askerlik yaparsa eger ziyadesiyle rahat yapacagi kendisine garanti edilebilir. eline dogru duzgun silah da almayacagi bariz bir gercek. yapacagi tek $ey bulundugu bolugun tanitim videosunu cekmek olur heralde. ne lan bu anti-militarist tavirlar, prim kazanimlari anlamiyorum. yok oyle red med hadiselerine girmek. vatanda$lik borcudur bu, neyden cekiniyorsun ulan?
aliden olma ay$eden dogma, ben gibiler ne yapsin peki? arada askerlik gibi bir konu varken okul, i$ guc, para pul, evlilik gibi hadiseleri du$unmekten 24 ya$inda sac dokmeye ba$ladik ki bu konular yuzunden tamamen kel olan arkada$larim var. ama cikip hicbirimiz askerlik $oyle boyle, ben elime silah almam demedik. fatih akin'in hayati bizim hayatlarimizdan daha mi degerli? memlekete faydasi varsa bizim yok mu? binbir zorlukla okuyup sonunda askere gitmek bize zor gelmiyor mu ulan sanki? ses ettik mi? etmedik. edecek miyiz? en azindan vicdandan ve humanizmden dem vurup kacmaya zemin hazirlamayacagiz.
ve kimlik bu kadar kolay vazgecilebilecek bir $ey olsaydi yuzyillardir insanlar neden bazilarinin deyimiyle bir kagit parcasi ugruna geberdi gitti? vatanda$ligi sadece bir kagit parcasi olarak gorenlerin zaten gercek humanizmden bahsetmesi gotle gobekle gulunecek bir olay. vatanda$lik = bir kagit parcasi. aferin cok iyi du$unmu$sun.
basit bir yönetmen ve daha çok ensaftır.
duvara karşı'da sibel kekilli üzgün bir şekilde güven kıraç'a konuk olur. iki ayrı odada yata bu iki kişi. sibel'in hırçıkırklarını duyan güven kıraç türkü söylemeye başlar.
bana gerçek hayatta böyle bir şey gösterenin kırk yıl kölesi olurum. bu kültür elçiliği filan değil, açık bir şekilde yereli pazarlayıp evrensel'de yer bulma çabasıdır. çok basittir.
filmlerinde türk kültürünü elinden geldiğince yansıtmaya çalışan, insana bir çok farklı duyguyu bir film içinde yaşatabilen ve çok daha büyük başarıların sahibi olacağını düşündürten yönetmendir.
cannes'da "ekümenik jüri" ve "en iyi senaryo" ödüllerini aldıktan sonra "türk sineması adına bu ödülü aldım, ödülüm türk sinemasınındır" diyen, kimileri gibi dışarıdan yüz bulunca ait olduğu ülkeye bok atmaya çalışmayan, daha önce aldığı altın ayı ödülünün hakkını veren başarılı türk yönetmen, senarist.
ekümenik jüri ödülü'nü, farklı kültürlerin birbirleriyle olan ilişkilerini başarılı şekilde işleyebildiği için almıştır.
ayrıca 2000 yılında yönetmenliğini yapıp yine senaryosunu yazdığı im juli müthiştir, izlenesidir.
SADECE BiR KAÇ KiŞiNiN BiLDiĞi ÇOK ZOR BiR PROJEYLE 2010 GiBi ORTALIĞI SALLAYACAK YÖNETMENDiR. iÇiNDE OLDUĞUM BU PROJE BU ÜLKEDE DiLSiZLERi BiLE KÜKRETECEK BiR HiKAYEYi, DÜNYANIN SONUNA BiRLiKTE GiDiP, BiRi ORADA KALAN, DiĞERi PARAMPARÇA OLARAK HAYAT DÖNEN iKi CEHENNEM KAÇKINININ HiKAYESiNi ANLATIYOR..
cannes daki ödül töreninde dünyalar güzeli charlotte rampling den ödülünü alıp, filme katkıda bulunan herkese teşekkür ettikten sonra lafı türkiye ye ve seçime getirip together we stand divided we fall demiş, beni benden almıştır. (bkz: hey you)
genel bir bakışla 'hikayeye odaklı' bir geleneğe sahip türk sinemasının ve hikayenin yanısıra görsel/anlatım özellikleriyle öne çıkan, zamanında türler ve akımlar yaratan alman sinemasının etkilerini barındıran tam bir avrupalı sinemacı.
