fasizmin icini bosaltmak

    5.
  1. 3.
  2. 6.
  3. daha önce yazdığım bir yazıyı kopyalamak istiyorum.

    --spoiler--
    türkiye'de genel akım faşizmi hazımsızlık ya da karşısındakinin görüşünü dinlememe olarak algılanıyor. tıpkı diğer ideolojileri, düşünceleri ve kavramları maddi temellerinden ayırıp bir hiç haline getiriyorsak faşizmi de aynı şekilde algılıyor ve yargılıyoruz. bu kimi çevrelerde yaygın olarak görülmeye başlanan bir durum ve sanırım bu eğilim bir süre daha devam edecek gibi. batı dünyasında "ideolojilerin sonu" aymazlığı ile kavramları maddi temellerinden sarsmanın sonu gelmesine karşın türkiye' de henüz bu eğilimin sonu gelmemiş durumda.

    bir ideolojiyi yarglarken, ona karşı çıkarken ya da onu savunurken yapılacak iki büyük hata vardır. birincisi az önce de üstünde durmaya çalıştığım maddi temeller üstüne oturtmamak, ikincisi ise; bir ideolojiyi dar bir kalıp içine hapsederek onu durağanlaştırmak, maddi temellerin öneminin fazlaca abartılarak bilinç faktörünün etkisini ıskalamak. birincisine idealizm, ikincisine ise vulgerizm damgasını vurur; fakat bu başka bir konunun içeriğidir, buna değinmeyeceğim.

    faşizm; düşüncelerin cebirsel şiddet ya da baskı ile değiştirilmesi, yok edilmesi değildir. evet, faşizm bu yönteme çok başvurur ve sırf bu yüzden bile "hoşgörüsüzlük" faşizm zannedilebilir, ama bir yöntem biçiminin ideolojik bir temel kazanması olacak şey değildir ve hiçbir zaman geçerliliği olmamıştır.otekilestirme ile karıştırılan bu durum, bizi faşizme karşı hareket etmede zorlar, hatta hareket ettirmez, sağlıklı bir karşı duruş sergiletmez.

    sistemin faşizm ile bağını inkar etmesinin yegane yolu, bu düşünce sistemini yalıtık bir hale sokarak bulanıklaştırmasıdır, zihinleri karıştırmasıdır. bunun diğer bir örneğini demokrasi kavramında da görüyoruz. demokrasiyi hoşgörü kalıbına sıkıştırarak, onu maddi temellerinden koparıyor ve anlamsızlaştırıyor. dolayısıyla ya bir fetiş haline geliyor demokrasi ya da bir nefret objesi haline geliyor. demokrasinin özündeki sınıfsallık kaçırılırak anlamsız, hayatımıza etki etmeyen bir kavram haline geliyor. bunu aynı şekilde faşizmde görüyoruz ve onun sınıfsal konumunu, ne istediğini ya da neden bu tarz bir hareket kabiliyetine sahip olduğunu kaçırıyor, faşist demogojinin önünü açıyoruz.

    genel olarak ötekileştirme ifadesinin faşizm olarak dile gelmesi ideolojilerin birbirine girmesine neden olacaktır. bu temelsizleştirme eğilimi mevcut sistemin yegane ideolojik cephanesi olup zihinleri yok etmektedir.

    son tahlilde, bu yanlış konumlanın doğuracağı sonuçlar mevcut sisteme kanalize olan ideolojilerin meşrulaşması ve insan ilişkilerine indirgenmesi olacaktır. bu idealist saldırının temelinde yatan sınıf psikolojisi, mevcut sınıfsal konumlanışların önüne set çekiyor ve maddi temelsizlik karşı duruştaki ideolojik cephanenin tükenmesine neden oluyor. bu genel en yakın zamanda kırılarak ideolojilerin maddi temellere oturtulması bilinçlerimiz açısından zaruridir.

    --spoiler--

    işte bu açı faşizmin temellerini oluşturmaktadır.
    1 ...
  4. 2.
  5. bir siyaset bilimi terimi olması durumunu bir yana bırakıp, etik üzerine konuşurken kullanılabilecek bir terim olarak ele aldığımızda ve "faşizm", "bir insan veya grubun başka insan veya gruba tahakküm hakkını kendinde görmesi veya bunu uygulamada ortaya koyması." olarak kullanıldığı taktirde (ki böyle bir kullanım vardır) gerçekleşmeyen içini boşaltmadır.
    1 ...
  6. 4.
  7. faşizmin asli ve güzel yanlarını gözardı ederek yapılan şeydir.

    denmiş ki; "bir insan veya grubun başka insan veya gruba tahakküm hakkını kendinde görmesi veya bunu uygulamada ortaya koyması."

    e tahakküm hakkı sadece faşizme mi mahsustur? liberal demokraside söz hakkınız ancak devletin ideolojik aygıtlarının el verdiği kadar değil mi, herhangi bir cumhuriyetçi bilinçte sosyal kontrat ön kabulleriniz özgürlüğünüzü garantiliyor mu allah aşkına, peki komunizm'in proleterya diktatörlüğü olmadığı kaç ülke var acaba? bütün bu örneklerde görüldüğü gibi aslında bir çok başka yönetimin kötü yanı olan özellikler sadece ve sadece faşizme mal edilerek, faşizmin öznel değerinin içi boşaltılmaktadır.
    0 ...
  8. 7.
  9. uzun ve detaylı bir entry ile bu görüşe karşılık vermeye gerek duymuyorum çünkü cevap birkaç cümle ile verilebilecek kadar basittir. faşizm kötü gösterilmemiştir.milliyetçi ve siyaset biliminde okuyan biri olarak söylüyorum, faşizm kötüdür. kötü birşey kötü gösterilmeye çalışılmaz. faşizm milyonlarca insanın canına kıymış kafatasıyla, kan tipiyle belirlenen kurallar üzerine dayalı bir aşırı uç felsefedir. tıpkı komünizm gibi. aşırı uçlarında bize hiçbirşey kazandırmadığıda bellidir.
    1 ...
  10. 1.
  11. bir siyaset bilimi terimi olan faşizm, dünya coğrafyasında geçerli olan bir yönetim biçimi, bir politik temadır. ancak karşıt görüşlüler kah şiddet olaylarına bakarak, kah insan hakları ihlallerine bakarak faşizmi karalamaya çalışmaktadırlar. ancak unutulan bu düşüncenin temelidir, o da birlikte duran çubukların tek bir çubuk olarak kırılamaması gerçeğidir.

    dünya tarihinde faşizm insanlığın ilerlemesi için çok büyük hizmetler vermiştir. bilimsel, teknolojik ilerleme; ekonomik kalkınma, mussolini italyası ve hitler almanyasının başarılarıdır. ancak ellerindeki bu pratik kazançların getirisi olarak iktidar olabilmiş kişiler, kendi akılcılık dışı ihtiraslarıyla insanlığa karşı suç işlemişlerdir. işte faşizmi bu insanlık suçlarına indirgemek, bu kavramın içini boşaltmaktır ve yanlıştır.

    karşıt görüştekiler birbirini faşizmin anlamını bilmeden, sanki kötü bir şeymiş gibi yaftalayarak üste çıkmaya çalışmalar. bu diskurun devamlılığı ise faşizmin ikinci derecede içini boşaltmaktadır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük