entrylerinin onda dokuzunda 'artılayın, eksileyin, niye eksiliyosunuz lan .mına koyduklarım, ahan da hala eksileniyo, en beğenilen listemde bir numara bu entry, anlaşılamamış listemde kırh beş numara bu entry' muhabbetleri bulunan yazar.
sözlüğe çok önem veriyormuş. bu anlaşılıyor. ama sözlüğe önem vermek demek, karma istatistiği yapmak, geceleri 'en beğenilen entryler listesinde bir numara olma' niyetiyle istiareye yatmak mı demektir? onu bilmiyorum.
bi altıncı nesil olarak sözlüğün bu ağır abisine yorum yazmak da hadlerim dışıysa şimdiden özür diliyorum efendim. kendisinden ve benden önceki nesillerden. ama kendisi altıncı nesle haksız yere giydirdiği için bu hadsizliğimi de affeder diye düşünüyorum.
inşallah tez zamanda moderatör olur. altıncı neslin sağlığı adına, ve pek tabi sözlük adına hayırlı olacaktır bu hadise. altıncı nesil bu yolda kendisine başarılar diler.
4 mayıs 2009 uludağ sözlük protestosu'da protestoya katılan insanlarla taşşak geçerek, onların düşüncelerini duygularını hiçe sayan yazılar yazarak resmen grev kırıcı, patron yalakası işçi gibi tavırlar sergileyen insan. bir ara "sikerler arkadaş grevini mırevini" deyip olaya müdahil olacaktım. yazdıklarını şöylece bir yerde toplarsak;
neyse diyeceğim o dur ki, arkadaş sen katıl veya katılma yapılan eyleme. sana kim bunu yargılama hakkı veriyor? hadi yargıladın, taşşağa bağlama durumu ne iş? şu sıralar gördüğüm kadarıyla online listesinde hep duruyor. ve yanında da iş arıyor yazıyor. evet gerçekten de iş arıyor, ve ona buna sarıyor. kabul etmiyorsan eylem yapıyı, yargılamayacaksın da arkadaş. bu kadar adam bir şeye sinirlenmiş, bir şeyler yapma gayretinde. sözlüğün içinde bulunduğu duruma kendi çaplarında yapabilecekleri bir şeyler olacağına inandıkları için eylem yapıyorlar. sen de geçmişsin göbeğini kaşıyarak adamların damarına basıyorsun. yazık.
sevgililer günü kutlu olsun. bildiğim kadarıyla iki tane sevgilisi var ama ikisini de aldatmıyor. hep aynı yerde buluşurlar. buluşmaları 90+x dakika sürer. biri siyah biri beyaz.
hiç hoşlanmadığım bir formata olmadık bir zamanda uyuyorum, zaten herkes linç etmeye hazırken bir de zamanında kendiminde üstadım dediğim birine yazıyorum çok büyük yanlış, ama olsun ne de olsa ne konuştuğumu bilmiyorum ben. söylediklerimiz tam olarak neyse ki kanıtlı olmasına rağmen, insanlar olmayan aşşağılamaları uyduruyor, onu burda sorgulamayacağım. ben bunu seviyorum ama sevmediklerim kötüdür demiş mi oldum? her şey sanat değil deyince, bu verdiğim örnek dışında kalan her şey sanat dışıdır mı demek? bunu mu ifade ediyor? bu savunmayı da geçtim çünkü çok gülerek herkesin yazma hakkı olduğunu söylemiş hatta tam olarak konuşamadığımı, yanlışlarım olduğunu söylemiştim neyse, bunların hiçbirini tekar söylemeyecektim çünkü beğenmemek ve eleştirmek hakkı herkesin.
sadece, diğer herkes orda değildi hiç bir eleştiriyi yüzümüze yapmadılar, yapamadılar dedim çoğunu da kale almadım aldıklarımı da ben kendi adıma teşekkür ederek konuştum ders aldım.
ama sen oradaydın hocam, yanyana çıkışta bizimle yürüdün vedalaştın gittin. yüzümüze bakarak bu eleştiriyi yapma hakkın vardı, eğer içinde tutamadığın bir açıklama isteği varsa orda yapabilirdin hiç birimize bir tek laf etmeyip yanımızda sessizce yürüyüp burda yazdın.
bi vakit kendisine de söyledim. burya yazmazsam içim rahat etmeyecek. ben bu arkadaşı/abiyi/kardeşi sevemedim bi türlü. hatta inceden inceye kılım bile. sebebini tam bilemiyorum ama sözlüğe ilk geldiğim günden beri böyle bi efendime söyliyim polemik yaratayım filan da istedim lakin yediremedim kendime. günden güne içimdeki fatal nefreti büyüdü. evet. sebebini bi anlasam her şey çözülecek ama...
hakkat bilader, ben böyle sebepsiz bi duygu görmedim. he söyledim cümle aleme, içim rahatladı bi nebze. beşiktaşlı olması bile hafifletmiyor bunu. nedir lan?
edit: ha yukarıdaki entrydeki üslup önemli bi ipucu galiba. bunun üzerine gitmeliyim.
ya bu çocuk çikonun burhanı üzdüğü gibi üzüyor beni, mesajlaşıyosun şen şakrak, şakalar, bara gidiyorsun hizmette sınır tanımaz ama bir entrysini okuyorsun içi yanıyor. biri yalnız bırakmış bu çocuğu. sözlük olup yolsak da kurtarsak bu kardeşimizi. çikooo hep ağliisin ama!
temiz yüzü, efendi kişiliğiyle mahmut özgener'i andırsa da, fıldır fıldır dönen gözleriyle haluk ulusoy'u anımsatan federasyon başkanı. ulusoy dedik, baştan söyliyelim;
el değmemiş lig istiyoruz!*