daha 'tam oturmamış' özelliklere sahip bir sinema sanki onunki, bazen gereğinden fazla büyük laflar ediyor, bazen sinema dilinden çok müziğe sırtını dayıyor, bazen de fazla sevgi dolu oluyor sanki...ama bunları yaparken öyle bir auraya ulaşıyor ki filmleri, samimiyetine ve neşesine kendinizi kaptırıyorsunuz izlerken. bu yönden balkan sinemasına benzer tarafları da var filmlerinin.
hali hazırda bir sinema tutkunu olan ve eski filmlere olan ilgisini/bilgisini her fırsatta belli eden bir yönetmen ayrıca. bunu son filminde oynattığı ve büyük bir saygı duruşunda bulunduğu hanna schygulla ve tuncel kurtiz gibi isimlerden de anlıyoruz. avrupada çok yakından tanınan ve artık birer kült oyuncu mertebesine erişmiş bu iki oyuncuya verdiği değer bile sevmemize yetiyor kendisini.
en son filimi "yaşamın kıyısında"* da nurgül yeşilçay'la birlikte çalışmış gurbetçi yönetmen.
tv'de gördüğümüz kadarıyla çok mütevazi, hatta alçak gönüllü ve cana yakın biri zannımca. kısaca kafa adam. bu da genç yaşına rağmen oldukça profesyonel olduğunu gösteriyor olmalı.
en önemlisi; ben bu adama baktıkça, ülkemin bazı "altın portakal ödülünü aldım, k*çım tempra kıvamında, öyle herkesle aynı ortamda bulunamam ben, çünkü marjinalim , entelim, siz de kimsiniz, cart curt" havalarında kasım kasım kasılan yönetmenlerini anar, onlardan tiksinirim.
filmlerinde hep arkadaşlarını oynatmasının dışında hiç bir eksiğini bulamadığım ve başarısını duvara karşı filmiyle kanıtlamış, altın ayı ödüllü yönetmen.
duvara karsi filmiyle firtilar estirten, berlin film festivalinde 40 yildan sonra altin ayi ödülünü kazanan ilk türk yönetmen. yakaladigi basari ile 2005 yilinda salma hayek, emir kustirica ile beraber cannes film festivalinde jüride yer almis, genç, akli basinda, basarili türk oyuncularina avrupa sinemasinda taninmasina yol açmis, filmlerinde kullandigi muhtesem soundtracklerle gözlere oldugu kadar kulaklarada hitap eden asmis bir yönetmendir kendisi.
yıllar önce kanlıca ya gelip ''sezen aksu burda oturuyormuş.evi nerde acaba?'' diyerek sokak sokak sezen aksu yu arayan, çevdedekiler şüphelenince kendini karakolda bulan, ama umudunu yitirmeyip uzun yıllar sonunda sezen aksu'yu bulan hatta klibini çeken maceraperest güzel insan.
Film setinde istedikleri olmayınca bolca küfür eden yönetmen. örnek son filminde bir sahnede tüm uyarılarına rağmen kameraya bakmaya devam eden yöre halkına sinirlenip elindeki megafonla kestik a.q diyerek tepkisini dile getirmiştir.
duyarlıdır kendileri. bush yazılı ss subaylarının amblemi olan tişört yüzünden yurdumda yargılanmıştır.
ve, şizofrendir. en kral şizofren hastasından daha da hastadır ruhu.
hasta ruhuna sağlık. ürettiğin tüm çalışmaları ayakta alkışlıyorum.
aradan aylar geçmiş yaşamın kıyısında filmi, cannes film festivalinde en iyi senaryo ödülü kazanmıştır. bir de avrupa birliğinin verdiği bir ödülü ilk kazanandır. *
vicdani ret muhabbeti yüzünden bir çok kişi tarafından yanlış anlaşılmış olsa da ben o'nun yerine de askerlik yaparım. sadece türk sinema tarihi açısından değil dünya sinema tarihi açısından en iyi üç yönetmenden birisidir.
kendisi zonguldak filyos'ludur, yeni filminin bazı sahnelerini memleketi olan filyosta çekmiştir. film çalışmaları için 3 gün boyunca filyos'ta kalmış, daha sonra filmin devam çekimleri için trabzon'a geçmistir.
