatlayan bir delil getirsin. hadi gülüm.
Mantıklı önerme. Ülkeyi yönetecek kişilerin seçilmesinde o kişilerin vereceği kararlardan doğrudan etkilenecek kişiler hak sahibi olmalıdır. Yaşamadığın Bir ülkeye salt vatandaşlık bağı ile bağlı olmak, o ülkedeki insanların kaderini tayin edecek kararlar verme hakkını “de facto” olarak vermemeli.
Kaldı ki kimse bunların “oy verme hakkı tümden ellerinden alınsın” demiyor. Para kısmını da geç görgüsüzlğk yapılmasına lüzum yok bu konuda. Misal seçimlerden önce asgari 6 ay türkiyede mukim olma gibi bir şart da gayet makul neticede cennet vatan.
burada eleştirilerimizi, katılmadığımız düşünce ve eylemleri, isteklerimizi yazarken akp veya chp ya da mhp, hdp taraftarı/karşıtı olduğumuz için mi yapıyoruz?
sağcı, solcu, ateist, dinci, milliyetçi ya da komünist, laik-şeriat, milliyetçilik - vatan hainliği vs kıl tüy hezeyanlarla höykürdüğümüz mü sanılıyor?
bizim tek sorunumuz liyakatsizlik, cahillik ve ahlaksızlık.
örn: yunan adalarına tatile gidenlere kalkıp vatan haini denmesi, yunanlılara para kazandıranlara ülkesini sevmeme suçlaması yapılması...
bu ülkede istanbul'dan çıkın iskendurun'a kadar uzanan sahillerde tatil yörelerine bir bakın.
bırakın yeme, içme, konaklama ücretlerini...
antalya -Tünektepe teleferiğini kullanmak isteyen türk için 75 TL, bu türk'ün yabancı eşinden ise 15 Euro istiyorlar.
türk erkek antalya'da teleferiği kullandığında kendisi için 75 lira, yabancı eşi için 450 lira ödüyor.
2 kardeş, biri Hollanda'da yaşıyor. türkiye'ye gelecek hollanda'da yaşayan kardeş türkiye'de yaşayan kardeşiyle the x belek otelde buluşma üzerine sözleşiyor. iki kardeş rezervasyon yapıyor, Hollanda vatandaşlarına 1240 euro, Türkiye vatandaşına 2000 euro.
sayısız yüzlerce binlerce örnek var ve bunlar artık utanılacak durum olmaktan çıkıp bir haklılığa savunulacak şeye döndü.
daha önce de yazmıştım...
yeğenleri toplayıp tarihi yerlere (mekanlara sergilere etkinliklere) götürüyorum. örn; galata kulesine girişte yapılan yerli ve yabancı fiyat ayrımı...
insan olarak utandım.
önümde olan bizden önce ödeme yapan aile (erkek, eşine dönerek) bu normal değil, insanlar buna nasıl izin verebilir demesi kanıma dokundu.
bir fiyatlandırma ticaret kanuna, yasalara, talimat ve yönetmeliğe, işletme vb kural kaide talimatlara uygun olabilir.
ya ahlak ve etik değerler...
tam tersini düşünün.
louvre müzesine giriyorsunuz...
sen türksün 40 euro, sen fransızsın 22 euro desinler, ne dersiniz?
unutmadan... louvre müzesini gezmeniz, tüm eserleri görüm diyorsanız; her esere 1 dakika bakmanız için 70 gün süreye ihtiyacınız var. merdiven kullanarak katları bölümleri gezmeniz, bir eserden diğerine gitmeniz, hiç oturmadan, dinlenmeden, yemek, tuvalet vb ihtiyacınız olmadan müzeyi tüm eserleri gezmeniz her eserin önünde selfie çekseniz 1 sene sürecek bir müze gezisi.
neyse, türksün-yabancısın 40 euro - fransızsın 22 euro denildiğinde "ya beni insan saymıyor ya da aptal yolunacak kaz olarak beni görüyor" demez misiniz?
size bu muameleyi yapanın ahlak ve etik değerlerinden şüphe duymaz mısınız?
bu ülkeyi, bu ülke insanını sevmek, milliyetçilik demek...
sen türk olduğun için 10 lira, yabancı 40 lira veya tam tersi sen türk olduğun için 40 lira, yabancıya 10 lira diyerek beni utandırmak mı?
insanına değer vermeme, insanını kazıklama, vatandaşını yurttaşını insan yerine koymama, ayrımcılık, insanlarını aptal yerine koyma, insanına 2. sınıf insan muamelesi yapma mı?
buna yasalar, kanunlar izin veriyor ve çoğunluk bunu kabul ediyor-uyguluyor diye kalkıp milli irade diye milliyetçilik, vatanını sevme diye bunu kabul etme, saygı duymak ve uymak zorunda mıyım?
biz en sonunda utanma duygumuzu da kaybediyoruz?
işte bunun telafisi yok.
konumuz ticaret siyaset din iman vatan millet değil.