Doğru bir önerme olma olasılığının olasılıksızlar dahilinde olduğu nufantastik önermedir. Zira bu önermeyi doğru bir önerme olarak kabul edebilmemiz için tüm tarih anlayışını ta augustinostan başlayıp, bu cümleleri buraya yazmış olduğum ana kadar olan süreci tepetaklak edip değiştirmemiz gerekmektedir. Tabi bu yeniden ele alış içerisinde tarihin bazı önemli simalarınıda tarihten silip atmamız gerekmektedir, en başta hegeli ve marksı elbette. Ezen ile ezilen arasındaki ilişkiyi farklı bir şekilde ele alıp distopya tarzında ters bir mantıkla ele alma mecburiyetindeyiz, Augustinos diye belirttim ama hadi bu skalayı daha eski devirlerden başlatıp şuana kadarki zamana kadar uzatırsak değişmeyen tek sav herakleitosun savları olacaktır,zira zıtlıklar birbirlerinin yaratımıdırlar. Bu anlamda bizlerin fantastik adamlar bunlar yahu dediğimiz owen gregory, zamyetin, forster, huxley, george orwell, kurt vonnegur, ray bradbury, burgess... gibi adamları tanrı kıvamında adamlar olarak kabul etmemiz gerekmektedir, zira distopik bilinç anlayışını iyi işlemişlerdir bu amcalar. özellikle Fahrenheit 451 ve makinanın sonu gibi eserler modern birer incil ve kuran vazifesi görevini üstlenebilirler. Faşizm ezilenleri ideolojisidir şeklindeki distopik önermeyi ancak bu şekilde meşrulaştırabiliriz, bu önermeye dünyasal paradigmanın tüm yaşanmışlıkları ortadayken doğru bir önermedir diyen kişilerde muhtemelen distopik nesneler olarak ifade edilecektir.
Tamam olaya uzlaşmaz karşıtlıklar bağlamındada bakalım, ister çelişkide antogonizm olsun,ister uzlaşmada antogonizm olsun ne olursa olsun, çelişen iki şeyden biri bir diğerinin varolabilme şartını içerisinde barındırır, ezen ezilenin,ezilende ezenin varlık şartıdır, ama bu ikisi arasındaki kronolojik sıra farklıdır, ezen kronolojil olarak hep öndedir, köleci toplumlar,feodal toplumlar ve kapitalist toplumlar şeklinde ilerleyen bir ezen anlayışı vardır,ezenlerin yöntem ve araçları gün be gün bir modernizasyondan geçmiştir,ezilenin bir modernizasyonu söz konusu değildir, Adornonun tabiryle söylersek''tarihin en başına dönüp baktığımızda vahşilikten uysallaşmaya yönelik bir tarih görmeyiz, mızrakla,sapanla, ok ile başlayıp atom bombasına doğru ilerleyen bir tarih görürüz.'', yani ezenlerin ezilenler üzerindeki modernizasyonunu görürüz, faşizm modern çağların ideolojisi değildir, Fitche efendiye indirgemek pekte doğru olmaz,faşizm ezen anlayışın devamlı devinim halinde olan görüngüleri içerisinde olan bir imgedir. bugün faşizmi hitler, franco, mussolini,salazar, pinochet.. gibi faşistlerden ibaret bir ideoloji olarak görmemek gerek, faşizm ezilenlerin ideolojisidir demek diyalektiğin köküne dinamit koymakla eşdeğer bir tutumdur. Marksın belirlenimiyle yazacak olursak diyalektik deviniyi vareden şey, iki zıtlığın yada çelişiğin birarada varolması, beraber iş görmeleri ve yeni bir kategori içinde eriyip kaynaşmalarıdır. Ama ezen ile ezilen arasındaki ilişkide statükonun ezen yönünü ve ideolojisini, statüko ezilenlerin istemleriyle ayakta kalır şeklinde bir hale sokarsak tüm tarihin ırzına geçmiş oluruz, ezen ile ezilenin tek kaynaşma noktaları statükoyu ayakta tutan bürokrasidir, ve bu bürokraside ezilen istemsiz bir istemin etkisi altındadır, daha net bir ifade ile mutlu tutsak yada mutsuz tutsak, kabul eden yada etmeyen, tarih bu görüngünün tarihidir. Köleci toplum,feodal toplum,kapitalist toplum..faşizm bu skalanın içerisinde hep vardı, farklı görüngülere bürünerek hep oldu, hep ezenlerin ideolojisi olmayada devam etti.
doğrudur, eğer halk cahilse bir liderin de önderliğinde* ezilenler içlerindeki nefreti sıcak tutarak/tutturularak gün gelip ezmek için kullanacakları anı kollarlar. tabi bu faşizm'in iyi birşey değil tam tersine ne kadar tehlikeli olabileceğinin ispatıdır. konuyla ilgili; (bkz: ezilen bir milletin irkciligi olmaz/#3286710)
tarihe baktığımızda olayın aslı anlaşılacaktır. faşizm, ezenlerin ezilenler üzerindeki egemenliklerinin baskı ve zorbalık yöntemine dayanan bir ideoloji biçimi olduğudur.
ekleme zorunluluğu: tarihsel bir gerçekliği değiştirmeye tahrifat denir. bu nedenle bu söylem açıkça tarihin tahrifatıdır. diğer yandan bu girdinin kötülenmesinin hiçbir anlamı yoktur. dışarıda gerçek duruyor, buz gibi soğuk, kaya gibi sert gerçekler...
faşizm, tarih boyunca ezilmiş toplulukların birleşerek, bir lider kültünde kendilerini bulmaları ve yılların tahakkümünü hep beraber yıkmaları ile açıklanmaktadır.