tutulan takım, dinlenilen müzik tarzı, okunan gazete, izlenen programlar vb. farklılığın ölçütü sayılamayacak kadar küçük şeyler* ile kendini diğerlerinden daha farklı ve üstün görme hali.
özellikle yaşanılan ilişkilerde sıklıkla karşılaşılan durumdur. bu durumlarda sadece kendinizi değil karşınızdakini kusursuz görürsünüz. oysa ilişkinizin bittiği an anlarsınız ki, siz de o da ilişkiniz de herkes gibidir. ve bir gün içinde binlerce ilişki bitiyordur, sizin ilişkiniz de o yığının içinde küçük bir parçadır. hepsi bu kadardır.
herkes kendisini diğerlerinden farklı zanneder.eğer bi insan diğerlerinden farklı olduğunu düşünmezse kendisine biçtiği değerle çelişir.mutsuz olur."ben farklıyım"a inanmak eşittir kendini kandırmaktır.
"farklı olduğunu zanneden insan"a atıp tutarken kendini gösteren "ben onlardan değilim" havası işte. sıradanlığa övgüler düzmenin eş anlamlısı ya da. vurgu iflah olmaz "zannetmek" eyleminde ve özne default insanoğlu. yanlış yapacak; yanlıştan yanlış, iki yanlıştan bir doğru, kendinden bir süper kahraman, hayatından koca koca balonlar...ta ki, aslını bulana kadar.
her yokuşun bir inişi olduğu gibi bu zannetmenin de bir farkına varma aşaması vardır ki , genellikle ''farklı olayım derken sıradanlaşmışım'' sonucu elde edilir..
farkına varan kişi için depresyon sebebi bile olabilir.
herkes kendini farklı zanneder sonra hepimiz şuyuz, hepimiz buyuz diye slogan atarlar sokakta... bazılarınız sanki ne alaka der dediğini duyar gibiyim, alakaya maydonoz işte... aslında hiçbirimiz farklı değiliz hepimiz birbirmizin kopyasayız, hepimiz aynı çarkın içindeyiz. sadece bazımız zengin veya fakir, bazımız mutlu veya üzgün işte bizim birbirimzden tek farkımız...
farklı olduğunu sanmak, artık insanlara insan olarak doğduğu için güzel yaşama hakkının doğuştan veriliyor olmadığı, ilgi çekebilen insanlar dışında kimsenin yükselip bir insana yaraşır şekilde yaşayamadığı dünyada, mutluluğu farklılıkların koynunda bulma arayışıdır. ayaklar altında ezilip yalan olmamak için verilen uğraşın başarısızlığıyla, hayallerde farklı bir dünya kurmaktır. kafasındaki dünyada en güçlüyü oynamak, en güçlü olduğunu sanmaktır.
ve bir anda birinin ona seslenirken adını değil de, "birader" "teyze" "hanımefendi" hitaplarını kullanmasıyla ne kadar da herkes gibi göründüğünü anlayacaktır. çoğu insanın güçsüzlüklerden arınıp, bir sur kadar dayanıklı ve kalın olabilmek için kendi içinde verdiği bu psikolojik savaş bile, tüm bu insanların bu dünyadan kendini savunma stratejilerinin aynı olmasıyla gösterir ki, tüm insanlar birbirinin aynı yaşar programlanmış kadar sıradan hayatlarını. dünyayı aynı şekilde görmek ve ona karşı aynı önlemleri almakla sıradanlaşmış bizleri gösterir bizlere...
geriye dönüp kendine şöyle bir baktığında, aslında hayal ettiği ve zannettiği şeyin kendisi olmadığını pekala görecektir. tek sorun, gözleri bu gerçeğe olabildiğince sıkı kapatarak ayakta durabilme tutkusudur.
zaten farklıdır insanlar, çeşit çeşittir. ancak bazı özelliklerini bağıra bağıra haykıranlar vardır ki esas farklılık özellikleri değil, bu garip tutumlarıdır.